
Ahmet Taşgetiren
Konya günlüğü
Benim için program, pazar yazımda da ifade ettiğim gibi Kutlu Doğum'la iç içe bir nitelik kazandı. Böyle bir tevafuktan da son derece mutluyum. Adana'da da, Ürgüp'te de Allah Rasulü'nün tarihe yazdırdığı kardeşleşmeden, insan onurunu yüceltmesinden, etnik aidiyetin bir üstünlük vesilesi olamayacağını kâinata ilan eden Veda Hutbesi bildirisinden söz ettim.
Adana ve Ürgüp'te -ki orası bizim bölgemizdir- insanların kardeşleşme, insan onurunu yüceltme, kanın durması çağrılarına heyecanla karşılık verdiklerini gördüm.
Kutlu Doğum "Çağımızda Rasulullah'ı yaşamaksa, gelin kardeşler olarak elinden tutalım O'nun" dedim.
Konya'ya pazar günü akşamüzeri, heyetimizin Cihanbeyli'de olduğu sırada döndüm. Onlarla Cihanbeyli'de, bir toplantı esnasında buluştum. Toplantıda, Cihanbeyli'nin, Kulu'nun Türkiye'nin farklı etnisitesini bünyesinde barındıran topluluğu vardı. Herkes özgürce düşündüklerini söylemişti. Ben de son konuşmayı yaptım: "Bir daha hiçbir gencin bedeni cansız toprağa düşmesin" dedim. "Birbirimize rahmet nazarıyla bakarsak, Allah da bize rahmet nazarıyla bakar" dedim.
Genel özet ne?
Şu bence: Konya'nın sade insanı, çözüm sürecini, kanın akmamasını sonuna kadar destekliyor. İlk toplantıları yaptığımız Dedeman Oteli'nin çıkışında yolumu çeviren iki hanımefendi "Dua ediyoruz barış için, sizlerin çalışmasının semere vermesi için" dedi.
Evet, sade insanlar...
Onlarla nerede karşılaşılır? Konya'da olunca ya pazar günü düğünlerde ya da çarşıda, Bedesten'de ya da Muhacir Pazarı'nda...
Ben pazar günü yoktum. Aslında Konya'da onlarca kere böyle düğün pilavı kazanının kapağını açtık bugüne kadar. Ama bu defa bulunamadım. Üstelik çok yakın dostlarımın düğününde bulunamadım. Ama mesela Türk-iş Başkanımız Mustafa Kumlu, Erol Göka, Cemal Uşşak, Beril Dedeoğlu, Hilal Kaplan bulundular. Konyalılar mükrimdir. Akşam yemeğinde baktım ne Beril Hoca bir şey yiyor ne Kumlu Başkan. Düğünlerde çok sıcak bir muhabbet ortamı bulduklarını anlattılar...
Sonra Muhacir Pazarı'nda Mustafa Kumlu ve Erol Göka'nın gezileri. Erol Bey, Kumlu Başkan'ın insanlarla nasıl canlı bir iletişim kurduğunu gözleri açılarak anlatıyor. Kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar candan desteklediklerini belirtiyorlar.
En yakıcı anlar
Konya'nın en buruk anlarının Şehit Aileleri Derneği ile 33 erin şehit edildiği olayda evlatlarını kaybeden ailenin ve dağda yakını bulunan bir bayanın ziyareti olduğunu söylemek mümkün.
Şehit Aileleri Derneği'ni ziyaret edip de onlarca şehit fotoğrafının altında, yüreğinize hakim olmanız kolay değil. O ruhaniyet gelip teslim alıyor bütün duygularınızı. Hepimiz çok duygulandık, bu çok açık. Orada, biraz kaygı gördük. Biraz sürece yönelik ret gördük. Ama onlar da "Bir daha ölümler olmasın" dendiğinde "Tabii ki" diyorlar. Belki de temaslarımız sırasında en çok telaffuz edilen kaygı "Ne karşılığında" sorusunda toplanıyor bir, "Öcalan'ın onore edildiği" gibi bir algıda oluşuyor iki, "Şehitlerin kanı yerde kalmasın"da yoğunlaşıyor üç.
Dağda iki oğlu bulunan Kürt anne, gece yarıları evin balkonuna çıkıp yol gözlüyor, acaba sessizce gelmişler midir diye... Bu yürek yangını da bitmeli değil mi?
Garip biçimde, BDP ağırlıklı Kürt vatandaşlar ise "Yine mi aldatılıyoruz" sorusuna yoğunlaşıyorlar. Ama "kan akmasın"da onların da ihtilafları yok.
İlk günkü toplantımızda provokasyonun adı İşçi Partisi idi. Onlardan medyaya yansıyan görüntünün Konyalı yorumu ise "Bu görüntüler Konya'yı anlatmıyor"dan ibaret oldu. Şimdilik bu kadar. Karaman'a doğru yoldayız.
Ahmet TAŞGETİREN [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.