Gurbette "kadın" olmak
Çatışmalar nedeniyle Kobani'den kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriye Kürt kadınlar, "8 Mart Kadınlar Günü"nden uzakta hayata tutunma mücadelesi veriyor.
ŞANLIURFA (AA) - IŞİD ile bazı Kürt gruplar arasındaki çatışmalar nedeniyle, Kobani'den (Ayn el Arap) kaçarak Türkiye'ye sığınan ve Suruç ilçesindeki çadır kentte kalan Suriye Kürt kadınlar, "8 Mart Kadınlar Günü"nden uzakta hayata tutunma mücadelesi veriyor.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturuyor.
Yaklaşık 6 ay önce başlayan çatışmalar nedeniyle Kobani'den Suruç ilçesine sığınan Suriyeli Kadınlar, AFAD tarafından kurulan çadır kentte hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.
En kısa sürede ülkelerine dönmenin umudunu yaşayan Suriyeli Kürt kadınlar, "8 Mart Kadınlar Günü"nden uzakta günlük yaşamın içinde kendilerine sunulan imkanlarla acılarını unutmaya çalışıyor.
Kampta yemek, bulaşık, temizlik, çamaşır gibi işlerin yanında çocuklarına bakan kadınlar, artan zamanlarında bir araya gelerek sohbet edip hüzünlerini paylaşıyor.
Çocuklarının mutluluğu için çalışan kadınlar, artan zamanlarında da bilgisayar, dikiş, nakış ve kuaförlük kursları ile resim gibi sosyal aktivitelere katılıp savaşın izlerini biran olsun unutmaya çalışıyor.
Savaşın en büyük mağduru kadınlar, yaşadıkları tramvalar nedeniyle bir zamanlar ellerinden düşürmedikleri makyaj malzemelerinin ise artık kendileri için bin anı olarak kaldığını düşünüyor.
Kadınlar, her türlü zorluğa rağmen sığınmacılara kapılarını açan ve her anlamda yalnız bırakmayan Türkiye'ye çok şey borçlu olduklarını ifade ediyor.
"Savaş hayatımızı kararttı"
Narin Ali, AA muhabirine yaptığı açıklamada yaklaşık 5 ay önce Suruça geldiğini ve burada bir ay önce ikiz çocuklarını dünyaya getirdiğini söyledi.
Gurbette yaşamanın üzüntüsünü yaşadıklarını ifade eden Ali, evlerinin savaşla yerle bir olduğunu belirtti.
Evlerinden uzakta oldukları için özel günlerin kendileri için herhangi bir anlam ifade etmediğini vurgulayan Ali. "Memleketimizi çok özledik, insanın toprağı her şeyden tatlı ama televizyondan görüyoruz Kobani'yi, yurdumuzu yıkıp talan etmişler, yüreğimiz dayanmıyor buna. İnşallah en kısa sürede döneriz" dedi.
"Türkiye olmasaydı ne yapardık" diyen Ali, Türk halkına sürekli dua ettiklerini dile getirdi.
Bu zorlu günlerin biteceğine inandığını aktaran Ali, şöyle devam etti:
"Allah Türkiye'den razı olsun bizleri barındırıyor, korudu, bütün ihtiyaçlarımızı karışılıyor. Burada herkes iyi, Türkiye olmasaydı nereye giderdik, kim bizi kabul ederdi. Sağolsun sınırı açtı bizleri kabul etti, sınırı açmasaydı nereye giderdik. İkiz çocuklarımı burada hastane doğurdum. Çocuklarıma baktılar, bedava tedavi ettiler."
Rahimi Abdullah da ülkelerindeki yaşamı özlediklerini belirterek, vatanlarından uzak kalmanın getirdiği bazı sıkıntılar yaşadıklarını söyledi.
Savaş nedeniyle bazı yakınlarını kaybettiğini anlatan Abdullah, "Birçok akrabam Kobani'de savaşırken hayatını kaybetti, onların mezarlarını dahi ziyaret edemiyoruz. Kentimizde çatışmalar bitti ama her şey yıkıldı havalar düzelince ülkemize gitmeyi düşünüyoruz. Eski hayatımız olmasa da kendi ülkemizde yaşamayı tercih ediyoruz" dedi.
"Makyaj yapmayı unuttuk"
Meryem Kasım da çadır kentte günlük işleri yaparak savaş atmosferini hatırlamamaya çalıştıklarını dile getirdi.
Normalde Suriyeli kadınların bakımlı olarak bilindiğini ifade eden Kasım, "Kendimize bakacak halimiz kalmadı, süslenmeyi geçtik saçlarımızı bile taramaktan aciz hale geldik" diyerek yaşadıkları ruh halini ifade etti.
Çadır kentte tüm ihtiyaçlarının giderildiğini ve maddi anlamda sıkıntı yaşamadıklarını belirten Revna Hasan ise ülkelerinde dönerek çadırda kalmayı buradaki rahatlığa tercih ettiklerini kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.