Harici, Selefiye Zihniyetindeki Vahhabi Taifesinin, BEYTULLAH’a Kıymeti!!

Harici, Selefiye Zihniyetindeki Vahhabi Taifesinin, BEYTULLAH’a Kıymeti!!
YAZIKLAR OLSUN!Burası BEYTULLAH, burası mukaddes belde, MEKKE, Bu zihniyet neyin peşinde?

Sanki BEYTULLAH’a nazire olsun diye, KABE'nin etrafına hayasızca yapılan şu sözde yapıları, görüyor musun MÜSLÜMAN kardeşim!!

Bu Binalarda kalan zevat, kim olursa olsun, masum hayatını idame etse bile, KABE üzerinde, bu yapıların ondan daha yüksekte arzı endam etmeleri, insanın havsalası almıyor!

Bilenler bilir, bu kafanın Mukaddeslere, İslami Kıymetlere verdiği değer sıfırdır. RESULULLAH (S. A. V.) ve SAHABE (R. A.) Efendilerimize hürmet, Camideki davranışlar, ayakları kıbleye uzatarak yatmalar, Kuran-ı Azimuşanı belden aşağı tutmalar hatta başları altına Kuran'ı alıp yatmalar, Namaz kılanın önünden pervasızca geçmeler, Namazda saygısız hareketler v.b v.b biz OSMANLI evladı gibi kat’a değildir!

Kelamın sükut ettiği yer! YAZIKLAR OLSUN bu sefil zihniyete!

Buyurunuz, senin Ehl-i Sünnet Deden, mübarek OSMANLI ne yapmış?!

Sultan II. SELİM tarafından, dönemin Harem Şeyhi KADI HÜSEYİN'e 30 Eylül 1574'te gönderilen fermanla, KABE'nin çevresindeki ortalama 5 metreden yüksek Binalar ile bitişiğindeki evlerin yıkılmasını emredilmiş. II. SELİM'in kendisini "Hadimu'l-Haremeyn" yani "Mukaddes Toprakların Hizmetçisi" olarak görüp, ondan sonraki OSANLI SULTANLARI, HİCAZ ve bu mübarek beldeleri canları pahasına sanki gözleri gibi korumuşlardır. 
İşte fark! Buyurunuz söz SULTANIN.

II. SELİM'den "KABE'de Yüksek Bina Yapılmasın" Emri !!

Fermanın Türkçesi

Sultan II. SELİM tarafından dönemin Harem Şeyhi KADI HÜSEYİN'e, 30 Eylül 1574'te gönderilen fermanın Türkçesi şöyle:

"Mekke-i Mükerreme Kadısına ve Harem Şeyhi KADI HÜSEYİN'e hüküm ki; hala İstanbul'a tafsılatlı arzuhal sunulup Harem-i Şerif duvarlarına bitişik evlerin ve medreselerin tuvaletlerinin sıcak günlerde kokmakta olduğu ve bu kokudan hacıların ziyade sıkıntı çekmekte olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca bazı Rafizi itikatlı Acemler hakikaten Harem-i Şerif haricinde yüksek evler yapıp, Beytüllahi'l-Haram'a ve Harem-i Şerif'e yüksekten bakıp uygun olmayan çeşitli hareketlerde bulunup Harem-i Şerif'te ibadet eden salih zatları rahatsız etmektedir. Bunların geceleri aileleriyle beraber dösekleri ve beşikleri ile Harem-i Şerif'in üzerine çıkıp yattıkları ve buna benzer çeşitli uygunsuz hareketlerinin bitmek bilmediği bildirildi."

Padişah kendi evinin de yıkılmasını emretti

Sultan II. SELİM’in gönderdiği fermanda kendi evininin de yıkılmasını emretmesi şu cümlelerinden anlaşılıyor:

"Şimdi, daha önce tarafımdan Harem-i Şerif duvarına bitişik bir ev satın alınıp, yılda 120 altın sıkkeye kiraya verilip, devletimin ve saltanatımın devam ve bekası için Süre-i Fetih okunup testilerle şu dağıtılırdı. Harem-i Şerif duvarına bitişik olması uygun görülmeyip, evvela bu evin yıkılması ve zikrolünan paranın Cidde mahsulünden tayin olunması babında Cidde Emini'ne hükm-i humayunum gönderilmiştir. Buyurdum ki, hükm-i şerifim sana ulaştığında asla geciktirmeyip emrim gereğince ilk başta o evi ve daha sonra Harem-i Şerif duvarlarına bitişik olan diğer evleri, kimin olursa olsun tamamen yıkarak ortadan kaldırasın ve Harem-i Şerif dahilinde binadan eser bırakmayasın. Medrese tuvaletlerini dahi kaldırıp, Harem-i Şerif'in dışında münasip bir yerde yaptırasın."

Yüksek Binalara ilişkin emir

Fermanda, KABE'nin çevresinde yüksek binaların yaptırılmaması ve yıkılmasına dair ifadeler de şu şekilde yer alıyor:

"Harem-i Şerif'in haricinde 4 tarafı ev vesair binalardan altışar zira yer ayırtıp, her taraftan 6 arşına varıncaya kadar olan evleri dahi yıktırıp, Beytüllahi'l-Haram ve Harem-i Şerif'e yüksekten baktırmayasın. Amma bu bahane ile mübaşirlere aldırmaktan ziyade kaçınasın. Zikrolünan parayı her sene Cidde Emini'nden alıp, eskiden olduğu gibi Süre-i Fetih okutup testilerle şu dağıttırasın. Bu husus bundan sonra gizlice takip edilecek olup, kimini himaye ve kiminin hatırını kırmamak için aksine bir durum görürsem ve Harem-i Şerif'e bitişik veya 6 arşından yakın ev veya bina olduğu halde yıktırmamışsan neticesi size ait olup özrünüz kabul edilmeyecektir. Kimseye itimat etmeyip, kendiniz bizzat ilgilenip, ihmal ve gevşeklik etmekten kaçınasınız."

İşte EHL-İ SÜNNET, Dedemiz OSMANLI ve biz buyuz, işte fark bu!!

NOT:
Fermanın Türkçelerini aldığım, AA Muhabiri, Uğur Aslanhan kardeşime çok teşekkür ediyorum.

Okuyan kardeşlerime, selam ve hürmetlerimi sunuyorum.

ALLAH’ın (C. C.) Selami, Rahmeti, Bereketi üzerinize olsun.

04 Recep 1438
2017-04-01, Ankara
Hürmetlerimle
Şeref Özçelik

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.