Yusuf Ziya Öter
Devrimi Deviren Seçim..
Devrimi Deviren Seçim..
Kişi hayatı sınırlı ve meçhuldur.
Milletlerin hayatı ise daimi veya izmihlaldır.
Bir milletin istikbalinin daimi ve ebedi olması için,
Devleti yöneten kadroların, Milli-Akıllı-Zeki olayları iyi ve doğru analiz
Edebilen kişilerden oluşması gerekir.
İdareci kadroların olayları doğru yorumlayan ve bunları milletin hayatına
Kusursuz uygulayan fertler olması icab eder.
Uzun tarihimiz incelendiğinde: tesbit olunan noktalardan bir tanesi de, şudur.
Bu millet iyi ve doğru yöneticisini bulduğun da ve yöneticisine inandığın da her engeli aşmıştır.
Her güçlüğü yenmiştir.
Yapamayacağı iş ve kaldıramayacağı yük yoktur.
Ne zaman ki; idarecilerinin HAİN OLDUĞUNU ve YÖNETİCERİNİN beyinlerinin
Dışarı devletlere bağlı olduğunu SEZİNLEDİĞİ vakit, millet şaşırmıştır.
Tökezlemiştir.
Yönü ve yolu hakkında şüpheye düşmüştür.
Kime inanacağını kestiremez hale gelmiştir.
ÇÜNKÜ: kurtarıcıyım diye milletin yönetimini ele geçirenler,
ARAÇLAŞTIRILMIŞ TERİM VE TANIMLARLA milletin sosyal yapısını yukarıdan
Aşağıya doğru, yeniden İNŞA eylemeye çalışmışlardır.
Bu vaziyet karşısında millet şaşırmış-beklemiş- kabullenir görünmüş, zamanı
Ve ortamını bulduğu vakit, milletin sosyal hayatına uyan ilkeleri almış ve
Milli bünyeye adapte eylemiştir..
Milli bünyeye uymayanları ise, vakti gelince TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE atmak için bekletmiştir.
Tarihimizde en son örnek: İTTİHATÇI FELSEFE ve bu felsefenin
Yönetim şeklidir. 1908-1923 yılları arasın da hakim olan bu yönetim şekli
Yöneticiler ve aydınlar arasındaki çekişmelerden dolayı Osmanlı yı ne hale getirmiştir?
Herkesin bilgisi dahilindedir.
Yabancı tarihlerde bu durumu teyit eylemektedir.
1923 yılından itibaren bu vaziyetten kurtulma ümidi doğmuş ancak kadro yersizliğinden istenilen netice elde edilememiştir.
Çekişmeler, milleti ADAM yerine koymamaktan dolayı MİLLET VE YONETİCİ KAYNAŞMASI bir türlü sağlanamamıştır.
Çünkü DEVRİMLER NE OLACAK DİYE millet bir tarafa bırakılmıştır.
DEVRİM ilkeleri KAVRAMLAŞTIRILARAK kişiler arasına ayrılık tohumları ekilmiştir.
(LAİKLER-KEMALİSTLER-İSLAMLAR-ALEVİŞLER-KÜRTLER Vs )
Bu kadar gönül ayrılığı olan bir toplumda DİRİLİŞ VE YÜKSELİŞ nasıl sağlanacaktır?
Aydınların tek düşüncesi ve anlayışı,
Bu milletin sosyal yapısı ve hedefinden bana ne, BİZ KURTARDIĞIMIZA GÖRE
Bu milletin tabii vazifesi bize HİZMETÇİLİK DEĞİL Mİ ?
Nereye yönlendirirsek oraya gitmek zorunda değiller mi?
Biz aydınlar her şeyi biliriz, yanılmayız, tek doğrusu olan biz değilmiyiz
Millet bir şey bilmez, anlamaz, idrak edemez, karar veremez, dünyadan habersiz zavallılar değil mi?
Milletin feraseti, cesareti. Muhakeme gücü varmı ki, yok denecek kadar az değil mi?
Millete göre ise aydınlar:
Aydınların görevi: Boç beleş yaşamak neticesi olmayan fayda sağlamayan boş laf üretmek mi?
Lafın HARMANI OLUR MU *?
BOK İLE YAPILAN KALENİN SİDİK İLE YIKILACAĞINDAN haberleri yok mu ?
Gün gelir tarihi gerçekler açık ne net olarak ortaya çıkar.
Milletin gönül İRADERE VE KARARININ gösterdiği istikamete doğru yol alır.
SOSYAL YAPININ GEREĞİ BU DEĞİL Mİ?
Yusuf Ziya Öter
Adana 28.6.2018
Yusuf.Öter @ Hotmaıl.Com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.