Hayrettin Durmuş: Bavulun İçindeki Kitaplar

Hayrettin Durmuş: Bavulun İçindeki Kitaplar
“Yazarların da başucu yazarları ve kitapları vardır ya, onların bazıları daha yakınımızda durur ama uzağımızda duranlar da sık sık yanı başımıza gelip kendilerini hatırlatır, yazmakla ilgili sıkıntılarımızı gidermek için omuz verirler.”

Bavulun İçindeki Kitaplar

Yayıncı, eleştirmen ve roman yazarı Semih Gümüş’ün “Okumak ve Yazmak” kitabının hem kitaplardan bahsediyor olması, hem de okur için önemli ölçüler belirlemesi kitaba olan ilgimi artırdı. Ayrıca yazarın hakkında yazdığı kitapların pek çoğuyla ilgili bu satırların yazıcısı da değerlendirmeler yapmıştı. Uzun yıllar ciddi eleştiri yazıları yazan Semih Gümüş gibi bir yazarın kitap eleştirileriyle benim yazdıklarım ne kadar benzerlik gösteriyordu ya da aynı kitaba ayrı pencerelerden mi bakmıştık? Bu kitaplar Alberto Manguel’in Okumalar Okuması, Mikita Brottman’ın Okuma İlleti, Umberto Eco’nun Kitaplardan Kurulabileceğinizi Sanmayın, Marcel Proust’un Okuma Üzerine gibi kitaplardı. Üstelik kitap deneme kitabıydı. Öyle olunca kendime daha bir yakın hissettim. Okudukça ortak noktalarımızın çoğaldığına, kitaplardan yaptığımız alıntıların benzerlik gösterdiğine tanık oldum.

Semih Gümüş’e göre “Okuyamamak insanın su içememesi, ekmek yiyememesi gibi, ölüm gibi bir şeydi.” (Gümüş, 2014: 13) Okuduğumuz kitaplardan etkilendiğimizi “Robinson Crosoe’yu her okuduğumuzda onun ıssız adasına yeniden gideriz… İnce Memed’in peşinden giderken Torosların doruklarındaki fırtınalara yakalanır, yaylarındaki çakırdikenli tarlaları bacaklarımız kan içinde dolanırız.” (Gümüş, 2014: 14) cümleleriyle açıklıyordu. Yazarın kendini bilmesini “Kendi yazdıklarımız bir damlayken, okumak denizlerin bütün sularını keşfetme olanağı verir.” (Gümüş, 2014: 24) hükmüyle açıklıyordu.

Yazar, “Peki Neleri, Nasıl Okuyalım?” diye soruyor. Bu soruya yanıt arayan ne çok insan var. Soruya vereceğiniz yanıta göre okuma listeniz değişse de değişmeyen bir gerçek var. O da şu:

“Yazarların da başucu yazarları ve kitapları vardır ya, onların bazıları daha yakınımızda durur ama uzağımızda duranlar da sık sık yanı başımıza gelip kendilerini hatırlatır, yazmakla ilgili sıkıntılarımızı gidermek için omuz verirler.” (Gümüş, 2014: 37)

Kitaplardan bahsediyoruz. Kitap üzerine yazılmış kitapları okumaya çalışıyoruz. Peki kitap dediğimiz şey nedir? Semih Gümüş;“Bir kitabevine girdiğiniz zaman raflara sıkıştırılmış on binlerce kitabın bütününe birden kitap diyoruz. Ama kitap bu, dememeliyiz. Arka kapağında ISBN numarasına sahip olmak ve bir kitaba benzemek onların bütününü kitap yapmaya yeter mi?” (Gümüş, 2014: 89) diye soruyor. Sizce de haklı değil mi?

Edebiyat ne işe yarar? Edebiyat ne değildir? İnsanın yazıdaki yeri nedir? Kitaplardan kurtulabilir miyiz? Hangi kitapları okumasak da olur ama hangi kitapları okumazsak olmaz? diye sorduktan sonra “Okur Olana Bir Bavul Kitap” veriyor. Bavulun içinde ne var? “Yahya Kemal’in Kendi Gökkubbemiz ile Orhan Veli’nin Bütün şiirleri, Sait Faik’in Öykülerinden Seçmeler, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza, Faulkner’ın Ses ve Öfke ile Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli romanlarından başka, geri kalan doksan dört kitap var.” Bu kitapların hangileri olduğunu merak ediyorsanız bavulu açmanız yani kitabı okumanız gerekecek.

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.