Ahmet Taşgetiren
?Kürt siyasetinde ahlaki sorun?
Şubat başında, Bediüzzaman?ın Hutbe-i Şamiyesi?nin 100?üncü yılı için düzenlenen toplantı için Şam?a gitmiştik.
Şam?ın Kasiyun Tepesi, geceleyin şehri bütünüyle ve bambaşka gösteriyordu. O tepede çay içerken, Berat Özipek?le biz, ?Kürt sorunu? üzerine sohbet etmiştik. O, etkili biçimde devleti suçluyor, ben de, devlet adına yapılan yanlışların altını çizmekle birlikte, terör örgütü ile iç içe olan Kürt siyasetinin oluşturduğu risklere dikkat çekiyordum.
Geçen hafta Berat Özipek?in Star?daki yazısını okuyunca o sohbeti yeniden hatırladım.
Elhak Berat Özipek, çizgisi hiç kırılmadan, bir aydın olarak Kürtlerin hakkını savundu ve devletin politikalarını suçladı. Bu noktada AK Parti iktidarını bile suçlamaktan geri durmadı.
Ama o yazısının başlığı ?Bu kez haksız sizsiniz? şeklindeydi ve haksızlıkla suçladığı kesim, Kürt hareketi idi.
Benzeri bir yazı, Zaman?da, Etyen Mahçupyan tarafından yazılmıştı.
Benzeri yazılar Taraf?ta, Ahmet Altan, Yıldıray Oğur, Kurtuluş Tayiz, Melih Altınok ve Orhan Miroğlu imzalarıyla çıkmaya başlamıştı.
Ahmet Altan ki, yazılarının bizzat Başbakan?a karşı nasıl biçici mahiyet taşıdığını herkes bilir. Ama o da, Kürt hareketinin artan ölçüde ?savaşçı? nitelik kazanmasına isyan etmekteydi.
Gelinen noktada, ?ahlaki bir sorgulama? yapılması ilginçti.
?Ahlaki sorgulama? dediğimiz şeyin, bir terör örgütü için, hele Stalinist karakterde bir terör örgütü için anlamı var mı, diye sorulabilir. Ama, davanıza destek veren aydınların size yönelik bu anlamdaki sorgulaması, onlar açısından kaçınılmaz bir tutarlılık hamlesi olurken, belli ki sizi de çok hayati bir yalnızlaşmanın içine itecektir.
Kaldı ki, bizzat BDP cenahında siyasete soyunmuş ve milletvekili seçilmiş bulunan iki sosyalist aydının (Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü) BDP?den bağımsız olarak ?TAK?ın cinayetleri?ni açıkça kınayan bir bildiri yayımlamaları, bu ahlaki duruş zaruretinin bir uzantısı olmuştur.
Şimdilerde bu çıkışları da, ırkçılığın, faşizmin, devlet ağzının, milliyetçiliğin hortlaması olarak görecek olan var mıdır bilmem, ama bence Kürt siyaseti, şapkasını önüne alıp bu ?ahlaki uyarılar?ı derin derin düşünmelidir.
Buraya, Kürt sorunu konusunda son derece duyarlı insanların yaşadığı sorgulamayı gözlemek bakımından Berat Özipek?in ve Mahçupyan?ın yazılarından bir bölümü almak istiyorum.
Şöyle yazıyor Özipek:
?Ben Kürt Sorununda hep taraf oldum. ?Siyasi taraf? olmanın çok ötesinde, ondan çok daha önemli olarak, ?ahlaki bakımdan taraf? oldum.
?Bugüne kadar devleti eleştirirken hiç dilimi evirip çevirmedim. Lafı dolandırmadım. Kürt meselesinde asıl suçlunun devlet olduğunu, inkar, asimilasyon ve katliamlarla sorunu onun başlattığını, ?ilk günah?ı tamamen ona ait olduğunu açıkça söyledim.
Herhangi bir siyasi hesapla değil, adaletin gereği bu olduğu için?. bunu yaptım.
??Bugün ise adil olmanın gereği, Öcalan?ın ?Devletle, Barış Konseyi konusunda anlaştık? açıklamasına rağmen kanlı saldırılarla bu süreci baltalayan PKK?nın ve hiçbir şey olmamış gibi havaya bakıp ıslık çalan BDP?nin haksız olduğunu açıkça söylemektir.
Her halükarda hükümeti destekleyen koronun bir parçası olarak görülme pahasına söylüyorum bunu: Haksızsınız. Alenen, çok açık biçimde, bu kez haksız sizsiniz.
Ortada bütün eksikliklerine rağmen Öcalan?ı muhatap almış bir hükümet var; bizzat Öcalan tarafından yapılan tarihi açıklamalar var; ve birden dereden tepeden saldırıp, barış iradesini kana boğanlar var, bunu görüp susanlar var. Gerisi laf-ı güzaf. Bugün PKK, elindeki bütün imkanlarla cinayet işleyip çözüm iradesini kırıyorsa, ki öyle yapıyor, bize düşen, bu hakikatin şahitliğini yapmaktır. Ahlaki bakımdan taraf olmanın anlamı budur ve ancak bundan sonra çözüm için söylenen sözün bir değeri olabilir. Şimdi bu ahlakı paylaşan Kürtlerle Türklerin birlikte ses vermesi gerek.? (Star, 25 Ağustos 2011)
Ve şu satırlar da Etyen Mahçupyan?dan:
?Kürt siyaseti bugün kaygan bir zeminde irtifa kaybederek manen düşüyor. Kandil bombalamasının sonucu bunun yanında son derece önemsiz. Devletin yeniden şiddete dönmesini eleştirmek, daha yaratıcı ve demokrat bir çizgi tutturmasını istemek meşru? Ama sorun şu ki, PKK?nın bu siyasi adımı daha ?iyi? bir muhatap hak etmediğini gösteriyor. Kürt siyasetinin hızla ahlaki bir zemine dönmesi gerek ve maalesef henüz bu bilinci göremiyoruz?? (Zaman, 25 Ağustos 2011)
Bence Kürt siyaseti bu ahlaki sorgulamayı küçümsememeli.
Çünkü bu sorgulamaya katılanların sayısı gün geçtikçe artacak ve eli kana bulananlar dramatik biçimde yalnızlaşacaklar. Mesela, Sırrı Süreyya Önder ile Ertuğrul Kürkçü iki kişi olarak kalmayacak, ayrıca birçok Kürt aydın ve siyasetçi de ahlaki çıkışlar yapacaklar.
Ahmet Taşgetiren
Ağustos 29, 2011in Aksiyon
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.