İstanbul altın saklamada dünyanın merkezi olabilir
İstanbul altın saklamada dünyanın merkezi olabilir
İstanbul Altın Rafinerisi CEO'su Esen, "Dünyanın altın merkezi olarak İstanbul'u konumlamak için altın ile ilgili bütün kurumların birlikte çalışması gerekiyor. Sistem oluşturulsa ülkeler altınlarını İngiltere yerine Türkiye'de tutabilir." dedi.
İSTANBUL - Elif Ferhan Yeşilyurt
İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Üst Yöneticisi (CEO) Ayşen Esen, altın fiyatlarındaki gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Esen, dünya piyasalarına bakıldığında altının onsunun dolar bazındaki fiyatının düştüğünü anımsatarak, dolar kurları yüksek seyrettiği için Türkiye'deki altının TL fiyatında düşme olmadığını kaydetti.
Esen, dünyada meydana gelen ekonomik gelişmelerin yanı sıra dünya siyasetçilerinin yorumlarının da altın fiyatlarına etki ettiğini ifade ederek, Türkiye'deki seçimlerin istikrar yönünde sonuçlandığını, dünyada ve Türkiye'de beklentilerin değişken olduğu bir ortamda fiyatlara ilişkin öngörüde bulunmanın zor olduğunu söyledi.
Altının asla güvenli liman olmaktan çıkmayacağını anlatan Esen, "Çünkü değişkenlik olduğu müddetçe insanlar ortadan yok olmayacak emtiaya güvenmek isteyecekler. Altın güvenli liman olmayı sürdürecek. Bundan hiçbir şüphem yok. Yakın, orta ve uzun vadede altın daha da güçlenecek. İnsanlar artık para birimlerini sorguluyor ve nereye gideceğini bilmiyor. Altının hayatımızdaki yeri azalmayıp, artacaktır." diye konuştu.
Esen, düğün sezonunda İAR'nin gram altın üretiminin arttığını aktararak, "Piyasa mayıs, haziran aylarında durağandı, şu anda tam tersi gram altın talebinde hareket var. Orta seviyedeki gelirlinin bile bir düğüne çeyrek altın götürmesi zorlaştı. Düğün sezonu, eylül, ekim dönemine kadar altın için hareketli geçecektir." dedi.
"Yastık altında yaklaşık 200 milyar dolarlık altın var"
Esen, Türk halkının geleneğinde yastık altında altın saklama adetinin olduğunu belirterek, Türkiye'de yastık altında 150-200 milyar dolarlık altının bulunduğunu söyledi.
Devletin, yaptığı altın tahvili işlerinde 4,7 ton altını yastık altından çıkardığında insanların bu rakamı küçümsediğini ifade eden Esen, "11 banka 6-7 yıl boyunca çalışıp 70 ton altını yastık altından çıkarmışken, 1 banka ile toplamda 2 ayda 70-90 kişilik çalışmayla 4,7 ton altını yastık altından çıkarması görece olarak çok iyi bir sonuç. Bunun sebebi de arkasında devlet olması. Bizim halkımızın devlete güveni farklıdır." diye konuştu.
Esen, Altın EFT'si olarak anılan Altın Transfer Sistemi'nin önemini vurgulayarak, "Bizim halkımız altını, altın olarak görmek istiyor, para karşılığını görmek istemiyor. Diyelim ki benim bankada altınım var, Ankara'da düğüne gideceğim ve takı takacağım. Altını yanımda taşımam bu yöntemle Ankara'da alabilirim. Altın EFT'si ile altın hareketi kolaylaşıyor. İnsanlar birbirlerine para gönderir gibi altın gönderebilecekler." değerlendirmesinde bulundu.
Altın hesaplarında rekor seviyelerin görülmesine işaret eden Esen, altının gerçekten güvenli bir liman olduğunu, sepet yapılsa bile altın mutlaka o sepetin içinde bulunduğunu söyledi.
"Vatandaş seçimden önce altınını daha fazla tutuyordu"
Esen, altın fiyatlarında yükselme olduğunda genelde satım eğilimi, düşme olduğunda da alım eğiliminin bulunduğuna dikkati çekerek, ekonominin, finansal piyasaların belirsizliği sevmediğini, bekleme eğilimine yöneldiğini, beklemenin yanına endişe geldiğinde de bunun karın önüne geçtiğini anlattı.
Vatandaşın "alım-satım yapayım derken elimdekinden olabilirim, en iyisi bunu muhafaza etmek" dediğini belirten Esen, "Endişe ve beklenti ortamları ister istemez ticareti azaltıyor. Bu nedenle hurda altın hareketi beklentilerin altında kaldı. Fiyatın bu kadar yükseldiği bir ortamda daha fazla satışın olması beklenirdi. Vatandaş seçimden önce altınını daha fazla tutuyordu, şimdi biraz hareketlenme var. Altının ons bazında dolar fiyatının 1200'lerin altına geleceğini beklemiyorum. TL bazında da gramının 150 TL olacağını düşünmüyorum." şeklinde konuştu.
Altın Kurulu oluşturulması önerisi
Esen, dünyanın birçok ülkesiyle çalıştıklarını anlatarak, "Mesela Kanadalı bir maden, madenlerini bize gönderir, biz rafine edip satın alırız. Dünyadaki en önemli 67 rafineden birisiyiz. Bunların içinde en büyük 10'dan biriyiz. Büyük bir maden eğer malını rafine ettirecekse teklif alacağı firmalardan biriyiz." ifadelerini kullandı.
Bu pazarda ülke sınırının bulunmadığını, rafineri kabiliyetinin önemli olduğunu aktaran Esen, "Türkiye'nin THY gibi bir avantajı var. Hemen hemen her ülkeye günde 3-4 seferi var. Kuyumcukent'in havalimanına olan mesafesi 10 dakika. Dünyanın herhangi bir yerinden kalkan mal aynı gün içerisinde benim rafinerime girebilir, ben onu bir gün içinde rafine edebilirim. Bunu İsviçre'de yapmanız mümkün değil. Dünyanın altın merkezi olarak İstanbul'u konumlamak çok doğru olacaktır." diye konuştu.
Esen, dünyanın altın merkezi olarak İstanbul'u konumlamak için altın ile ilgili bütün kurumların birlikte çalışması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Hazine ve Maliye Bakanlığı, TCMB, Borsa İstanbul, İstanbul Altın Rafinerisi, Takasbank, SPK gibi kurumların yetkililerinden Altın Kurulu oluşturulması atılacak adımları hızlandıracaktır. Genel hedefleri, yapılması gerekenleri belirleyen, hükümete destek verecek ve bilgi akışı sağlayacak bir yapı olsa, sistem oluşturulsa ülkeler altınlarını İngiltere'de tutmak yerine Türkiye'de tutabilir. Orta Doğu ülkeleri, Türki Cumhuriyetler altınını Türkiye'de tutabilir. Dünya altın ticaretinin merkezi olarak İstanbul belirlendiği takdirde Türkiye'nin gideceği çok yer var."
"Nasıl İran işinin içinde yer almadıysak Venezuela da yer almayız"
Venezuela altınlarının Türkiye'de rafine edildiği iddialarına ilişkin Esen, kayıt dışı böyle bir altın giriş çıkışının olamayacağını, eğer o ülkeye bu yönde ihracat varsa rakamlardan görülebileceğini belirterek, "İstanbul Altın Rafinerisi’nde bu yönde bir çalışma yok, rafineri olarak biz böyle bir çalışma yapmadık." dedi.
Esen, Türkiye’de normalde şu anda sadece iki tane LBMA rafinerisinin bulunduğunu bunlardan birinin İAR ve diğerinin Nadir Rafineri olduğunu ifade ederek, şunları aktardı:
"LBMA rafinelerinin bunu yapma ihtimali yok. Uyum sorumluluğunu taşıyoruz. Türkiye'de sayıları 6-7’yi bulan lokal rafineler de var. Onlar LBMA değil. Genel olarak birileri bunu yaptı mı, yapmadı mı bilemem. LBMA rafinerisi olmak önemli bir kavram, kaybedilmemesi gereken bir değer. Geçmişte nasıl İran işinin içinde yer almadıysak Venezuela işinin de içinde yer almayız. Dünyadaki 67 rafineriden biriyiz. İAR kapasite olarak büyük olduğu için dünyadaki 10 altın rafinerisinden biridir. Dünyada Türkiye'yi temsil eden bir yapı. Buna zarar getirecek hiçbir şeyin içinde yer alamazsınız."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.