Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Gazze mi kuşatma altında, İsrail mi?



İsrail, Amerika için bile taşınamaz bir yük haline gelmiştir, dersem abartmış olur muyum, sanmıyorum.

Amerika ki Demokratı, Cumhuriyetçisi ile hiçbir devlet çizgisinin İsrail?in güvenliği konusunda tarafsız kalamayacağı bir ülke; ama Amerika bile Ortadoğu politikalarında İsrail yüzünden ciddi bir tıkanma yaşıyor ve bu ilişkiyi taşımakta zorlanıyor.

Daha ötesini söyleyelim:

Bazı kanatları ile Yahudi lobisi bile Netanyahu-Liberman yönetimindeki İsrail?i taşımakta zorlanıyor.

İşte, BM Raporunu sızdırarak son gerilimin fitilini ateşleyen ve İsrail yanlısı çizgisi ile tanınan New York Times?ın köşe yazarı Musevi asıllı Roger Cohen, ?İsrail?in gittikçe daha izole hale geldiği?ni belirterek ?Netanyahu doğrusunu yapıp Türkiye?den özür dilemeli? çağrısında bulundu.

İsrail?de birçok politikacı, birçok yazar, aydın, Türkiye?nin Musevi cemaatinden birçok insan, bir yandan Mavi Marmara?ya yapılan baskından ve 9 kişinin katledilmesinden utanç duyduğunu belirtirken; bir yandan da İsrail hükümetini özür dilemeye çağırdı. Bu insanlar da İsrail?in varlığını önemserken, özellikle Türkiye ile gelinen noktayı kabul edilemez, taşınamaz buluyorlar.

İsrail için en dramatik durum, Türkiye tarafından taşınamaz hale gelmiş olmasıdır.

Türkiye, bölgenin Müslüman karakterine mukabil, İsrail?i ilk tanıyan ülkelerden biri olmuş.

AK Parti kadroları, Kudüs, Mescid-i Aksa, Filistin gibi kalbî duyarlılıklarına, bu kalp coğrafyasının on yıllarca işgal gibi bir duruma maruz kalmasına rağmen, İsrail?le barışçı bir ilişki geliştirmeye yönelmiş.

İsrail?in Filistin?le, Suriye ile ilişkilerini, barışa doğru evriltmeye çaba sarf etmiş.

Bunun için tabanındaki İsrail muğberiyetini göğüslemek zorunda kalmış.

Ve bu Türkiye, uluslararası sularda, 9 insanını, İsrail?deki çarpık koalisyonun askerî saldırganlığına kurban vermiş.

Aradan aylar geçmiş, Türkiye?nin özür, tazminat ve Gazze?ye ablukanın kaldırılması taleplerine, meydan okuyucu üsluplarla ?hayır? cevabı verilmiş.

Böylesine saldırgan bir kadronun yönetimindeki ülke ile barışçı ilişkiyi sürdürmek mümkün müdür?

Gelinen nokta, Türkiye?nin tabii tepkisidir.

Hatta kamu vicdanında ?az bile? diye nitelenebilecek bir tepkidir.

?Bir sivil vatandaşının öldürülmesine karşılık tonlarca bomba gönderen, ardından işgal güçlerini bindiren, öldürmenin hesabını yapmayan İsrail, 9 sivil vatandaşı, uluslararası sularda, diyelim Türk birlikleri tarafından katledilseydi ne yapardı?? sorusunun cevabı düşünüldüğünde, Türk talebi, çok çok çok barışçı, hatta birçok şeye göz yummuş, hatta ürkek kalıyor.

Başbakan Erdoğan, İsrail?i ?Şımarıklık?la suçladı.

?Şımarıklık? rolü, çok özel muamele gören bir ülke resmi çıkarıyor önümüze.

Bu rolün lojistiği ne yazık ki Amerika tarafından hazırlanıyor.

Ama bu da dünya kamuoyu önünde sürdürülebilir bir destek değildir.

İsrail, Amerika?nın kendi evinde kollayıp gözettiği bir yapı olsa, bu şımarıklığa sürdürülebilir gibi bakmak mümkün olabilir. Amerika o durumda, şımarık bir yapının her türlü yanlışına müsamaha gösterebilir.

Ama İsrail, Ortadoğu?dadır.

Şımarıklığı, başka toplumların canını acıtmaktadır.

Amerika, İsrail?in o topraklardaki şımarıklığına kol kanat germek durumundadır. Bunu yaparken, bir yandan da, kendi itibarını koruma ihtiyacını hissetmektedir.

Nasıl olacak bu?

Filistin dövüldü, Suriye?ye boyun eğdirildi, Mısır pusturuldu, Irak bitirildi. Türkiye bir süre, Amerika ve Batı ile ilişkiler hesabına, sustu, görmezden geldi, olmadı, düşük profilli tepki verdi.

Sonra, ya sonra?

Şimdi Türkiye diyor ki ?Bu coğrafya bu şımarıklığı taşıyamaz.?

Türkiye?nin tepkisi bir yana, İsrail?den bir ses, Haaretz?in yazarı Zvi Bar El, İsrail?in bu politikalarının, bizzat İsrail?e yönelik bir ablukaya dönüştüğünü yazıyor. Şu satırlar, ablukaya alanın kendi kendisini abluka kurbanı haline getirmesinin tahlili anlamında ne kadar ilginçtir:

?Gazze ablukası, İsrail?i diplomatik açıdan boğuyor.

?Gazze zarfı? sadece coğrafî bir terim veya güneydeki bir grup topluluğun etrafındaki tehlikeli bölgeyi belirleyen hayalî bir sınır çizgisi değil. Doğruluk adına, Gazze?nin yerine İsrail?i koymamızı gerektiren bir siyasi durumun da ifadesi aynı zamanda. Gazze Şeridi, İsrail?i zarfa koyuyor; İsrail, Gazze?yi değil. Bir kuşatma veya abluka, boğucu bir ?zarfın? diğer adıysa, büyük ölçüde kendi hesabına en az Gazze raddesinde boğulmakta olan İsrail?dir diyebiliriz.

Mesele, İsrail?in kendinden menkul haklılığı içinde kendisini giderek izole ettiği, gerçek ve hayalî tehditleri üzerine çektiği, bir kez daha ?yüksek? veya ?düşük? savaş ihtimalinden dem vuran militer dili kullandığı, artık ABD?nin kendisine yönelik tavrından emin olmadığı ve Avrupa ülkelerinin çoğunu siyasi rakipler olarak gördüğüne dair hissiyat.? (7 Eylül 2011, Radikal?in tercümesinden naklen)

 

Ahmet Taşgetiren[email protected]

Aksiyon - Sayı: 875 / Tarih: 12?09?2011

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi