
Yüksel Kanar
Meselenin Esasına Nüfuz Etmek
Meselenin Esasına Nüfuz Etmek
Kendi köklerinden koparılarak başka bir temel üzerine yapıştırılan; diğer bir deyişle koca bir imparatorluk ve eşsiz bir medeniyet mecrasından sökülerek küçücük bir coğrafyaya sıkıştırılan ve köksüz bir uygarlık hayaline feda edilen bir ülkenin çocuklarıyız.
Bu mecrada cumhuriyet ve daha sonra Kemalist ideolojinin, geçmişi dikkate almayan dönüştürme gayretleri sonucunda geldiğimiz yer, şu yaşadığımız iç paralayıcı durumdur. Bu sonucu şu ya da bu gruba, partiye veya kişiye yüklemek yerine, meselenin esasına bakmak, bizi bu hale getiren asıl sorunu bulmak gerek.
Evet, Sezai Karakoç’un bize en büyük tavsiyelerinden biridir “meselenin esasına nüfuz etmek”. Türkiye’nin içinde bulunduğu, bundan da öte onlarla boğuştuğu ve onların içinde boğulduğu, altından bir türlü kalkamadığı, içinden bir türlü çıkamadığı sorunun esası, ne yazık ki, tek kelimesine bile el sürdürülmek istenmeyen, eskimiş ve sorunlar altında ezilmiş, bir açıdan da lime lime olmuş bir cumhuriyet rejiminden kaynaklanıyor. 1923’te kurulan Cumhuriyet rejimi, daha 100 yılını tamamlamadan, her yandan SOS verir hale geldi.
Türkiye’nin, geçmişinden soyutlanarak yeniden kuruluşundan günümüze gelinceye kadar, kendisini meşgul eden hiçbir problemi çözülemedi. Bunlar giderek büyüyor ve altından kalkılamaz, içinden çıkılamaz devasa problemlere dönüşüyor. Bugün ülkemizin en büyük sıkıntılarından biri haline gelen terör sorunu, asıl olarak cumhuriyetin kuruluşundaki bu çürük ve temelsiz zayıflığa dayanıyor. Denizin, sadece üstündeki dalgalar gösteriliyor ve onlarla mücadele ediliyor. Biraz alttaki asıl soruna bakma fırsatı bile bulamıyoruz.
Bunları görmek ve buna çareler aramak gerekiyor. Kurtuluş umutlarını hep dışarıda arayan statükocu bir cumhuriyetçi anlayış, sorunları iyice büyütmekten ve bütün çareleri bir tüketmekten başka bir şey yapamaz durumda.
Bu anlaşılmaz tutuma karşı çıkan kimseler ise ilgisizliğe ve aldırışsızlığa kurban ediliyor, bir de üstelik suçlanıyorlar. Sorunun nedeni içte aranmak yerine kabukta aranmakta; üstelik dıştaki belirtiler sağlık alameti olarak değerlendirilmekte ve içteki yaranın tedavisi hep geciktirilmektedir.
Sağda ve solda, ancak ince ayrımlarla birbirinden ayrılabilen milliyetçi ve ulusalcılar, artık üzerindeki yükü taşıyamaz hale gelen Cumhuriyet ideolojisini yenilemeyi düşünmüyor; tam tersine aynı bağlılıkla bu hantallaşmış gövdeye asla el sürdürmeme yemininde birleşiyorlar.
Biz “meselenin esasına nüfuz etmeyi” temel görev kabul ediyoruz. Bütün gücünü üstteki dalgalarla boğuşarak tüketmek yerine, sabır ve metanetle o dalgaların altındaki sükunet dünyasında huzuru bulmak için çalışmamız gerektiğine inanıyoruz. Gücümüzü ve inancımızı yitirmeden dünyada varoluşumuz buna bağlı.
Kitap – Hikmet - Mülk
08 Ocak 2025 Çarşamba 11:13Bu Olanlar Başımıza İslam Birliği Olmadığı İçin Geliyor
11 Haziran 2024 Salı 04:41Diriliş Düşüncesinde Birlik İdeali
15 Ekim 2023 Pazar 23:21Sezai Karakoç’un farklı “medeniyet” anlayışı
24 Eylül 2023 Pazar 11:10Sezai Karakoç’un Batımerkezci Üniversite Yapısına Bakışı
24 Temmuz 2023 Pazartesi 10:11Oruç ve Zaman
14 Nisan 2022 Perşembe 19:13Sezai Karakoç'tan Şaşmaz Bir Kural Yorumu
10 Nisan 2022 Pazar 21:34Diriliş Düşüncesinde Geleceğin Biçimleri
13 Mart 2022 Pazar 02:04Yüce Bir Dağ Çekildi Aramızdan
18 Kasım 2021 Perşembe 09:05Cami Bir Eğitim Kurumudur
09 Temmuz 2021 Cuma 00:57




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.