Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Çözümde kim nerede duruyor?


Ben, bu işte en samimi olanın AK Parti olduğuna inanıyorum. Bunun da çok basit bir gerekçesi var:

Çünkü yönetimde o var ve muhtemelen uzunca bir süre Türkiye'yi AK Partili bir kadro yönetecek gibi görünüyor.
Böyle bir durumda kim olsa, yıllardan beri ülkeye kan kaybettiren bir sorunun çözülmesini ister, onun hem silahlı çatışma boyutunun hem de ona yol açan zeminin ortadan kalkmasına çalışır.

Hele, içinde yaşadığınız coğrafyanın yeniden şekillenmekte olduğu ve ülkenize hayati bir misyon düştüğü kanaatinde iseniz, sorunlarını çözmüş bir ülke olmayı candan arzu edersiniz. AK Parti'nin konumu bu diye düşünüyorum.

Tayyip Bey'in başkanlık hesabı da, bu işte en gerilerde bir meseledir bana göre. Çünkü başarılı olamazsanız, zehir içme sözü kadar ciddi bir risk de söz konusudur.

Annelerin, evet annelerin de, askerdekinin olsun, dağdakinin olsun, çözümü talep etmekte AK Parti'den geri kalmayacağı muhakkak. Onun da gerekçesi ana yüreğidir.

Dağdaki evlat, jeton düşmüşse, çözümü ister, henüz jeton düşmemişse kafası heyheylerdedir.
Askerdeki evlat, çözümü ister, sonuçta can bahsidir.

Halkın büyük çoğunluğu çözümü ister çünkü barış hayattır.

Öcalan, Kandil, Avrupa, BDP

Öcalan, cinleri toplayan ama yönetemeyen, sonunda kaybeden adamdır ve şimdi cinleri dağıtmak gibi zor bir görevle karşı karşıyadır. Üzerinde on binlerce gencin kan yükü durmaktadır. Onun samimiyetinden değil, vebalini affettirme durumundan söz etmek gerekir.

Kandil ve Avrupa uzantısı... Demokratik liderliklerden çok derin statüler ve milyar dolarlara hükmetme imkanı edinilmiş... Şimdi bunların ne olacağı ve savaşı sürdürmenin zorluğu içinde kafası karışık bir dünya.
Öcalan'sız geçen yıllar ve şimdi Öcalan'ın fiili denetimine girme zorluğu... Evet, kafası karışık bir dünya. Çözüm sürecine en zor girecek olanlar onlardır.

Hele bir de, bugüne kadar PKK'yı, Türkiye'yi vurmak için kullanan odaklarla ilişki ve onlara verilen taahhütler devreye girdiğinde kafaların daha da karışmaması mümkün değil.

BDP... Kürtler'in sistem içindeki mağduriyeti Türklük veya bir başka aidiyet adına etnik siyaset yapmayan bir parti tarafından çözülürse, Kürtlük siyaseti prim yapmayacağına göre, BDP'nin varlık gerekçesi ne olacak? Acaba çözüm sürecine buradan mı bakarlar yoksa bize siyaset zemini kalmazsa kalmasın, yeter ki Türkiye kazansın noktasından mı? Bence BDP burada netleşme ihtiyacı hissedecek.

Ya MHP ve CHP?

MHP... Kürtler'le ilgili hiçbir sorun bulunmadığı kanaatinde mi ve Kürt gençlerini avucunun içine alan terör olgusuna karşı silahlı mücadelenin daha kaç bin yıl devam etmesini gerekli görüyor ve bin yıl daha devam edecek olan silahlı mücadeleden sonra ortaya nasıl bir Türkiye manzarası çıkacağını hesap ediyor?

"Çözüm" kelimesini ağzına almaktan adeta korkan bir MHP, BDP ile zıt gibi görünen ama birbirini besleyen paralel bir konum edinmiş bulunuyor. Türkiye'yi savunma işi, Bahçeli'nin söylediği gibi "sadece" MHP'nin üzerinde kalmışsa vay Türkiye'mizin haline.

CHP... Nerede duracağını bilmeyen, gerçekten pusulasını kaybetmiş bir siyasi hareket örneği görmek isteyenler ona baksınlar.

"Eski CHP", yani kurulu düzenin bütün çarpıklıklarının mimarı ve "Yeni CHP" yani netleşmemiş arayışlar dünyası arasında bocalayan bir ana muhalefet partisi... Ülkenin ve iktidarın partner bulamama talihsizliğinin adı CHP'dir.

AK Parti, samimiyet katsayısını en yükseklerde tutarak bu çözüm sürecini yönetmek durumundadır. Anaların yüreği ile daimi iletişim halinde...

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi