Hassan Bin Sabit Sinema Akademisi Anadolu'yu dolaşarak sinema eğitimleri verdi
İstanbul
Siyer Vakfının kültürel ve sanatsal projesi olarak 6 yıldan bu yana İstanbul'da genç sinemacılara eğitim desteği sağlayan akademi kapsamında 5 ilde 25'er kişilik atölyeler oluşturuldu.
Bursa, Konya, Trabzon, Kastamonu ve Batman'da katılımcılara, 40 saati temel teorik, 25 saati pratik set tecrübesi olmak üzere 1 haftada toplamda yaklaşık 65 saat eğitim verildi.
Akademinin Anadolu'daki sinema yolculuğunun detaylarını, Hassan Bin Sabit Sinema Akademisi Koordinatörü Cemil Nazlı ve programın eğitmenlerinden yönetmen Abdulhamit Güler AA muhabirine anlattı.
Nazlı, İstanbul'da verdikleri eğitimlere Anadolu'dan da talep gelince bu talebe kayıtsız kalamadıklarını belirterek, proje kapsamında eğitim alan öğrencilerin de çok memnun olduğunu söyledi
"Sinemanın coşkusunu gençlere ulaştıracak bir gayret içerisindeyiz"
Projeyi devam ettirmek istediklerini aktaran Nazlı, şöyle devam etti:
"Eğitimler sonucunda oluşturduğumuz bu zemini orada bırakmak da istemiyoruz. Yaz aylarında her gittiğimiz ilden beş ya da altı öğrencimizi daha derinleştirilmiş, kapsamlı, üç haftalık bir eğitime tabi tutup sonrasında da her ilde o arkadaşlarımıza bir sinema kulübü kurmalarına yardımcı olma noktasında bir düşüncemiz var. 10 yılda her yıl en az on şehre giderek sinemanın coşkusunu, heyecanını, güzelliklerini gençlere ulaştıracak bir yolculuk, bir gayret içerisindeyiz."
Cemil Nazlı, Batman'da farklı bir uygulama olduğunu, gündüz eğitimler devam ederken akşamları Nazif Tunç, Mesut Uçakan ve Seyid Çolak'ın filmlerinin gösterimlerini ve söyleşilerini gerçekleştirdiklerini anlattı.
Programa başvuruların da yoğun olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Anadolu'nun her bölgesinin farklı karakteristik özellikleri var. Değişik kültür hazinesine birikimine sahip her biri. Özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde Karadeniz Bölgesi'nde insanımızın çok berrak bir zihni var. Çok becerikliler, pratik düşünebiliyorlar. Aslında sinemaya olan eğilim ve kabiliyetlerini bu güne kadar gösterebilecekleri bir zemin bulamamışlar. Gittiğimiz her ilde farklı farklı hem bölgenin karakteristik kültürel ögelerini yansıtan hem de gençlerin ikinci günden sonra özellikle sosyal gelişimlerine fayda sağlayacak şekilde kendilerini geliştirdiklerini gördük. İlk bir iki gün hiç konuşmayıp diyaloğa girmeyen bazı gençlerimiz üçüncü gün, dördüncü gün, hatta son iki gün sette çok parlayan bir yıldız gibi öne çıkıp sosyal anlamda kendilerini çok geliştirdiğini gördük. Çok sebep sayılabilir ama biz sinemayla birlikte, insanımızın birbirleri arasında güzel bir köprü kuracağına, bunun bir iletişim aracı olacağına ve sosyal manada gençlerimizi geliştireceğine çok inanıyoruz."
"Anadolu'da sinema akademisi açısından geniş bir imkan yok"
Yönetmen Abdulhamit Güler de İstanbul'un film ve sinema akademileri açısından çok zengin olduğuna işaret ederek, Anadolu'da öyle bir imkan bulunmadığını dile getirdi.
Projenin temel hedefinin sinemaya ilgi duyan, sinemacı olmayı hedefleyen kişilere atölye götürmek olduğunun altını çizen Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Normalde katılımcı atölyeye gider, biz böyle bir latife de yapıyoruz, 'atölye getirdik size' diye. Bunu ben şuna benzetiyorum, özellikle futbolda yetenek seçmek için ekipler kurulur ve onlar Anadolu'ya gönderilir. Ekipler seçtikleri yetenekleri alıp getirirler, altyapıda yetiştirirler ve ondan sonra o bildiğimiz futbol yıldızları öyle ortaya çıkar. Elbette sanattan bahsediyoruz, böyle bir formül doğrudan işlenecek diye bir şey yok ama bir nevi böyle bir durum söz konusu. Anadolu'da iştiyakı, yeteneği olan imkan arayan kişilere kendi çapımızda imkan sağlayabilmek... Biz nihayetinde her atölyenin ilk günü şunu söylüyoruz, 'Biz kimseyi yönetmen, senarist, görüntü yönetmeni yapmaya gelmedik. Öyle bir iddiamız yok. Sadece sinemacı olma arzusunda olanlara bir istikamet sağlayabilmek ve imkan sunabilmek.'"
"Çok geç kaldığımızı fark ettik"
Güler, programın yaklaşık 45 gün sürdüğünü belirterek, "Her şehirden üç kişiye bile dokunulsa, onların sinemacı olmalarına bile yol açılsa, bütün şehirler düşünüldüğünde yüzlerce kişi demek bu. Bundan öte bir maksat da yok esasında. Bu maksatla yola çıkınca tabii hayal kırıklığına uğramak da mümkün olabilirdi. Nihayetinde gittiğimiz şehirlere uzaktan bakıyoruz bildiğimiz yerler bile olsa. Sinema potansiyelini bilmediğimiz yerler ama başvuru süreçleri mülakat aşaması ve tabii ki ders süreçlerini birlikte düşündüğümüzde çok geç kaldığımızı fark ettik." ifadelerini kullandı.
Yaş skalasının geniş olduğunu aktaran Güler, "13 yaşında öğrencimiz de oldu, 52 yaşında öğrencimiz de... Mesela Bursa'daki setimizin yönetmeni 17 yaşındaydı, Konya'daki 52. Bu mutluluk verici bir şey bizim için. Çünkü hem bu meselenin yaşı yok hem bu yolun daha başında olanlara yardımcı olabiliyoruz hem de geç kaldığını düşünen 50 yaş üstünde birilerine bile yardımcı olabiliyoruz. Bu bizim için çok önemliydi." diye konuştu.
Yönetmen Güler, sinemanın pratik kısmının ihmal etmemek adına kurdukları setlerin de öğrenciler açısından verimli geçtiği bilgisini verdi.
"Konya'daki atölyeye Eskişehir'den gelen vardı"
Set kurma sebeplerinden birinin de ortaya bir ürün çıkarmak olduğunu söyleyen Güler, "Bir konu, bir filmin beş farklı sahnesini beş şehir çeksin dedik. Dördüncü şehri tamamlayana kadar sorun yoktu ama dördüncü şehir bittikten sonra film bitti. Elbette bir sahne çekmek bir şey değil, başına sonuna bir şey eklenir ama ne yaparsak yapalım fazla gelecek ya da eksiltecekti. Bu da çok öğretici oldu hem bizim hem de katılımcılar için. Batman'da şöyle bir formül ortaya çıkardık, kendileri müstakil bir şey yaptılar diğer dört şehre ithafen. Bir ürün dedik ama iki ürün ortaya çıkmış oldu, bu da bu işin bereketi bence. Hassan Bin Sabit'in her yıl atölye dönemi sonrası bir galası oluyor. O yıl çekilen filmler gösterilir. Bu yıl Anadolu'da çekilen iki film ve ayrıca İstanbul'da çekilen 8 film, toplamda 10 film orada gösterilecek. Bunların hepsi Hassan Bin Sabit öğrencilerinin filmleri." açıklamasında bulundu.
Güler, Anadolu'da atölyelerin mutlaka devam etmesi gerektiğini, Anadolu'da atölye yapma imkanı olan her türlü kurum, kuruluş ve STK'yı sinema ve film yapılmasına imkan açmaya, atölye yapmaya davet etti.
Başvuruların birçok şehirden yapıldığını ve çevre illerden de atölyeler için gelenlerin olduğunu aktaran Güler, şunları kaydetti:
"Konya'daki atölyeye Eskişehir'den, Batman'dakine Adıyaman'dan, Kastamonu'dakine Karabük'ten, Trabzon'dakine Ordu'dan Rize'den gelenler vardı. Bu ilgi ne kadar ihtiyaç duyulan bir alana dair çalışma yapıldığını gösteriyor. Diğer taraftan ilgi boyutu bir yana, katılımcıların heyecanı ve bunu gösterdikleri bazı enstantaneler de vardı. Mesela Trabzon'daki bir arkadaşımız set esnasında lens değişmesi gerekiyor, kendi anlattı dedi ki, 'Lens elimdeydi, lens değiştirilecek dendiğinde lensi koordinatör yardımcımıza vermeye çalıştım.' O esnada ben demişim ki, 'ne yapıyorsun sen, o lensi sen değiştireceksin.' O da eli titreyerek lensi değiştirmiş. Bunun kendisi için çok önemli bir şey olduğunu anlatmıştı. Gerçekten bizim için ufak tefek gibi görünüyor ama lens değiştirmek ciddi bir mesele, pahalı bir ekipman ama esas mesele orada gittiğimiz kişilere ne kadar faydalı olabilirsek, bunun bütün yollarını denemeye çalışıyorduk. Kamerayı alın siz kullanın diyorduk, ışık ekipmanını, ses ekipmanını tamamen onlara veriyorduk. Şaşırıyorlardı tabii ki... Erkenden gelip, geç çıkıp pratik yapmaya çalışıyorlardı."
Hassan Bin Sabit Sinema Akademisi
Hassan Bin Sabit Sinema Akademisi'nde ayrıca senarist ve yönetmen Fatih Özcan, kurgu uzmanı Umut Sakallıoğlu, senarist ve yönetmen Seyit Çolak, senarist ve yönetmen Kubilay Erkan Yazıcı, senarist ve yazar Ayşe Şener, oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, senarist ve yönetmen Yeşim Tonbaz gibi isimler eğitim verdi.
Atölyelerde "Senaryo Yazarlığı", "Görüntü Yönetmenliği", "Yönetmenlik Atölyesi", "Kurgu Montaj" ve "Film Yapım Atölyeleri" başlıklı dersler yer aldı.
Öğrenciler "İlk Film Yolculuğu", "Film Yapmak", "Sinemada Anlam Arayışı", "Kısa, Belgesel ve Uzun Metraj Filmin Senaryo, Yapım, Çekim ve Festival Süreci", "Oyuncu Psikolojisi/Yönetimi", "Film Öyküsü" ve "Dramatik Yapı Elemanları ve Karakter Analizi" konulu atölyelere katılma imkanı da buldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.