Kılıçdaroğlu: İşsizliğin olduğu yerde huzur olmaz

Kılıçdaroğlu: İşsizliğin olduğu yerde huzur olmaz
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin huzura ihtiyacı olduğunu, işsizliğin olduğu yede huzur olmayacağını söyledi.
TBMM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

Konuşmasının başında "Uzel Makina mağduru" işçileri tarafından Atatürk portresi hediye edilen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunlar çözülebilir ama çözmeyenler var. Biz bu sorunları çözeceğiz. Bunun sözünü veriyoruz. Bizim makam, mevki, para, saray beklentimiz yok. Tek beklentimiz var: Bu memlekette herkes huzur içirde yaşasın." diye konuştu.

Demokrasiyi mutlaka getireceklerini, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma konusunda ne gerekiyorsa yapacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu memlekette huzuru da barışı da kardeşliği de getireceğiz." dedi.

İşçilerin sorunlarıyla ilgili işçi konfederasyonlarının bir araya gelmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Konfederasyon, bir siyasal partinin arka bahçesi olmamalı. Birilerinin arka bahçesi olacaksa işçilerin arka bahçesi olmalı." diye konuştu.

Eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal'ın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren Kılıçdaroğlu, "Binlerce öğrenci yetiştirdi. Bir demokrasi, güzelik, bilim abidesiydi. Toplumun her kesimi bir şekliyle saygı duyardı. Özelleştirmelere karşı büyük mücadeleler verdi. İşçilerin haklarını sonuna kadar savundu. Uluslararası birçok ödülün sahibi de oldu. Bütün bunların hepsi bir kenara Mümtaz hoca Türk akademik dünyasının yetiştirdiği mümtaz kişilerden biriydi. Allah'tan rahmet diliyoruz". dedi.

10 Kasım'da Atatürk'ün ebediyete intikalinin 81. yılı dolayısıyla anmalarının gerçekleştirildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Mustafa Kemal'i anmak, anlamak farklı bir şeydir. Mustafa Kemal deyince gardrop Atatürkçülüğünü anlamıyoruz. 12 Eylül askerlerinin öğrettiğini anlamıyoruz. Mustafa Kemal demek üretim, alınteri demektir. Mustafa Kemal demek, 600 yıllık Osmanlı imparatorluğunun kaçırdığı sanayi devrimini yakalamak demektir; her alanda üretmek ve çalışmak demektir. Mustafa Kemal demek genç Türkiye Cumhuriyetini bütün dünyaya kabul ettirmek demektir. Gazi Mustafa Kemal'i böyle anlayacağız ve anacağız." değerlendirmesinde bulundu.

"Mustafa Kemal demek kendi silah sanayini yabancı ülkeye peşkeş çekmemek demektir." diyen Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikasıyla ilgili sorular sorduğunu hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, "Bu fabrikanın değeri 20 milyar dolar. Avrupanın en büyük tank üretim merkezlerinden birisi. Bunu 25 yıllığına BMC Grubuna yani Ethem Sancak'a ve Katar ordusuna verdi. İhaleyi ne zaman nerede yaptın? Bunu bilmeye hakkım var. 82 milyonun vergisi var o fabrikada. Nerede ihale yaptın? İhale ilamı nerede yayımlandı? 'Öğrenemezsin' diyorlar. Niçin? Sen kalktın oradaki bütün devlet sırlarını Katar ordusuna verdin. Niye, hangi gerekçeyle veriyorsun? Ben bunu hepimizin adına sormak zorundayım. 20 milyar dolarlık fabrikayı kime peşkeş çektiniz?" sorularını yöneltti.

"Harcadığınız her kuruşun hesabını veremeyeceksen siyaset yapmayacaksın"

Adalet, dürüstlük ve temiz siyaseti getireceklerini belirterek, "Harcadığınız her kuruşun hesabını veremeyeceksen siyaset yapmayacaksın." diyen Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası ile ilgili firmaya yüzde 12,5 kar garantisi verildiğini öne sürdü.

Daha yatırım yapılmadan yüzde 20 avans ödendiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Kimin fabrikasını kime veriyorsun? Bir de üstüne para veriyorsun." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İşletme hakkı devri sözleşmesini diline dolayanlar sürekli ortalığı karıştırmaya devam ediyorlar. Bu işin istismarını yapanlara sorun, satış nedir, işletme devri nedir? Satış söz konusu değil. Yüzde 50 Katar, yüzde 50 Türk ortaklık var. Dürüst olun samimi olun." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Ben dürüst ve samimi olduğuma inanıyorum ama sen dürüst değilsin, samimi değilsin." dedi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sen 25 yıllığına kiraladığın Tank Palet Fabrikası için kaç lira aldın? Hiçbir şey almadı. 5 kuruş dahi almadı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı için sana soruyorum; 20 milyar dolarlık fabrikayı kiraladın. Kaç lira aldın? Türk Telekomda da işletme devri oldu. 6,4 milyar dolar alındı. Satış değil, kiralama da değil, bunun adı peşkeştir. Bunun partili yanı yok. Bu sorunun cevabını bekliyorum. MHP de beklesin, Saadet Partisi de beklesin, AK Parti de beklesin, hepsi beklesin. 25 yıllığına kaça verdin sen bunu? Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinde böyle bir rezalet görülmemiştir. Böyle bir soygun, böyle bir ahlaksızlık görülmemiştir. Bana 'diline doladı' diyorlar. Ne diyeyim? 'İyi oldu' mu diyeyim? Böyle bir soygun düzeni dünyanın hiçbir tarafında görülmemiştir. Herkesin hakkını arayacağım. AK Parti'lilerin de MHP'lilerin de hakkını aramak, tüyü bitmemiş yetimin de hakkını aramak bana düştü, yani CHP'lilere düştü. Adaleti, dürüstlüğü, temiz siyaseti bu ülkeyi getireceğiz. Harcadığınız her kuruşun hesabını veremeyeceksen siyaset yapmayacaksın."

"15 Temmuz için şehit aileleri ve gazileri için toplanan paralar nereye gitti?" sorsunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Parayı toplayan vakfın adresi yok, telefonu yok. Para nerede? Para yok. 'Kılıçdaroğlu bu soruları niye soruyorsun?' diyorlar. Ben bu soruları sormazsam CHP Genel Başkanlığında, bu kürsüde, Bu Mecliste benim ne işim var?" diye konuştu.

İşsizlik

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "17 yılda 9 milyon kişiye iş imkanı sağlandığını" söylediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Okuduğun zaman memlekette işsizlik yok, büyük başarı var." dedi.

AK Parti döneminde 15 istihdam paketi açıklandığını, her pakette işsizliğin daha da büyüdüğünü öne süren Kılıçdaroğlu, "5 reform paketi açıkladılar, bir şey çıkmadı. İşsizlikte dünya üçüncüsüyüz. Paket üstüne paket açıklıyorlar. Erdoğan'a bir tavsiyem olacak: Sen paket açıklayacağına bir paket yapacaksın. Damadı paketleyeceksin, kapının önüne koyacaksın." ifadesini kullandı.

"Saraydakiler yiyor, 82 milyon seyrediyor. Bereket kıyamet kopmuyor ama bu gerçeği herkesin görmesi lazım." diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Saraydakilerin tuzu kuru, keyfi yerinde, lale devri yaşıyorlar. Hiçbir dertleri yok. Cepler tıka basa para dolu. Şimdi orada çalışan bir grubun aylığına yüzde 500 zam yapmışlar. İyi yapmışlar, az bile yapmışlar." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye İş Kurumunun rakamlarına göre, 2003'ten 2018'e toplam işsiz sayısının yüzde 497; genç işsizlerin yüzde 524, kadın işsizlerin yüzde 1430, diplomalı işsizlerin yüzde 1968 arttığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "(17 yılda büyük hamleler yaptık, 9 milyon kişiye iş sağladık) diyor. Peki bunlar kim? Nedir bu tablo?" sorusunu yöneltti.

Türkiye'nin huzura ihtiyacı olduğunu, işsizliğin olduğu yede huzur olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, 137 bin kişinin de ülkeyi terk ettiğini kaydetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, gerçek işsiz sayısının 8 milyon 112 kişi olduğunu belirterek, kışın bu sayının daha da artacağını savundu.

"Huzurla ve birlikte yaşamak istiyoruz"

"Artık yeter" demeleri gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, çocukların yatağa aç girmemesini, herkesin aşının, işinin olmasını istediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, sarayda oturanların halktan tamamen kopmuş vaziyette olduğunu ileri sürdü.

Huzurla ve birlikte yaşamak istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunun CHP'nin söylemi olmadığını, Anayasa'da da yer aldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "adaletin bulunmadığını, hapishanelerin tıka basa dolu olduğunu, parası, kayınpederi, siyasi arkası olanın dışarıda; garibanın, avukat tutamayanın içeride olduğunu" iddia etti. 

Kılıçdaroğlu, "Hangi adaletten, hangi huzurdan söz ediyoruz? Kendini yakan, kendini asan var. Şimdi sıra toplu intiharlara geldi. Toplumda huzur kalmadı, endişe var. Toplumda, hep birlikte bu endişeyi taşıyoruz. Bu memleket nereye gidecek diye düşünmeye başladık." dedi.

Anayasa'ya göre devletin temel amaç ve görevinin, toplumun huzur ve mutluluğunu sağlamak olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Kim huzurlu, kim mutlu, hangi toplum mutlu?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, Anayasa'da, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının öngörüldüğünü ancak saraydakilerin tamamının imtiyazlı olduğunu ileri sürdü. 

İşsizliğin tam bir sosyal yaraya dönüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, bütün kötülüklerin anasının işsizlik olduğunu, "geçinemiyorum" diyen milyonlarca kişi bulunduğunu savundu.

"Hangi Müslümanlık anlayışında var?"

Kişi başına aylık geliri 673 lira olan 8 milyon 647 bin 283 kişi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kişi başına gelir 10 bin doları aşmıştı, bu 673 lira ne? Yani 100 dolar. 8 milyon 647 bin 283 kişi ayda 100 dolar alacak, sarayda oturanlar on binlerce dolar alacak. Sarayda oturanlar ayda 673 lirayla beslensinler, ne olacak bakalım. Ekmek, tuz, şeker, çay mı alıyorlar, kira mı ödüyorlar? Sarayda özel bir sosyete var, bir eli yağda, bir eli balda. Aile boyu çalışıyorlar, anne, baba, damat, kayınpeder orada. 82 milyon ayrı bir yerde, bir avuç sosyete ayrı bir yerde. 17 yıldır bu memlekette 673 lira kişi başına geliri olan 8,5 milyon kişi varsa kim bunun sorumlusu? Birileri yiyecek, içecek, birileri açlığa mahkum kalacak. Böyle bir rezalet hangi inançta, hangi Müslümanlık anlayışında, hangi kitapta var. 17 yıldır ne oldu? İşsizlik, yoksulluk, fakirlik arttı, fiyatlar, enflasyon malum, Türk Lirası dolar karşısında güneş görmüş kar gibi eriyor. Hani Türkiye uçacaktı, Türkiye dünyaya meydan okuyordu? Sorumlusu kim? Ülkeyi 17 yıldır böyle yönettiler. Bir ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetirlerse sonuç böyle olur."

"Eğer bağışıklık sistemi çökmeye başlarsa..."

Türkiye'nin bağışıklık sisteminin çöktüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, eğer bir ülkenin bağışıklık sistemi çökmeye başlarsa o toplumda kaygıların en üst noktaya çıkacağını söyledi.

İşsizliğin, ahlaksızlığın, yoksulluğun, sefaletin bu noktada olduğu bir ülkede, bağışıklık sisteminin çökeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Erdoğan bunları düşünemez, düşünme kapasitesi yok. Artık sorunları çözemez, çözme kapasitesi yok. Türkiye sorun yaşıyor. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu sorunları çözeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.k

"Yoksulları kullanarak..."

Bu sorunların yaşanmaması için daha önce aile sigortasını gündeme getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Aile sigortası olsaydı, her eve en az asgari düzeyde bir gelir garantisi verilseydi, insanlar daha huzurlu, mutlu olamaz mıydı? Makarna vereceğinize kadının banka hesabına 2 bin 20 lira yatırsaydınız daha iyi olmaz mıydı?" dedi.

Aile sigortasının ILO'nun 102 sayılı sözleşmesinde yer aldığını, Türkiye'nin de 1971'de bu sözleşmede öngörülen 9 sigorta dalını uygulama sözü verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Neden aile sigortası uygulanmıyor. Çünkü saray sosyetesinin yoksulluğu bitirmek değil yoksulları kullanarak oy devşirme hesabı var. 'Ben onları bir lokma, bir hırkaya mecbur edeyim, gelip bana yalvarsınlar, bana oy versinler ben de onların yoksulluğunu gidermeden, sürekli bana mecbur bırakayım.' Oylarınızı düşünerek verin, CHP'ye verin, iktidar yapın. Bu fakirliği, fukaralığı yok edeceğiz, bütün ülkede huzuru, bereketi sağlayacağız." diye konuştu.

"Ona cevap ver"

Egemen güçler dünyada bir operasyon yapmak istediğinde, taşeron kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, Suriye olayında taşeron olarak sarayın kullanıldığını, Türkiye'nin Suriye bataklığına sokulduğunu öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Egemen güçlerin oltasına takılırsanız egemen güçler sizi kullanmaya ve talimat vermeye çalışırlar. Trump, 'Papazı bırakacaksınız yoksa seni mahvederim' dedi. Erdoğan, 'Bu can, bu tende kaldıkça papazı alamazsın' dedi. Sonra papazı teslim etti; o can da ten de orada duruyor. Söz, namus, şeref, haysiyet, adalet nerede? Taşeron demek aynı zamanda şamar oğlanına dönmek demektir. Yakayı, yuları kaptırmışsın. Kendisine 7 soru sordum, niye mektubu iade etmedin dedim. Kardeşim senin malvarlığını ben de bütün dünyada biliyor. Korkma ona adam gibi cevap ver." sözlerini sarf etti.

"Baltayı taşa vurmak"

BM'nin kabul ettiği devletlerin egemen eşitliği kuralı bulunduğunu, BM'de otururken aynı eşitlik kuralına göre oturulduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, bu ilkeden yola çıkarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisine gelen bu mektubu, yine büyükelçiyle iade etmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Macaristan dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada, "Elimizde malum mektup var. Bu mektubu ben Sayın Trump'a takdim edeceğim." dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Kendisine 'akıllı ol' diyen adama takdim edecek." dedi.

Kılıçdaroğlu, "takdim" kelimesinin bir üst makama, bir büyüğe arz etmek anlamına geldiğini söyleyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Erdoğan, 'Türk milletinin şanına, şerefine hakaret eden mektubu Sayın Trump'a takdim edeceğim' diyor. Baltayı taşa vurmak budur. Eğer siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde Dışişleri Bakanlığını tamamen devre dışı bırakırsanız, saraydaki bir avuç azınlıkla bu memleketi yönetirseniz siz bu memleketin şanını, şerefini koruyamazsınız. Sizin, şanla, şerefle hiçbir ilginiz yoktur. Eğer sen bu mektubu 'Trump'a takdim edeceğim' diye gideceksen senin bu memlekette yerin de yoktur, bu memlekete faydan da yoktur. Ne demek takdim edeceğim? Beni üzen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden bir Cumhurbaşkanı'nın, bu memleketin şanına ve şerefine bu kadar ağır bir gölgeyi düşürmesidir."

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.