İp koptuğu yere bağlanmalıdır…

“…Köklü ve çok cepheli yeni bir düzenleniş, toplum, insan ve devlet anlayışı gelmedikçe ve bu anlayış da geçmişimizdeki, kendi medeniyet, millet, ülke, toplum ve insan anlayışımıza bitişmedikçe bir çözüm yoktur. Çözüm burada aranmalı ve radikal olunmalıdır. İp koptuğu yere bağlanmalıdır. Bunu yapacak aydın kadro duruma el koymalıdır.
Ortadoğunun sorunuyla bizim sorunumuz birbirinden kopuk değildir, ikisi de aynı meseledir. Güneydoğu Anadolu problemini çözsek bile, Irak’da kalan ırkdaşlarımızın, Kürtler’in, hatta Araplar’ın sorunlarına da yabancı kalamayız. Çünkü onlar da aynı milletin parçalarıdır. Eğer biz millet kavramını yeniden kendi medeniyetimizin millet kavramına götürürsek o zaman bölgedeki rejimlerin, diyelim bir Baas rejiminin ve aynı şekilde ülkemiz rejiminin suni olduğu ortaya çıkacaktır. Bunları göze alamazsak bir çözüme varamayız. Kendi kendimizi aldatmış oluruz.
Bence acil çözüm, köklü çözümdür. En temelli çözüm, problemin en derin noktasını ele almak ve onu çözümlemektir. Bir hasta kalbinden rahatsızsa ağrıyan kolu ile uğraşmanın bir faydası yoktur. Doktor, bütün dikkatini doğrudan doğruya kalbe yöneltecektir. Bunun gibi, biz de önce milletimizin yeniden dirilişi için atılması gereken en köklü adımdan başlamalıyız işe. Ondan başladığımız zaman en acil sorun dediğimiz Güneydoğu ve Kıbrıs gibi sorunlar birden küçülecek ve kenarda kalacaktır…” 
Sezai Karakoç / Tarihin Yol Ağzında