Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Hayati sorular-cevaplar


Şöyle bir soru soralım:

-Acaba Öcalan'da hâlâ silahlı hareketi sürdürme iradesi var mı?

İkinci soru:

-Acaba Öcalan, silahlı mücadeleyi bitirme kararına nasıl vardı?

Üçüncü soru:

-Acaba Öcalan, herhangi bir durumda, müzakereden vazgeçip, silahlı hareketi sürdürmeye yönelebilir mi?

Dördüncü soru:

-Acaba Öcalan silahlı mücadeleyi sürdürmeyi tercih ederse bunu hangi gerekçeye dayandırır?

Bu soruları neden soruyorum?

Kandil'in, yani silahlı örgütün hâlâ silahlı mücadeleyi sürdürebilirmiş gibi bir tavır içinde olduğu gözlemlendiği için.
Rivayete göre Kandil, hükümetin "PKK'yı askeri olarak yendik" söylemine tepkiliymiş. Beklentileri, bu yeni sürecin kendileri aleyhinde bir yıpratma kampanyasına dönüştürülmemesi imiş. Onlar da siyasi olarak güçlü görünmek ve biraz da deyim yerindeyse böbürlenmek istiyorlar"mış. (Kurtuluş Tayiz, Taraf, 29 Ocak 2013)
Görüldüğü gibi bunların içinde, "misyon"a ilişkin bir tek ifade yok. Hasan Cemal'in Karayılan'dan rivayetine göre "Dağa çiçek toplamaya çıkmamışlardı." Ama şimdi "silahı bırakma" şartı "yenilmiş gözükmeme"ye indirgendi.

Acaba ne versek mi?

Aslında başka bazı şeyler de sokuşturulmuyor değil araya...

Onun da kapısı "Neye karşı silahlar bırakılacak" sorusuyla açılmak isteniyor.

Sizden, "Acaba ne versek de silahları bıraksalar" sorusu etrafında oturup çalışmanız bekleniyor.

Bunun altında da, "Bir şey verilmezse silahlı harekete devam ederler" değerlendirmesi saklı.

Onun için soruyorum "Var mı Öcalan'da hâlâ silahlı hareketi devam ettirme iradesi" diye...

Bazı şeyleri çok iyi netleştirmek gerekiyor. Flu alanda, araya birçok şey sokuşturulmak isteniyor çünkü.

"Kürt vatandaşlarımızın sorunları" dediğimiz şeyi kimlerle ve nerede konuşacağız?

Silahlı harekete "Kürtler'i temsil" gibi bir yetki verecek miyiz?

Silahlı hareket, böyle bir "yetki"yi elde ettiği için mi silahları bırakma noktasına geldi yoksa artık silahlı mücadelenin sürdürülemeyeceğini gördüğü için mi?

Medyamız, zihninde oluşturduğu şablonlarla, bu tür süreçlerin içini doldurmaya çok heveslidir.

Zihni kaymayı önlemek için

Bu iş de, "Silahları bıraktırma"dan yola çıktı, şimdi içi "al-ver"le doldurulma noktasına doğru götürülmeye çalışılıyor.

Daha önce "zihin kayması riski" diye temas ettim buna.

Bizzat Öcalan, "Ulus devlet istemiyoruz, demokratik özerklikten vazgeçtik" dediğine göre, hatta bunları "kapitalist modernitenin kurbanı" olarak savunduklarını ifade ettiğine göre, aslında kalkıp Kürt halkından, onların on binlerce çocuğunu dağa götürüp ölümle buluşturmalarından dolayı özür dilemeleri gerekirken, bir de "temsil payesi" ile ödüllendirilmeleri akıl kârı mıdır?

Ama medyamız balık akıllıdır ya da devlete "federasyon telkinleri" yapan, kendisini herkesten akıllı zannetmek gibi hastalıklar taşıyan aktörleri içinde barındırmaktadır.

Bence doğru olan şudur:

Hükümet, "Kürt vatandaşlarımızın sorunları" denen şeyleri, Meclis'le işbirliği halinde acilen gerçekleştirmeli, şu an gerçekleşmesi fiilen mümkün görünmeyenleri, proje halinde gündeme aldığını ilan etmeli...

Silahlı hareketle de, sadece silahların bıraktırılması ve sonraki rehabilitasyon sürecini konuşmalı...

Silahlı harekete asla, silahı bıraktıktan sonraki dönem için hükümet eliyle bir temsil dopingi sağlanmamalı.

Silahların bıraktırılması noktasına, silahın iradesinin çözüldüğü gerekçesiyle bir, en tepede misyonun tükendiği gerekçesiyle iki, gelindiği unutulmamalıdır.

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi