İrfan Küçükköy: İslam Çağın Dinidir
Çağın insanı doğru bilgiye ulaşmak ister. Hiçbir şey mübhem kalmasın ister. Bilgi olarak tatmin olmak ister.
Bu ön bilgi için de Batı ile İslam arasında temel farklılıkları irdelemek gerekir. Rasyonalist bilgilere hangisi yakındır.
1- İslam düşünce sisteminde, “madde” ve “Allah” ayırımı tam olarak ortaya konmuştur. Batıda Madde var mı, yok mu, hayal mi, gölge mi çok tartışılmıştır. Hâlâ bu tartışmalar sürüyor.
Bizim okuduğumuz Akaid kitaplarının birinci cümlesi “el-mâddetü sâbitetün” dür. Anlamı, madde vardır demektir. Biz bu konuda, maddenin var olduğu konusunda şüphe etmeyiz, asla şüphe etmeyiz. Ancak madde üzerinde Allah’ın kudreti her an zahirdir. Madde hâşâ Allah’ın bir cüz’ü değildir, olamaz da. Hristiyanlar, madde olan Hazret-i İsa’nın hâlâ, çağdaş bilime rağmen, Allah’ın cüz’ü olduğuna inanıyorlar. Hristiyan mezhepler arasında temel tartışma, Hazret-i İsa sonradan mı hâşâ Allah oldu, yoksa Allah olarak mı dünyaya geldi konusudur. Bize göre, çağımızda ve her çağda teknolojinin verileri bu gerçeği, insanın Allah olamayacağı gerçeğini doğrulamaktadır. Yani, Modern teknolojinin verileri İslam’ı doğrulamaktadır. Hayat, insan, akıl gibi temel kavramlarda İslam, çağdaş teknolojinin verileri ile asla karşıt hale gelmez.
2-Allah vardır ve birdir. Yüksek sıfatları vardır. Eksik sıfatlardan münezzehtir. Akaid alimleri, ilk önce Allah’ın “Zati Sıfatları”nı, Kur’an ayetlerinden çıkarmışlar, Allah’ı, nasıl anlamamız gerektiğini ortaya koymuşlardır. Vücud, Kıdem, Beka, Vahdaniyet, kıyam binefsihi, muhalefetün lil havadis. Bu bilgilere sahip olan kişi, Allah’ın sıfatlarını insanlara, canlılara, cansızlara, hayali varlıklara, kutsal varlıklara hamledemez. Allah’ın Sübûtî Sıfatları vardır. Bu sıfatlar başka valıklarda da vardır. Ancak Allah’ın bu sıfatları ezeli ve ebedidir. Hayat, ilim, semi’, basar, irade kudret, kelam, tekvin. Allah’ın ayrıca fiilî, selbî ve haberî sıfatları vardır. İncelememiz, Akaid dersi olmadığı için ayrıntıya girmiyorum. Kur’an-ı Kerim altıyüz küsur sayfadır. Bu altı yüz sayfada, Allah’ın isimleri ve sıfatları belki sekiz on bin defa geçmektedir. Kur’an-ı Kerim İnsanların Allah’ı , doğru bilmeleri, doğru inanmaları için nazil olmuştur.
Dışardan bakınca biz bütün kitabî dinlerini, vahye dayanan dinlerinin bu bilgileri ihtiva ettiğini sanırız. Çağımızda bakiyesi kalmış Yahudiliğin de, Hristiyanlığında böyle olduğunu sanarız. Biz Müslümanlar Rabbilâlemin, Alemlerin Rabbi Allah deriz. Duada ondan başkasından., asla yardım istemeyiz. Bize bunu ilk sure Fatiha ve ilk ayet ifade eder. Hristiyan Allah’tan istemeyi bilmez. Taleplerini Rablık sıfatı yüklediği Hazret-i İsa’dan isterler. Bunlara hep şahit olageldim. Aslı değiştirilmiş İncil, Rab İsa’dan talepte bulunur. Ona İlahî kudret yükler.
Arapça Misyoner radyolarını izlerdim. Onlar, yani papazlar Kur’andan aldıkları Allah’ın sıfatlarını tekrar ediyorlardı. Sonunda dualar faslına gelince Rab İsa’dan istiyorlardı. Müslümanlar hak üzere, onlar türlü sapıklıklarla doludur.
3- Üçüncü en önemli fark, diğer toplumlar, kastçı hukuk sistemi içinde boğuşmaktadır. İslam, kastçı sistemlere, hiçbir kapı aralığı bırakmamıştır. Roma hukuku kastçıdır. Ancak, Roma hukuku da
Asırlar içinde kastçı özelliklerini büyük nispette törpülemiş, aşitlikçi İslam hukukuna yaklaşmıştır.
Sonradan İslam’ı seçen bir Alman Hukukçu şöyle açıklıyor. “Roma Hukuku yüzlerce sene içinde, binlerce mağdurun kanına gire gire kendisini kısmen düzeltmiş, eşitlikçi prensiplere ulaşmıştır. İslam Hukuku eşitlikçi prensiplerle doğmuştur. Bu mucizevî bir olgudur,” diyor. Konu uzayacağı için böylece kesiyorum.
4- İslam Ahlakı kaderci değil, hakçıdır. Bu özelliği ile de kaderci Hristiyan ahlakından farklılık gösterir. Bunun içindir ki Batıda hep, “tabii Ahlak” aranmıştır. Gençliğimde Fransızca “Le Moral” isimli bir ahlak kitabı okumuştum. Bu konuyu irdeliyordu. Onsekizinci Asırda yaygınlaşan “tabii ahlak” prensiplerine göre bir “tabiî Din” ihdasına yönelenler olmuştur. İslam ahlakı tabii ahlak ile ayniyet göstermektedir. Ahmet Hamdi Akseki bu çalışmaların İslama ulaşacağı kanaatini yazıyordu. Hatta ders olarak okumuştuk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.