Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Öfke Erdoğan'a değil halka


Halkın yüzde 50'sinin oyunu, üstelik üç dönem boyunca almış bir CHP'nin iktidar günlerini düşünebiliyor musunuz? Böyle bir CHP'nin "milli irade" söylemi nasıl olurdu?

Çoğulculuk-çoğunlukçuluk diye bir tartışma akıllarına gelir miydi?

Tek parti iktidarı dönemini tartıştı mı bugüne kadar CHP?

27 Mayıs darbesini tartıştı mı?

Ergenekon'u, 28 Şubat'ı tartıştı mı?

"Devrimler biraz halka rağmen olur" zihniyeti CHP'nin kutsadığı zihniyet değil mi?

"Türkiye'nin demokratikleşmesi hadisesi" biraz, sistemin ruhundaki CHP damarını sökme anlamı taşımıyor mu?

Barolar Birliği Başkanı, CHP Parti Meclisi üyesi Metin Feyzioğlu, Barolar Birliği'nde aldığı oyu tepe tepe kullanıyor ve Cumhurbaşkanı'nın, Meclis Başkanı'nın, Başbakan'ın karşısında, 45 dakika süreyle esip gürlüyor. "Milli irade" sorgulaması yapıyor. Neymiş bakın:

"Dünya ve Türkiye tarihine bakıldığında, milli irade tabiri daha ziyade, seçimle iş başına gelmiş ancak çoğulculuk yerine çoğunlukçuluğu benimsemiş ve giderek otoriter eğilimler sergilemeye başlamış siyasi iktidarların tercihi olmuştur."

Bu, aşağı yukarı, Türkiye'nin "tek parti sonrası" tüm siyasi tarihine yönelmiş bir itiraz.

Bu itirazın altında hep CHP imzası olmuştur. Çünkü CHP "milli irade" ile iktidara gelmeyi başaramamıştır. Geriye "milli irade"yi sorgulamak kalıyor.

Bu ruhu tanıyoruz

Baykal
'da bu oyların "özgül ağırlığı"nı tartma ve CHP'ye özel bir "siyasal ağırlık" atfederek, diğer oyları "sayısal ağırlık" küçümsemesine muhatap kılma şeklindeydi.

Feyzioğlu'nda cümleler değişik, ruh aynı.

Bu ruhu tanıyoruz.

Bu ruh, şimdilerde hükümetle değişik saiklerle hesaplaşma duygusu içine giren kimi liberal, kimi Batı odaklı çevrelerde reenkarne oluyor.

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Demokrat Parti'den CHP'ye geçerken "Yuvaya döndüm, biz zaten aileden CHP'liyiz" diyor. Bu, CHP'liliğin "Babadan oğula geçme" hadisesinde tipik bir olgudur. Tek parti iktidarı, Türkiye'de epeyce bir toplum kesiminin damarlarına nüfuz etmiştir. Bundan kurtulabilen vardır, kurtulamayan vardır. Feyzioğlu ailesi de, damardan CHP'lidir. "Damardan CHP'li olmayı" kökten bir dışlayıcılık duygusu içinde yargılıyor değilim. Ama böyle bir zihniyetin orada-burada reenkarne olduğu da bir siyasi gerçeklik durumunda.

Teslim alınamayan milli irade

Bana göre, o zihniyetteki isyan duygusu, milli iradenin teslim alınamıyor olmasında yatıyor. "Eline vur ekmeğini al" gibi görünen mazlum Anadolu insanı, sandığa gidince, Türkiye'ye "tek parti zihniyetinden farklı bir istikamet gösteren" bir başka varlık haline dönüşüyor. Menderes'i çıkarıyor, Özal'ı, Erbakan'ı çıkarıyor, Erdoğan'ı çıkarıyor.

Aslında kızgınlık ne Menderes'e ne Özal'a ne Erbakan'a ne de Erdoğan'a.

Onlar, halka yönelik kızgınlığın bedelini ödüyorlar.

-Ayağı çarıklı, ağzı çorba kokan, ayakkabısını kapıda bırakan, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan bir halk.

-Onu neden biz aldatamıyoruz da Menderes, Özal, Erbakan, Erdoğan aldatıyor?

Aldatma...

-Bu halk aldatılır. Bir torba makarnaya aldatılır bu halk.

-O zaman biz de onun seçtiklerini asarız!

Bu halk dün, seçtiklerinin asılmasına mani olacak bir örgütlü tavır ortaya koyamadı.

Daha 5 yıl önce, halkın yüzde 47 oyunu almış bir siyasi yapının boynuna ilmek geçirilmek istendi. Gerçek anlamda ipten döndü AK Parti.

Bir gün sandığa giden irade, o hep yukarıdan bakıp yargılayanlara "Beni küçümsemeyi aklından bile geçirme" diyecek. "Bu sandığa giren her bir oy, demirden leblebidir, kimse yiyemez."

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi