İrfan Küçükköy: Okumadan din hizmeti olur mu?

İrfan Küçükköy: Okumadan din hizmeti olur mu?
Rahmetli Necip Fazıl; ‘Konya Müftüsü Tahir Büyükkörükçü ve Kayseri Müftüsü Abdullah Saraçoğlu gibi her ilde bir müftümüz olsa, dinî hayatımız yerlerde sürünmekten kurtarılabilir”, demişti.

Okumadan din hizmeti olur mu?

Bir müftü dostumun talebi üzerine 400 kadar Din Görevlisinin bulunduğu toplantıda, Bunlara dini hayatın hususiyetleri ve buna uygun olarak din hizmeti yürüteceklerin dikkate alması gereken hususlar üzerinde birşeyler anlatmaya çalıştım.

Karşımdaki insanlara baktım, tamamına yakını İmam-Hatip ve İlahiyat Fakültesi mezunuydu. İçlerinde çok az, ilkokulda gelme imam vardı. Kılık kıyafetleri düzgündü. Bundan kırk yıl, elli yıl öncesiyle mukayese edilmeyecek bir güzel görünümleri vardı, buna sevindim doğrusu. Ama ne acıdır ki, o oranda da dikkatten uzaktaydılar: Kendilerine, din hizmetindeki hayatını roman yaptığım bir il Müftüsünün yaptıklarını anlatan kitabımı maliyet fiyatına alıp okumalarını ısrarla söyledim. Kitabı matbaadan aldığımız fiyatla kendilerine verecektik. Bunda telif, kar falan hiçbir şeyi düşünmedim. Yeter ki okusunlar. Çünkü bu Müftümüz için Rahmetli Necip Fazıl; ‘Konya Müftüsü Tahir Büyükkörükçü ve Kayseri Müftüsü Abdullah Saraçoğlu gibi her ilde bir müftümüz olsa, dinî hayatımız yerlerde sürünmekten kurtarılabilir”, demişti. Saraçoğlu, gerçekten hizmet hassasiyeti olan, kendisini görevine adamış bir yöneticiydi. Onun hayat ve davranışından ders alacakları çok önemli ayrıntılar vardı. Okurlarsa kendilerinde bir özeleştiri yapabileceklerini bekliyordum. Bu insanlara ulaşabilecekleri Diyanet Yayınevinde 400 değil, 100 kitap bıraktırdım. Bir ay durdu, yalnızca bir kişi almış. O da aynı apartmanda komşum olan bir din görevlisi.

Devlet bunları ‘hademei hayrat’ sınıfından çıkardı ve hepsine bana göre maalesef hak ettiklerine inanamadığım kadar da maaş verdi. Ne var ki, okumuyorlar. Dolayısıyla okuyarak kendilerini geliştiremiyorlar. Bu gelişmişlik olsaydı, bir dönem, müezzinleri minareye ezan okumaya çıkarmak isteyen müftü için akla hayale gelmedik sloganlarla nümayiş yaparlar mıydı, cami içerisinde ve ibadete gelen halkın karşısında imamla müezzin sille tokat kavga ederler miydi? Bunlar, münferit olaylar da olsa affedilecek davranış değildir. Ben bunu okuyarak kendilerini geliştiremeyen insanların geçici heyecanı olarak görmüyorum. Kendilerini düzeltemeyenler toplumu nasıl düzeltirler? Diyanet hizmet yapacaksa, bu insanları bu yönde eğitmelidir!

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.