Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Devletleşme, özür, vs...



"Bir özür bile dilemedi" diye başlıyor eleştiri furyası. Altında Kılıçdaroğlu'ndan Taraf yazarlarına, hatta kimi Yeni Şafak yazarına kadar bir hayli imza.

Hemen ardından "Tayyip Erdoğan'ın devletleşmesi" temasına geçiliyor. Bu yorum da hoşuna gidiyor birçok çevrenin. Hele, Kürtçü siyasetçilerin. Çünkü Tayyip Erdoğan devletleşirse, devleti gözünde bitirmiş olan Kürt kamuoyunun Tayyip Erdoğan sevdası da bitmiş olur. Kürtler'in gözünde Tayyip Erdoğan biterse meydan Kürtçü siyasetçilere, daha doğrusu PKK'ya kalır.
Hesap fena değil.
Bu hesabın bir ayağı ise Tayyip Erdoğan'ı pusturmak ve terörle mücadele iradesini çökertmek. Her kim varsa terörün arkasında, ister Türkiye'ye terörle diz çöktürmek isteyen dış odaklar, ister içeride terörle oynaşan derin birimler ve isterse terörü siyasi mücadele aracı olarak kullanan etnik çete, Türkiye vizyonuna gidişte terörü en büyük engellerden biri olarak gören ve onu devreden çıkarma iradesini kuşanan, bunun için TSK dahil devlet birimlerini koordineli biçimde harekete geçiren (devletleşen değil devleti yöneten) Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını pusturmak istediler. Tatlısu liberallerimiz de, garip biçimde onlarla aynı kulvara girdi.
Ama Tayyip Erdoğan da, bu kurguya malzeme olacak kadar saf değil.
Bir süredir devam eden abanış sonuç vermedi, Tayyip Erdoğan'ın terörle mücadele iradesi çökmedi.

Ve Uludere faciası


İşte bu noktada
"Uludere kazası" gerçekleşti.
Tabii ki çok kötü bir olay bu.
Bu "çok kötü" tanımlamasını, Tayyip Erdoğan'ın da paylaşacağından adım kadar eminim. Çok üzülmüştür. Ölen her bir insan için çok yanmıştır.
Van depreminde gece yarısı oralarda, halkın içinde olan birisi Erdoğan. Van depreminde, bölgenin özel yarasını da dikkate alıp her şeye özel itina göstermek için çırpınan insan Erdoğan. Bu acıyı içinde hissetmemiş olabilir mi? Bir "devlet özrü"nü esirgemiş olabilir mi?
Ama bu iş nasıl oldu, Erdoğan'ın bunu herkesten çok anlamak isteyeceğinden de adım kadar eminim. Çok kritik bir olay bu. Terörle mücadeleye hayati bir darbe vuracak olan bir olay bu, terörün siyasi uzantılarını bayram ettiren bir olay bu, terörle mücadelede halk desteğini yok etmeyi amaçlayan bir olay bu ve en kötüsü, gerilimi Türk-Kürt eksenine oturtmayı amaçlayan bir olay bu. BDP sözcüleri ile Taraf yazarlarının dramatik biçimde böyle bir kulvara girebilmesi bile, olayın vahametinin bir uzantısı.
Bence bu işte "özür dilemek" Tayyip Erdoğan gibi bir insan için işten bile değildir.
Tayyip Erdoğan
, burada yaraları sarmak için varını yoğunu ortaya koyar. Burada sorun olmaz.

Oraya gideceklerinden eminim


Ben ilk yazımda
"Gül ve Erdoğan bir an önce oraya gitmeli" diye yazdım. "Bu bir travmadır ve onlar oraya gidip, köylülerle kucaklaşırsa, annelerin gözyaşını silerse, bir ölçüde acılar hafifler" diye yazdım.
Henüz ne Cumhurbaşkanı Gül gitti ne de Başbakan Erdoğan.
Etrafta, yine "devletleşme" çığlıkları atılıp duruyor.
Ben teselli ve özür ziyaretinin gerekliliğine inanıyor olmama rağmen, negatif anlamıyla "devletleşme" yorumlarına asla katılmadım.
Gül
de Erdoğan da, eğer gerçekten halkın gönlünü almak anlamına gelecekse, oraya giderler, onların "devlet" anlayışı budur. Başka türlüsü, trajik bir "başkalaşma" demektir ki, Gül'ü ve Erdoğan'ı azıcık tanıyan insanlar buna asla ihtimal vermezler.
"Devlet halkını bombaladı, bu planlı bir katliamdır"
iddiaları bir hezeyandan öte değer taşımıyorsa, olay gerçekte ne? Evet ne?
Piyasada demeç yarışına ve itham furyasına girenler arasında bunu bilen birisi var mı?
Bence yok.
Bence Başbakan bile olan biteni anlamaya çalışıyor.
Öyleyse bırakın ortaya çıkarsın hükümet, ondan sonra ipe çekelim çekilmesi gerekenleri...
Gerisi insafsızlık oluyor.

 

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi