İrfan Küçükköy: Bir Alim Kadın Emel Esin İle
Bir Hatıra
Bir Alim Kadın Emel Esin İle
Dr. Emel Esin, 1914 yılında, İstanbul’da ünlü bir babanın ve ünlü bir annenin kızı olarak dünyaya geldi. Babası FERİD bu tarihte Meclis-i Mebusan’da milletvekili idi. Osmanlılar döneminde Ferit Paşa hükümetinde ve cumhuriyetin ilk döneminde (birinci ve ikinci cumhuriyet hükümetlerinde) bakanlık yaptı. Uzun süre hariciyede, muhtelif ülkelerde (Paris, Varşova, Tokyo) elçiliklerde buludu. Üniversitede hocalık yaptı.. "Türk Ocağı"nın kurucularındandır ve Yusuf Akçoran'ın tensibiyle ilk başkanıdır. Annesi Müfide Ferit ünlü bir yazardır. Onun "Pervaneler" isimli kitabının son baskısını !972 Otağ yayınevi olarak biz neşretmiştik.
Dr. Emel Esin Üniversiteyi Pariste okudu ve doktorasını Paris Sorbon Üniversitesinde yaptı. Fransızca, Almanca, İngilizce’den başka Japonca, Arapça ve Farsça öğrendi. Zeki Velidi Togan’dan Orta Asya Türk Tarihi dersleri aldı. Orta Çağ Türk lehçeleri uzmanı Harbert Janski’den Orta Çağ Türkçe metinler dersi gördü. Türk lehçeleri üzerine uzmanlaştı. Emel Esin Hanım önce babasının sonra kocasının büyükelçiliklerinde çok ülkede bulundu. Bu ülkelerin Üniversitelerde akademisyen olarak görev yaptı. Mücadelecilerin çıkardığı Gerçek adlı bilimsel dergiye yazılar yazardı.
Aynı mahallede oturuyorduk ama o tarihte tanışmıyordum. İslam Ansiklopedisi Dokümantasyon ve Kütüphane müdürlüğümde ona madde verirdik. Daha ziyade o tarihte tanıdım. Bu ahşap konaklar arasından Salacak vapuruna inerken burada saygı ifade ederdim. Kocası Büyükelçi Seyfettin Esinle selamlaşırdım. Büyükelçi ve eşi Emel Hanım vapurun bekleme salonuna erkence gelirler, sessizce otururlardı. Selamlayan olursa, her ikisi birden hafifçe ayağa kalkar, karşılık verirler, nezaketle otururlardı.
İslam Ansiklopedisi’nde Dokümantasyon Müdürlüğü yaptığım tarihlerde madde almak üzere evlerine giderdim. Her seferinde mutlaka randevu alırdık. Genel müdürümüz Ahmet Gürtaş Bey, yaşı ileri olan uzmanlardan acele davranmamızı, sağlıklı iken çok yazı almamızı isterdi. İktisat Fakültesinde yüksek lisans yaparken para tarihi hocam olan Prof. Dr. Halil Salihlioğlu’ndan da konusu ile ilgili yazı alıp getirirdim. Nitekim o da çok sürmeden vefat etti.
İlk ziyaretimizi genel müdürümüz Ahmet Gürtaş bey ile birlikte yaptık. Bizi avlu kapısından evlerinde çalışan kadın karşıladı. İçeriye salona aldılar. Salon demişsem belki yüz metre kare genişliğinde bir kütüphane. Kitap rafları yerden başlıyor, tavana kadar. Daha sonraki ziyaretlerimde inceleme fırsatı buldum. Küçük formalar halinde Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Japonca, Arapça, Türk lehçelerinde ve başka dillerde yüzbinlerce kitap. Belli ki her biri seçilerek alınmış, gözden geçirilmiş, notları alınmış, raftaki yerine yerleştirilmiş. Bir gittiğimde Ansiklopedi’de Dokümantasyon Müdürü olduğumu söyleyince bana dokümanlarını gösterdi. Muhtelif kitaplardan ilmî araştırma metodolojisi içinde notlar haline getirilmiş, tasnifi yapılmış, yerlerine yerleştirilmiş, yüzbinlerce belge, bilgi. Hayran kalmamak mümkün değil.
O yetmiş yaşını geçmişti. Nezaketin zirvesini ben ondan gördüm. Bir örnek arz edeyim. Evinde çalışan kadın kahve yaptı, getirdi. Bize ikram ediyor. Biz kahveyi alırken o yüzümüze bakıyor ve gülümsüyor. Adeta kendi verir gibi hafifçe ayağa kalkıyordu.
Yurt içinde olduğu kadar hatta daha fazla yurt dışında, ilmî çevrelerde tanınırdı. Dünyadaki ilmî dergilerde Türkçe, Fransızca, Almanca, Arapça makaleleri, ansiklopedilerde maddeleri var. Şunu da ayrıca ifade edeyim. O bir ilmî eleştirmendi. Bazı Avrupalı yazarlar, İslam sanatları üzerine yazdıkları kitapları, makaleleri ona gönderirlerdi. Onun incelemesini isterlerdi. Birkaç örnek ile anlatmıştı. 1986 tarihinde Suudi Arabistan’da kazılar yapılmış. Bazı önemli buluntular elde edilmiş. Suud kralı Fahd kendisini özel bir mektupla Riyad’a davet ediyordu. Mektubu bana gösterdi. Suudi Arabistan’a bu buluntuları değerlendirmeye gideceğini, bir müddet Mekke’de çalışmalarda bulunacağını, yazılarının biraz gecikeceğini söylemişti. 1986 yazında bu konuşmayı yaptık. Aradan bir sene geçmeden vefat etti
Dr. Emel Esin hanımı Üsküdar kitabıma manzum olarak da yazmıştım. Oradaki son bölümle tamamlayayım.
Her davranışı, İstanbul Hanımefendisi.
Ayakta karşılardı misafirlerini, nezaketen
Hizmetçi kahve ikram ederken
Hafifçe ayağa kalkardı,
Muaşeret kurallarına riâyeten.
Seksenine yaklaşmıştı, son gördüğümde
Mekke’ye gidiyordu, Kral’ın davetlisi olarak
Arkeolojik buluntuları değerlendirmek için.
Bahtiyar sayarım kendimi
O eli öptüğüm için
Yüz binlerce kitap tutan, o eli,
1986
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.