
Ahmet Taşgetiren
Ne oluyor?
Hürriyet'te bir haber: "Eşbaşkan Türkiye."
Haberin ilk cümleleri şöyle: "11 olaylarının 10'uncu yıldönümüne iki gün kala köktendinci terörizme karşı yeni bir girişim başlatıldı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından açıklanan 'Küresel Terörizmle Mücadele Forumu' adlı yeni girişimin eş başkanlığını Amerika ve Türkiye üstlenecek. Clinton'a göre Forum'un en önemli amacı, otoriter rejimlerin pençesinden kurtulan Ortadoğu ülkelerinde köktendinci terörizmin zemin kazanmasını önlemek olacak."
Bu kurguyu bir yerlerden tanımamız lazım.
Soğuk savaş sona erip, NATO'ya yeni misyon arandığı 1990'lı günlerden.
O zamanlar gündemde "Varşova Paktı dağıldığına göre NATO niye var olsun" sorusu vardı ve bunun cevabı "Dünyanın enerji merkezi Ortadoğu'da kriz odakları var. Bu kriz odaklarına acil müdahale lazım. NATO bunu yapsın" şeklinde verilmişti. Kriz odaklarını ise köktendinciliğin, diğer ifadeyle radikal, siyasal İslam'ın beslediği değerlendirmeleri yapılıyordu.
Tam o sırada, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) konuşulmaya başlanmıştı.
Tam o sırada BOP'ta Amerika ve Türkiye'nin eş başkan olması konuşulmaya başlanmıştı.
Ortadoğu'da demokrasi isteniyordu.
Ama aynı zamanda "İslam eksenli siyasi hareketler"e "Köktendincilik" damgası vurulup, kriz odağı olarak suçlanıyordu. "Bu ülkelerde demokrasiye geçilirse, iktidara hep siyasal İslam gelir" mantığı hakimdi ve bu yüzden otoriter yönetimlere göz yumuldu. Cezayir'de, İslami Selamet Cephesi'nin siyasi başarısına karşı darbenin "Demokrat!" Batı tarafından kollanması, Türkiye'de Refahyol'a karşı 28 Şubat operasyonunun yapılması bu niteliktedir.
2002'de AK Parti iktidara geldi.
Eşbaşkanlık bir süre AK Parti döneminde de devam etti, sonra BOP da, eşbaşkanlık da uyudu.
Sonra Türkiye'nin-Batı'nın birlikte desteklediği demokratikleşme hedefli Arap Baharı başladı.
NATO, "kriz odağı" mantığıyla askeri müdahalede bulundu.
Ve baştaki habere geldik: "...otoriter rejimlerin pençesinden kurtulan Ortadoğu ülkelerinde köktendinci terörizmin zemin kazanmasını önlemek için Amerika-Türkiye ortak forumu..."
Acaba nasıl bir konsept bu?
Bir yerlere akıyoruz.
Bir yanda Türkiye'nin Amerika tarafından onaylanan "Bölgesel liderliği" konuşuluyor, bir yanda "Amerika'nın bölgesel politikalarına uyum içinde bir Türkiye rolü" konuşuluyor.
Şu soru önemini kaybetmiş değil: Türkiye'nin Füze Kalkanı sistemine ilişkin rezervleri ortadan kalktı mı ki, bu sistemin hem de İran'ı rahatsız edecek nitelikte Türkiye topraklarına konuşlandırılmasına onay verildi?
Buradan çıkacak bir soru daha var: Bundan sonra İran'la ilişkiler nasıl seyredecek?
Bence, Türkiye adına Davutoğlu'nun mimarlığını yaptığı dış politika, özgün bir politika idi.
O sıralar "sıfır sorun" gibi özgün projeler devreye konmuştu. Türkiye'nin "Yumuşak Güç" niteliğinin altı çizilmişti. "Herkesle konuşabilen Türkiye" önemli bir dış politika dili olarak değerlendirilmişti.
Şimdi durum nasıl?
Gerçekten her dış politika hamlemiz, "Bölgede lider Türkiye" hedefine yönelik mi? Bölgede olan biteni hep biz mi güdüyoruz?
Böyle bir rolün, bizim tarafımızdan onaylansın onaylanmasın, yaygın biçimde altının çizilmesi isteğimiz bir şey midir? Böyle bir rolün altının çizilmesi, kimi yüksek tonlu söylemlerimizin inandırıcılığını zayıflatmaz mı?
Amerika ile ilişkilerimiz bölge ülkeleri için ne anlam taşıyor, Amerika için ne anlam taşıyor? Ve asıl Türkiye için, mesela İsrail'le yaşanan gerilim söz konusu olduğunda ne kadar güven verici?
Şunu söyleyeyim:
En başta Hürriyet'ten naklettiğim haber mesela bir 28 Şubat iktidarı döneminde olsaydı, tüm bölge için büyük tehlike diye niteleyebileceğim bir hadise olurdu. Bir tek, "Bu iktidar bu konuda yanlış yapmaz" gibi bir hüsnü zan, o büyük endişeleri nispeten azaltıyor.
Şu soruyu zihnimden atamıyorum:
Şu anda dış politikada gerçekten kontrollü bir gidiş var mı?
Keşke içimi rahatlatacak daha çok şey bilsem.
İZİN: Sevgili okuyucular, 15 gün kadar izin kullanmak istiyorum. Yeniden buluşmak üzere.
Ahmet TAŞGETİREN
Halkta panik iktidarda çaresizlik
10 Mart 2022 Perşembe 08:06Biraz tarafsızlığı konuşsak...
08 Mart 2022 Salı 23:07Ukdeleri çözmeye gelirsek...
07 Mart 2022 Pazartesi 08:08İlk adımlar ve sonrası
05 Mart 2022 Cumartesi 10:02Putin türü ‘önleyici vuruş’
03 Mart 2022 Perşembe 09:23Kadirov mankurtluğu
03 Mart 2022 Perşembe 09:22Farklı bir Mirac hassasiyeti
27 Şubat 2022 Pazar 00:59Putin’in aşk cinayeti
25 Şubat 2022 Cuma 07:37Rusya -Ukrayna vahşi yaşam
25 Şubat 2022 Cuma 00:36Bugün vicdanın günü olsun
22 Şubat 2022 Salı 23:06




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.