İstanbul Sözleşmesi babanın ölümüdür!

İstanbul Sözleşmesi babanın ölümüdür!
Prof. Dr. Ergün Yıldırım: Şimdi babanın sürgün zamanları Türkiye’ye de uzandı. Türkiye’de de baba sürgündedir artık. Evinden atılandır

İstanbul Sözleşmesi babanın ölümüdür!

Prof. Dr. Ergün Yıldırım: Şimdi babanın sürgün zamanları Türkiye’ye de uzandı. Türkiye’de de baba sürgündedir artık. Evinden atılandır

Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Ergün Yıldırım, İstanbul Sözleşmesi nedeniyle evden uzaklaşan babaların içine düştüğü duruma dikkat çekti. Yıldırım,"Bir sözleşme ve bir yasal düzenleme Türkiye’de babanın inanç ve kültür dünyasını hiçe sayarak uygulamaya dönüyor. Kadının beyanını esas alan ve anlaşmazlık durumunda babayı evden uzaklaştıran yasadan bahsediyorum" dedi.

Sonuç bir fiyasko! Babanın ölümüdür bu!

Türkiye'de evden uzaklaştırılan iki babadan örnekler veren Yıldırım, "Türkiye’de babanın dayandığı kültürü dikkate almıyoruz ve koyduğumuz kanunla aile içi şiddeti çözeceğimizi düşünüyoruz. Sonuç bir fiyasko! Çünkü şiddet azalmıyor ve üstelik yeni başka sorunlara yol açıyor. Babanın ölümüdür bu! Oysa baba salt biyolojik bir varlık değil. Evli olan, hatunu olan ve çocuk sahibi olan bir biyoloji değil. Bir beden metası da değil. Baba, bedenden daha fazladır. Bir anlam dünyasıdır. Bu anlam dünyasına baba kültürü diyoruz. Bir kanunla ne baba değişir ne de yeni baba gelir! Yıllar içinde, toplumun örfleri ve uzlaşmalarıyla oluşur" şeklinde yazdı.

Baba varlığıyla güven verir

Bizim kültür dünyamızda babanın "evin kurucu aktörü" olduğunu belirten Yıldırım, yazısını şöyle sürdürdü:

"O nedenle de ağır mesuliyetleri var. Mesela evin geçiminden sorumludur. Hala da kadın para kazanarak eve katkı sağlasa bile geçiminden endişe duyan en önemli kişi baba olmaya devam eder. Baba, evi evirip çeviren otoritedir. Otoriter demiyorum, otorite diyorum. Çocuklar arası ve aile için düzenin bekçisidir. Bostan ev ise bekçi de babadır. Baba, güven veren varlıktır. Tarım toplumunun eşkıyalarına karşı kas gücüyle aileyi koruyan bir şahsiyet olarak geçmişte kalmadı. Hala varlığıyla güven verir. Hastalıkta, belada ve sıkıntıda ailenin sırtını dayanarak kendini iyi hissedeceği bir dağdır. Olası fırtınalarda sığınacağı bir limandır. Annenin çocuklara söz geçirmesinin ve onları terbiye etmesinin her zaman en önemli caydırıcı kuvvetidir.

Türkiye’de de baba sürgündedir artık

Bugün post-modern batıda baba ölmüştür. Aile dağılmaktadır. Erkekler baba olmaktan kaçıyor. Kadınların ve çocukların aradığı baba otoritesi yoktur. Baba, salt biyolojik bedendir. Ekonomik partnerdir. Ekonomiden ve biyolojiden öte bir değeri yoktur. Bu nedenle hem saygınlığını hem de anlamını kaybediyor. Saygın, tecrübeli, büyük, aileyi evirip çeviren ve sırtın dayayacağı bir çınar olmaktan çıkıyor. Post-modern sürgündür baba. Ailesinden sürgün, saygınlığından sürgün, büyüklüğünden sürgün. Şimdi babanın sürgün zamanları Türkiye’ye de uzandı. Türkiye’de de baba sürgündedir artık. Evinden atılandır. Ev, otoritesizdir, başsızdır. Bütün başların rahat girip çıkmasına açık hale gelmiştir. Artistler, patronlar, şarkıcılar… Çocuklarımız şimdi onların otoritesinde paramparça.

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.