"Kendi görevini başkasına yıkanlara, 'aci̇z' denir"
- İTO Başkanı Çağlar:
- "Halk, muhalefet etme görevini iş dünyasına vermemiştir. İş dünyasından kişi başına düşen gelir seviyesini refah düzeyini artırması beklenir, gazetelere ilan verip hükümet düşürmesi değil"
-"Eğer muhalefette bir boşluk varsa, onu dolduracak olan iş dünyası değildir. Bizzat muhalefetin kendisidir. Kendi görevini başkasına yıkanlara, bizde 'aci̇z' denir.
- "Muhalefet yapıyor olma iddiasındaki insanın ülkeyi, kan dökmekle tehdit etmesi girmiş olduğu çıkmaz sokağı çok iyi gösteriyor"
İSTANBUL (AA) - İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, halkın, muhalefet etme görevini iş dünyasına vermediğini belirterek, “İş dünyasından kişi başına düşen gelir seviyesini refah düzeyini artırması beklenir, gazetelere ilan verip hükümet düşürmesi değil. Eğer muhalefette bir boşluk varsa, onu dolduracak olan iş dünyası değildir. Bizzat muhalefetin kendisidir. Kendi görevini başkasına yıkanlara, bizde 'aci̇z' denir.” dedi.
İTO Mayıs ayı Meclis toplantısı İTO Merkez binasında yapıldı.
Burada yaptığı konuşmada Çağlar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu’nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalefet etme görevini iş adamlarından beklemesini şaşkınlıkla karşıladıklarını belirtti.
Çağlar, "Halk, muhalefet etme görevini iş dünyasına vermemiştir. İş dünyasından kişi başına düşen gelir seviyesini refah düzeyini artırması beklenir, gazetelere ilan verip hükümet düşürmesi değil. Eğer muhalefette bir boşluk varsa, onu dolduracak olan iş dünyası değildir. Bizzat muhalefetin kendisidir. Kendi görevini başkasına yıkanlara, bizde 'aci̇z' denir." diye konuştu.
"Muhalefet yapıyor olma iddiasındaki insanın ülkeyi, kan dökmekle tehdit etmesi girmiş olduğu çıkmaz sokağı çok iyi gösteriyor" diyen Çağlar, "Biz, işimizi büyüttükçe Türkiye'nin de büyüdüğünü biliyoruz. Önümüze çıkan sorunların çözümü için de azimle, gayretle çalışıyoruz çalışmaya da devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
- "Kişiler gelir geçer. Asıl olan kurumların bekasıdır”
Çağlar, AK Parti'nin kongreye gitmesine ilişkin olarak, "Türkiye bir yandan küresel değişimlere uyum sağlamak için yoğun çaba harcarken, diğer yandan da dünyanın belirli merkezlerine yerleşmiş statükonun demir kafesine karşı mücadele veriyor. Dünyada ve ülkemizde yaşanan politik ve siyasal gelişmelerin önemini zaman içerisinde çok daha iyi fark edeceğiz. Bilindiği gibi Başbakan Davutoğlu görevini bir başka isme teslim etmek üzere kongreye gidiliyor. Kişiler gelir geçer, bizler gelir geçeriz. Asıl olan kurumların bekasıdır, ekonominin sağlam temellere oturmuş olmasıdır. Bizler, her politik gelişmede, bu gelişmeyi üretim potasına nasıl dökeceğimizle ilgilenmek durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.
Çağlar, önümüzdeki sürecin Türkiye ve ekonomi için hayırlı olmasını dileyerek "Sayın Davutoğlu ve hükümetine emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum." dedi.
Ak Parti'nin yapacağı kongre sonrasında 65. Hükümetin kurulacağını bildiren Çağlar, şunları kaydetti:
"Başbakan kim olursa olsun, kabinede kimler yer alırsa alsın, önemli olan Türkiye’nin ekonomisini güçlendirecek, yatırım ve atılımlara hız verecek, özellikle son yıllarda kazandığımız ekonomik bağımsızlığımızı her noktada savunarak ileri noktalara taşıyacak, bizimle aynı dili konuşacak, yapılan işlerin kozmetiğiyle değil özüyle ilgilenecek nitelikleri taşımalarını bekliyoruz. Yeni kabineden Türkiye’nin ilerleme ve gelişme hızını artırmalarını bekliyoruz. Aksi halde o meşhur sözdeki gibi, 'durursak düşeriz’. Bizim yeni kabineden ilk beklediğimiz iş Türkiye'nin önünü açan yeni bir Anayasanın ivedilikle ortaya konmasıdır.”
Bank of China'nın Türkiye'de kurulmasına da değinen Çağlar, "Sermaye büyüklüğü açısından dünyanın 7. büyük bankası olan Bank of China Türkiye'ye geliyor. Bankanın merkezi İstanbul'da olacak. Önümüzdeki dokuz ay içinde de faaliyetlerine başlayacak. Sadece bu yatırım dahi, başlı başına Türkiye'ye ve ülke ekonomisine yönelik küresel çaplı bir yatırım iştahının göstergelerinden biridir." ifadelerini kullandı.
- "Yol ayrımında olan biz değil, AB'nin kendisidir"
Avrupa Birliği'nin vize muafiyeti için terör kanununda değişiklik talep etmesine yönelik olarak Çağlar, "Yurt dışındaki algı yönetimi çabaları adeta bir turnusol kâğıdı gibi Türkiye'ye karşı uygulanan çifte standartları da gösteriyor. Vize serbestisi meselesinde de durum böyle. Ya Avrupa sözünde duracak, ya da sözünde durmayacak ve yıllardır söylene gelen medeni̇ Avrupa fikri̇ yerle bir olacaktır. Bu anlamda yol ayrımında olan biz değil, Avrupa Birliği’nin (AB) kendisidir. Yarım yüzyılı aşkın zamandır ülkemizi oyalayan AB politikaları sonunda gelip AB’yi köşeye sıkıştırmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.