Yusuf Ziya Öter
Tarih Denilen Boşluk ..?
İnsanlar toplum halinde yaşar.
Bu yaşam sürecinde iyi, kötü, olumlu olumsuz bir takım hadiseler meydana gelir,
Bu olayların kronolojisi tutulur.
Oluşturulan bu dokümanlar, nesilden nesile aktarılır.
İşte bu sırada AKTARICILAR tarihi yazan kişiler olarak ortaya çıkar.
Ne var ki bu tarihçiler, gerçekleri değil de, kendi fikir ve dünya
Görüşlerine göre bu olayları yorumlarlar.
Oysa TARİHİ MEDENİYET telakkisine göre yorumlanmak icap eder.
Oysa bizde tarih ZORLAMA biçiminde yorumlanmaktadır.
Ve ya halka zorla empoze eyleme yolunu tutmaktadır.
Oysa tek bir tarih hikayesi yoktur.
MEDENİYET BİLİNCİ bulunmayan toplumlarda TARİH İNŞA eylemek imkansızdır.
Zorlama tarihi kendi toplumumuzda yaşıyoruz.
Türk tarihine Osmanlı tarihine İslam tarihine KASITLI VE KUSURLU olarak yaklaşıyoruz.
Bu günkü BUHRANLARIMIZIN asli unsurlarından biri bu değil mi?
Binlerce yıllık TÜRK tarihini, İSLAM tarihini bilmeden anlamadan başka bir
Medeniyetin tarih ve kültürünü, milletin yaşayışına zorla empoze eylemek nasıl bir izandır?
Kendi medeniyetinin YARATICI beyinlerini tanımadan, anlamadan
Başka bir medeniyeti oluşturanları incelemeden, anlamadan bire bir
Kabullenmek nasıl bir duygunun ESARETİDİR.?
Ön koşulsuz kabul kendi medeniyeti ve halkın tarih bilincini DEFORME eylemez mi?
Deforme olan bu bilinç tarihi, alternatif tarih, siyasi tarih muhtelif
Tarih olarak yorumlayarak TARİHİ TİYATRO haline getirmez mi?
Tiyatro haline gelen bu tarih anlayışı MEDENİYETİMİZİN DÜŞÜNÜRLERİNİ
Yok sayarak, medeniyetimizi HASTALIKLI hale düşürmez mi?
Bu günkü medeniyet ve kültür anlayışımızda ANADOLU YOKTUR.
Onun için aydınlarımız Anadolu’dan kopmuş olarak yazıp çizmektedir.
Çeşitli yazarların kaleme almış olduğu on iki (On iki ) çeşit tarihi okudum.
Aynı hadise her birinde farklı olarak anlatılmış,
Normal insanlarımız hangisine İNANSIN?
Yusuf Ziya Öter
Adana, 25.01.2021
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.