Altın Koza'nın ardından gerçekleştirilen 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali bugün başlıyor.

Birbiri ardına düzenlenen festivaller akıllara bu tip organizasyonların nasıl olması gerektiği sorusunu getiriyor. İşte o sorunun yanıtı...

SİNE-YORUM: RASİH YILMAZ

Hülya Avşar'ın Altın Portakal'da Jüri Başkanı olmasıyla başlayan, Altın Koza'da ödül vermek için seçilen filmlerle tavan yapan Türkiye'deki film festivalleri tartışması; açıkçası zaman içerisinde diğer festivaller de yaşanılacaklarla büyüyecek gibi görünüyor. Dünyada kaç ülkede bu kadar çok film festivali ve etkinliği düzenleniyor bilmiyorum ama bir ilçe belediyesi bile artık böyle bir organizasyona soyunur oldu. İyi ve kötü bir gelişme mi açıkçası o da tartışılır.

Ama anladığım şu, ya sinemayı çok seviyor insanımız yada belediyelerimiz film festivaliyle ilçelerinin veya illerinin medyada yer alacağını düşünüyor. Oysaki bilmiyorlar ki film festivalleri polemik olmadan medyamızın ilgisini çekmez. Yinede güzel bir şey festival bolluğu, hem maddi hem manevi sektöre katkı sağlar diye düşünmeden edemiyorum. İşte bu festivallerin en köklülerinde benimde bu yıl SİYAD Ödül Jürisi'nde yer aldığım Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle 6 -12 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin bu yılki ana teması "Mizah, Muhalefet ve Demokrasi". Ana tema tercihin sebebi olarak ise mizahın tarih boyunca insanlığın eleştirel duruşunun simgesi olması gösteriliyor. Ben çok katılmasam da festival yetkilileri, mizah yoluyla eleştiri 90'lı yıllara olduğu gibi o yılların Türk sinemasında öne çıkan filmlere de damgasını vurduğunu düşündükleri için böyle bir tercih yaptıklarını söylüyor.

İranlı yönetmen Altın Portakal'da!

Ulusal ve uluslararası uzun metraj dallarında 10'ar filmin yarışacağı 49. Festivalde, 21 kısa, 16 belgesel film yarışacağı Altın Portakal'a Avrupa, Asya ve Avustralya'yı kapsayan geniş bir coğrafyadan ünlü sinemacılar çeşitli etkinliklerle yer alacak.

Modern İran Sineması'nın başlatıcısı kabul edilen "The Cow" (1969) filminin yönetmeni Dariush Mehrjui'nin son filmi "The Orange Suit" de 49. Altın Portakal'da Ustaların Gözünden bölümünde gösterilecek. Şehri temizleyerek ruhunu da arındırmaya çalışan ünlü bir fotoğrafçının eğlenceli öyküsünü anlatan "The Orange Suit"in galasına katılacak olan Dariush Mehrjui, festival programı kapsamında "Ustalardan Sinema Dersleri" başlığı altında Akdeniz Üniversitesi öğrencileriyle de bir araya gelecek.

Festivalin SİYAD Jürisi'nde yer alan birisi olarak son sözüm mü? M. Nedim Hazar'ın dediği gibi "Eş-dost festivalde görsün, tatil yapsın, sonra ödülleri aramızda paylaşırız" türünden bir organizasyon olmamalı Altın Portakal. Kesinlikle festivaller Türk sinemasının tüm örneklerinin tarafsızlıkla değerlendirildiği platformlar olmalı. Festival yetkilileri sinemayı bildiğini düşündüğü insanlara emanet ediyor doğal olacak alınacak kararları. Peki sonuç ne mi oluyor? Eğer festival yetkililerinin karar mercii kıldıkları için sinema değil de ideoloji ağır basarsa; yarışmaya bile layık görülmeyen Ateşin Düştüğü Yer bir koşu Montreal'dan En İyi Film Ödülü ve Dünya Sinema Yazarları Derneği (FIBRESCI) En İyi Film Ödülü'nü kapı verip Edirne Gümrüğü'nden giriş yapıyor. Ardından da Türkiye'nin Yabancı Film Oscar'ı adayı olarak okyanus ötesine gönderiliyor. İlginç değil mi?

İşte yarışacak filmler

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Ulusal Uzun Metraj Film Dalı'nda yarışacak filmler şunlar: "Derin Düşünce", "Elveda Katya", "Evdeki Yabancılar", "Güzelliğin On Par' Etmez", "Hile Yolu", "Küf", "Pazarları Hiç Sevmem","Toprağın Çocukları", "Umut Üzümleri", "Zerre".