Bülent Okunakol: "Hayatımıza Yön Veren Değerler" 36 - Mehmet Özutku

Bülent Okunakol: "Hayatımıza Yön Veren Değerler" 36 -  Mehmet Özutku
Hayatımıza Yön Veren Değerler – Kimlerdi Bu Güzel İnsanlar? Yeniden Milli Mücadeleciler... 36. Bölüm

HAYATIMIZA YÖN VEREN DEĞERLER – KİMLERDİ BU GÜZEL İNSANLAR? YENİDEN MİLLİ MÜCADELECİLER... 36. BÖLÜM

Saygıdeğer okuyucularım,

Uzun bir süre ara verdikten sonra, tekrar yazmaya başladığımız yazı dizimizi 35. Bölümünde geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz “Milli Mücadele Teşkilatı Afyon Sancağı Kurucularından, Adalet Partisi’nde Afyon Milletvekilliği de yapmış olan Mehmet ÖZUTKU’yu, yapmış olduğu söyleşi ile kendi ağzından anlatmış, şahsiyeti yanında Milli Mücadele Hareketi ile ilgili görüşlerine yer vermiş idik.

Yazımıza başlamadan önce bir hususu tekrar belirtmeden geçemeyeceğim. Yazı dizimize ülkemizin her bölgesinden hatta yurt dışından da okuyucularımızın ilgisinden memnuniyetle bahsetmiş idik. Şimdi hangi sebeplerle değişik siyasi parti, cemaat, vakıf, dernek gibi oluşumlarda faaliyetlerini sürdüren ya da bir şekilde inzivaya çekilmiş, mütevazı yaşantısı olan, geçmişte Milli Mücadele Hareketi içinde yer almış, teşkilatı tanıyan, hatta sempatizan olarak uzaktan da bir irtibatı olan kendisini hala “MİLLİ MÜCADELECİ” olarak addeden okuyucularımızın, yazı dizimize ilgi ve alaka gösterdiklerini söyleyebiliriz.



Biliyorsunuz yazı dizimiz içinde saymış olduğumuz özelliklere sahip değişik kesimlerden okuyucularımız yorumlarını bizlere yazarak düşüncelerini ifade ediyorlar. Farklı görüşlerde şahıslar olabiliyor. Buradan tekrar rica ediyorum, Milli Mücadelecilerin kendilerine özgü “kardeşlik duygu ve bağlarını” zedeleyecek, “kardeşlik hukukuna” halel getirecek söz ve hareketlerden çekinelim lütfen. Birbirimizi eksikliğimiz, zaaflarımız ve hatalarımızla kabullenelim. Saygı ve sevgi düsturundan asla ayrılmayalım. Elbette haklı veya haksız eleştiriler olacaktır. Unutmayalım ki; hiçbir hareket, hiçbir lider elbette layüsel değildir.

Niyetimiz Allah Teala’ya ayan… Nifak oluşturarak fitneye sebep olmak asla değildir. Tartışma, kavga vesilesi olacak, kardeşlerin birbirlerini kırıp üzecek, hakarete sebebiyet teşkil edecek bir konumu zemin hazırlamak aklımızın ucundan bile geçmez. Allah rızası için hayra vesile olmak dışında hiçbir amacımız yoktur. Lütfen bu yazı dizimiz hatalı ve eksik ama samimi olarak görülsün. Hatalarımızdan Yüce Mevla’ya sığınıyoruz.

Bu bölümümüzde okuyucularımızdan gelen bazı paylaşımlar yanında, Merhum ÖZUTKU ile Sayın Mustafa YOLCU ağabeyimizin 2012 yılında kendisi ile yapmış olduğu bir röportajı, vefatı dolayısıyla yayınlama gereği duyduğu bir söyleşiyi sizlere aktarmaya çalışacağız. Kendisine, katkılarından dolayı tekrar teşekkür ediyoruz.

Sayın Mustafa Yolcu ağabeyimizle yapmış olduğum görüşmede;
“-2012 yılında merhum Özutku ile yapmış olduğumuz bu görüşmeyi neden o yıllarda yayınlamadınız da vefatından sonra yayınlama gereği duydunuz?” şeklinde soruma özetle şu şekilde cevaplar verdi:

“- malumunuz merhum Mehmet Özutku, o söyleşimizde 77-78 yıllarında harekette bir savrulmanın yaşandığını, hareketin kendini fikir bazında da yenileyemediğini, bir lider hareketi haline gelmeye başladığını, istişare ve müşevvereden uzaklaşıldığını, yapılan tüm uyarılara rağmen hatalara devam edildiğini, bunun sonucunda da Milli Mücadele Teşkilatından koptukları şeklindeki bir takım eleştirilerde bulunuyordu. O zaman ki kanaatim, merhum Özutku’nun bu eleştirilerini tahammül edemeyen, Mücadele Teşkilatında çalışmalarını samimiyetle sürdüren kardeşlerimizin bu eleştirilerden rahatsız olarak, kardeşlik bağlarımıza zarar verecek, birbirimizi incitecek hal ve davranışlar içerisine girilebileceğinden çekinmiş olmalıyım.

O yüzden Merhum Özutku’nun ölümünden sonra bir vefa gereği bu söyleşinin muhteviyatına dokunmadan yayınlama ihtiyacı hissettim. Bu vesile ile kendisine, bu harekete hizmeti dokunmuş ve ahirete irtihal etmiş tüm “ Milli Mücadele Kadrolarına” Yüce Mevla’mızdan rahmet niyaz ediyorum. Makamları âli, mekânları cennet olsun inşallah.”

MUSTAFA YOLCU’NUN MERHUM MEHMET ÖZUTKU İLE YAPTIĞI RÖPORTAJ

Bu röportajı eski AP Afyon Milletvekili olan Mehmet Özutku ile Ankara'da 2012 yılında, Araştırma Kültür Vakfı’nın Mithat Paşa Caddesi’nde bulunan dairesinde yapmıştım.
Şimdi rahmetli olan Mehmet abime Allah’tan rahmet diliyorum.

Mustafa Yolcu - Mehmet abi bize kendinizi tanıtır mısınız?

Mehmet Özutku- 10.02.1940 yılında Afyon Örenbağ Mahallesin'de doğdum. Ortaokul ve liseyi, şimdiki Afyon Lisesi binasında okudum. 1958 yılında, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdim. Burada üç sene okuduktan sonra, 1962 yılında askere gitmek üzere okuldan ayrıldım. Fakültenin ilk yıllarında MTTB bünyesinde hareket ediyorduk. Babam hem mahallemizin muhtarı hem de müteahhitlik yapardı. Yedek subay olarak Konya'nın köylerinde öğretmenlik yaptım.

M.Y.- Sizi milli duyguları kazanmanız konusunda kim etkiledi.

M.Ö.- Lisede Dr. Haluk Nurbaki dışarıdan okula gelerek, Fizik ve Kimya dersimize girerdi. Dersini verir, sonra da Metafizik olarak konuları açarak, Allah'ın varlığını birliğini izah ederdi. Üzerimizde çok güzel tesir bıraktı. Ben ve arkadaşlarım, derslerinden çok etkilenirdik. Lise yıllarında futbol oynamamızın nedeni, kötü alışkanlıklar edinmemek, kötü yerlere gitmemek içindi.



M.Y.- Mücadele hareketine ne zaman katıldınız?

M.Ö.- Afyon'da bu hareket, 1963 yılında başladı. Ben dinleyici olarak harekete katılırdım. Bu süre zarfında, gelip gidenleri izledim. Harekete katılanlar, dürüst samimi insanlardı. Ben 1968 yılında Yavuz Aslan’ın teşviki ile harekete katıldım.

M.Y.- Bu devre ile ilgili hatıranız var mı?

M.Ö.- Öğretmenlik yaparken, yaz tatilinde Afyon'a geldim. Çarşıda Yavuz ile karşılaştım. Ne yapıyorsun diye hâl hatır sordum. Otelde kalıyorum dedi. Ne oteli len dedim. Yavuz'da Aykut ile dargın olduklarını, görüşmediklerini söyledi. Bende dargınlık olmaz, ikinizi de barıştıracağım dedim. Aykut'u çağırttırdım, bir yerde buluştuk. İkisi kucaklaşıp barıştılar. 1971 yılında Afyon’da, Ali Yıldırım ve üç arkadaş ile bakkaliye işine girdik. 1973 yılına kadar bu işe devam ettik. 1973 yılında Afyon'da Milliyetçi Öğretmenler Birliği’ni kurduk.

M.Y.- Aykut Bey ve Yavuz Aslan Argun abi ile ne zaman tanıştınız?

M.Ö.- Ben Yavuz ile Ortaokul 2. sınıftan itibaren birlikte okuduk. Samimi arkadaştık. Aykut ile lise birinci sınıfta aynı sınıfta idik. İkimiz de futbol oynardık. Bu vesile ile arkadaş olduk. Aykut’ta o zamanlar, kabararak yürürdü. Liseyi bitirdikten sonra, İstanbul'da üniversiteyi kazanan 10 arkadaş ile İstanbul’a gittik. Bende Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştım. Fakülteye girdiğimiz yıllar, Demokrat Parti dönemi idi. Demokrat Parti’nin baskıcı tutumu bizi de sıkıyordu. 1960 İhtilali olunca, CHP'de işi azıtıp, terör estirmeye başladı. Kaldığımız yurtta, yurt temsilcisi için seçim yapıldı. Seçimi biz kazandık. O gün akşama doğru İstanbul Emniyet 1. şubeden polisler gelerek, bizi 1. şubeye götürdüler. Dediler ki- "Yurt temsilciliğini bırakacaksınız. Sıkıyönetim komutanlığı bunu böyle istiyor. "Bizde temsilciliği bıraktık ama yurtta çoğunluk bizim arkamızda olduğu için, yeni göreve gelenleri teker teker çağırarak, bir ay sonra görevden istifa edeceksiniz dedik. Bize İstanbul'da eve çıkmamız söylendi. Üsküdar Kısıklı'da eve taşındık. Bu eve haftada bir gün Ziya Uygur gelerek, bizimle sohbet eder. Siyonizmi anlatırdı. Daha sonra ilmihal ve tefsir konularına girdik. Aykutlar’ın evinde Mehmet Bozkurt abi ile bir araya geldik. Sohbetimiz sonunda üç adet kitap bırakarak, kitapları incelememizi söyledi. Bu üç kitap daha sonra ortaya konulan KADROLARIN VAZİFELERİ-İLMİ SAĞ-GERÇEK EMPERYALİZM kitaplarının esin kaynağı olmuştu.



M.Y.- Siyasi oluşum ne zaman başladı?

M.Ö.- Vatandaşlarımız bize devamlı, seçimlere girmemiz konusunda baskı yapıyordu. Seçime katılmam konusunu İstanbul’a götürdüm. 1977 yılında AP bünyesinde seçime katılmam talimatı geldi. O zamana kadar AP ile hiçbir ilişkim olmamıştı. Arkadaşlarımız bizi böylece denize atıverdiler. Bir dostum dedi ki - "Partinin delege listesini bulup, delegeler ile irtibat kurun. Bunun üzerine Afyon İl Merkezi’nden delege listesini aldım. Ben ve arkadaşlarımız, ulaşabildiğimiz delegeler ile konuştuk. Yapılan ön seçimde 4. sıradan milletvekili adayı oldum. "Böylece seçime katıldım ama bir netice beklemiyordum." Son gece saat 12.00’de yattım. Sabahleyin saat sekizde seçimi kazandığımız haberi geldi. Üç buçuk yıl milletvekili olduktan sonra, 1980-11 Eylül gecesi, ihtilal olacağı haberi geldi. Haber gelince düşünmeye başladım. Beni tutuklamaya gelirlerse, direnmeyi düşündüm. Daha sonra- "Ben kimseye bir şey yapmadım ki, niye direneyim dedim. Sonra hanımı kaldırıp, ihtilalin olacağı haberini verdim. Ne yapacağız diye konuştuk. Demirel'i, Afyonlu diğer milletvekillerini aradım. Telefonları kesikti. Hiçbirine ulaşamadım. Hanıma dedim ki temizlenip tıraş olayım, hazırlanıp bekleyelim dedim. Milletvekili olan arkadaşlardan bir kısmı içeri alındı. Ali İhsan abi ile kendi aramızda konuşurken, diğer arkadaşlar içerde biz dışardayız diye, bu durumu da garipsedik. Arkadaşlarımız beş ay tutuklu kaldılar. Dışarı çıkınca bir arkadaşımız dedi ki- "Mehmet sen mecliste kavgaların en önünde idin. Sen dışarıda kaldın, biz tutuklandık. Bunu anlayamadık."

M.Y.- Hareketin dağılma döneminde neler oldu.

M.Ö.- Ben mecliste iken, Ankara'da toplantı olacağı söylenildi. Çankaya'da Millet Partisi’nde bir araya geldik. Gelenlerin çoğu İstanbul'dan idi. Seyit Ahsen, İhsan Ramiz'de burada idi. Aykut bey Melih'i ele alarak, onun yanlış işler yaptığını, aramızda bulunmasına gerek olmadığını anlattı. Ben Aykut'u dinledikçe eriyor, üzülüyordum. Konuşması bitince söz alarak - "Melih'i daha dün överek, takdir ederek Ankara'nın sorumlusu yaptınız. Dün söyledikleriniz doğru ise, bugün söyledikleriniz yalan. Bugün söyledikleriniz doğru ise, dün bize niye yalan söylediniz? Başını kaldıranın başını kesiyorsunuz" deyince ortalık buz gibi oldu. Meclise gitmek için partiden ayrıldım. O gün akşam olunca, Seyit hocamı arayarak sonuç ne oldu diye sordum. Melih Gökçek’in hareketten tart edildiğini söyledi. İhsan Ramiz, Seyit hocam ve ben kendi aramızda konuşarak, bu adam başını uzatanın başını kesiyor. Bu iş bugün Melih'e, yarın da sıra bize gelecek. Herhangi birimizin hareketten tart edilmesini duyurmak üzere bize gelen olursa, geleni geldiği gibi geri gönderelim dedim. İki hafta sonra akşama doğru, evime üç arkadaşımız geldi. Evime buyur ettim ve oturduk. Bir arkadaşımız- "Aykut abinin size selamı var. İhsan Ramiz hareketten tart edildi. Bundan sonra kendisi ile görüşülmeyecek" dedi. Niye görüşülmeyecekmiş dedim, Aykut abi öyle dedi. O ne dediyse o. Biz kararı yargılayamayız deyince, ayağa kalktım tamam arkadaşlar gidebilirsiniz, ben arkadaşım ile irtibatımı hiçbir zaman kesmem dedim. Benden sonra Seyit hocama gitmişler, oda benimkine benzer şeyler söyleyip, gelenleri evinden göndermiş.

ALLAH İÇİN BİRBİRİNİZİ SEVİN. YAPTIĞINIZ İŞTE ALLAH RIZASINI ARAYIN.
GERÇEK İSLAMI ÖĞRENİN!


M.Y.- Mehmet abi, bizden sonraki kuşağa ne söylersiniz?

M.Ö.- Bizden sonraki kuşağa derim ki, Allah için birbirinizi sevin. Yaptığınız işte Allah rızasını arayın. Bunun için İslamı temel kaynağından öğrenin. Biz İslamı Ali'den Veli'den duyduk, İslamı o zannettik. Dolayısı ile güvendiğiniz kaynaklardaki tefsir ve mealleri okuyarak, İslamı öğrenin. Ananızdan babanızdan duyduğunuzu değil, gerçek İslami öğrenin. Allah'ın bizden istediğini, nefislerdeki isteklerle değiştirmemiz gerekir. Dünya malından kaçalım mı hayır. Ama helal olanı tercih edelim. Birbirimizle istişare edelim.
Abi bu güzel sohbet için teşekkür ederim.

Kaynak: www.golhisargundem.com

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.