Fransa’daki Üç Yüz Sözde Aydının Safsataları

Fransa’daki Üç Yüz Sözde Aydının Safsataları
"Sözde aydınların arasında hatırı sayılır derecede Yahudi de var. -Onlardan biri de Fransa’nın eski cumhurbaşkanlarından Sarkozy. Şuan Sarkozy, hakkındaki Kaddafi‘den rüşvet aldığı iddialarından dolayı mahkemelik. Zaten gözaltına da alınmıştı.."

Fransa’daki Üç Yüz Sözde Aydının Safsataları

Fransa’nın sözde aydınları muhakkak “bu saçma önerilerinin olabilirliğini, İslam’a uygunluğunu araştırmamışlardır.” Belki kulaktan dolma bilgilerle bu işe girişmişlerdir.
Son günlerde bir safsata epey konuşuluyor. Onun hakkında yorumlar yapılıp demeçler veriliyor.

Aslında safsata olmasına rağmen çok konuşulunca biz de onunla ilgili bir şeyler yazmak durumunda kaldık.

Safsata “Fransız üç yüz (sözde)aydının Kur’an’dan Yahudiler aleyhindeki ayetlerin çıkarılmasını istemeleri.”

Şimdi buna güler misin, ağlar mısın?

Bunların Kur’an’ın özünden hiç bir şey anlamadıkları apaşikâr bir şey. Kur’an’ın “ilahi kitap olduğu ve ilahi bir kitabın beşerlerce değiştirilemeyeceğini” bilmedikleri de ayan beyan ortada.

Ama bu taleplerini çok fazla yadırgamamak gerek çünkü bunu kendi kitaplarına uygulamışlar.

Sözde aydınların arasında hatırı sayılır derecede Yahudi de var. -Onlardan biri de Fransa’nın eski cumhurbaşkanlarından Sarkozy. Şuan Sarkozy, hakkındaki Kaddafi‘den rüşvet aldığı iddialarından dolayı mahkemelik. Zaten gözaltına da alınmıştı. Bu çıkışıyla kendine destek oluşturmaya çabaladığı da söyleniliyor-

Sözde aydınların arasındaki Yahudiler “Tevrat’ın başına (atalarının) getirdiğini Kur’an’ın da başına getirmek istiyor” olmalılar. Malum, Tevrat şuan muharref. Yani tahrif edilmiş, ona bazı eklemeler yapılmış, bazı ayetleri de çıkarılmış. Kur’an’da bununla ilgili “Oysa onlardan bir çoğu Allah’ın kelamını işitip ne demek istediğini kavradıkları halde, bile bile tahrif ediyorlar.(Bakara-75)”  denilmiş.

Yahudiler bunu kendi tarihlerinde uygulanmış gördüklerinden İslam‘da da (Kur’an için) uygulanabileceğini sanıyorlar. Halbuki fena halde yanılıyorlar. Kur’an‘da ekleme ve çıkarım yapılamaz. -Bu zaten malum ama bazı sözde aydınlarından dolayı söylemek durumundayız- Kur’an beşerin tasarrufuna kapalı. Beşer onu değiştirmekle değil, ona uymakla mükellef.

Hem zaten Allah, Kur’an‘ın değişmezliğini vad etmiş. Ve “Şüphe yok ki Kur’an’ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu biz koruyacağız. (Hicr-9) demiş. Bu “koruyacağız’ın ona ekleme ve çıkarımların yapılmasına engel olacağız ve öyle bir şeyin olmasına imkân vermeyiz’den” başka bir anlamı olabilir mi?

BU SAÇMA ÇIKIŞIN GEREKÇESİ

Sözde aydınların gerekçeleri “anti-semitizm.” O aydınlanmamış zatlar Kur’an‘daki Yahudi aleyhtarı ayetlerin “anti-semitizmi” körüklediğini savunuyor.

Bu cümlede öyle yanlışlar var ki…

Aslında bu aydınların tüm tasarruflarında öyle saçmalıklar var ki…

Kur’an bin dört yüz yıl önce nasılsa şuan da öyle. Neden 13 asır Müslümanlar arasında Yahudi karşıtlığı hiç olmadı da şuan olduğu iddia ediliyor. (Bu bir iddiadan öte bir şey değil)

Müslümanlara dinleri kime nasıl davranmaları gerektiğini beyan etmiştir. Onlar da ona göre ilkesel davranırlar.

Ayrıca o sözde aydınların iddia ettikleri “anti-semitizm İslam topraklarında hiç olmamıştır.” Bunu “Fransız Yahudilerinden Bernard Lewis’i tarih boyunca İslam topraklarındaki Yahudilerin durumunu ele aldığı kitap da ispat ediyor” zaten.

AYDIN CEHALETİNİN UMUMİLİĞİ

Cehaleti sadece kendi (bir kısım)aydınlarımıza has sanıyorduk meğer umumiymiş. Belki de bir aydın hastalığıdır cehalet ve “bilmediği konularda ahkam kesmek.”

Buradaki tek sorunun cehalet olmadığını da söylemek gerek. Başka bir sorun da “istediğinin olmasına odaklanıp başka hiç bir şeyi görmemek.”

Fransa’nın sözde aydınları muhakkak “bu saçma önerilerinin olabilirliğini, İslam’a uygunluğunu araştırmamışlardır.” Belki kulaktan dolma bilgilerle bu işe girişmişlerdir.

Aslında bu öyle bir konu ki neresinden tutsan elinde kalır, sözde aydınların bir çok girişimi gibi saçma bir adım, gerçekleri gözetmeyen bir adım, olamayacak bir adım, cehaletle dopdolu bir adım, mantığa uyan yanı olmayan bir adım ama o kadar gündeme geldi ki biz de hakkında bir kaç cümle yazmak durumunda kaldık. Yoksa “ke en lem yekün” hükmünde. Yani yok hükmünde.

Belki de bu (sözde) aydınları hiç kale almamak en doğrusu olurdu.

 

RESUL DAVUTOĞLU

www.ulukanal.com / yazının devamı..

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.