'Esed ile asla Suriye'nin kurtuluşu söz konusu değil'

'Esed ile asla Suriye'nin kurtuluşu söz konusu değil'
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Esed ile asla Suriye'nin kurtuluşu söz konusu olamaz. Esed'in zerre kadar Suriye sevgisi varsa bu işi bırakıp gitmek durumundadır"...

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Esed ile asla Suriye'nin kurtuluşu söz konusu olamaz. Esed'in zerre kadar Suriye sevgisi varsa bu işi bırakıp gitmek durumundadır" dedi.

 

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mina'daki izdihama ilişkin, "Kalkıp da illa Suudi Arabistan'a burada bir fatura diyelim, illa suçlusu buymuş gibi böyle bir yaklaşımı doğrusu ben doğru bulmuyorum. Tam aksine Suudi Arabistan, şu ana kadar katıldığım çeşitli hac farizasında, umrede, orada yapılan organizasyon çalışmalarında hassasiyeti de yakından bilen bir insanım. Dolayısıyla burada kalkıp da 'Bu organizasyon yanlıştı, şöyleydi, böyleydi' deme yerinde değilim" dedi.

 

Erdoğan, Makedonya Cumhurbaşkanı Gyorge Ivanov ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Saraçhane'deki binasında bir araya geldikten sonra çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Bir gazetecinin, Mina'da yaşanan facianın ardından hac organizasyonunun Arap dünyasından alınıp uluslararası bir organizasyon haline getirilmesi ya da Türkiye'nin bunun öncüsü olması konusunda tartışmalar başladığını belirterek, değerlendirmesini sorması üzerine Erdoğan, son alınan rakama göre 753 hacının rahmetli olduğunu söyledi.

 

Erdoğan, İslam dünyasının değişik yerlerinden ebediyete intikal edenler olduğunu ifade ederek, "Son nihai bir durum olarak söylemeyeyim ama 14 tane de Türk hacısı olduğu şu anda rivayet ediliyor. Kesin değil bu bilemiyoruz. Bize şu anda Diyanet'in merkezinden ulaşan haberler bunlar" diye konuştu.

 

Mina'daki olayla ilgili çok değişik açıklamaların yapıldığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Organizasyonu müşterek yapsınlar, yapmasınlar vesaire. Duygusal olmak yanlış olur. Bir defa şunu çok açık net görmek lazım. Suudi yönetimi hac organizasyonuyla ilgili olarak bugüne kadar altyapı, üstyapı noktasında sürekli plan, proje çalışması yaptıklarını ben yakından biliyorum. Ulaşım güzergahları üzerinde nasıl çalıştıklarını da gayet iyi biliyorum. Bununla ilgili olarak da belli bir oran koyduklarında İslam dünyasından birçok ülke, 'Bu çok az. Hacıların, hacı adaylarının taleplerine cevap veremiyoruz' diye ben dertlendiklerini de biliyorum. Hatta kendi ülkemizden bile 'Bize 70 bin yetmez, 100 bin olsun' diyenleri biliyorum. Suudi Arabistan yönetimi mümkün olduğunca şartlarını zorlayarak bu taleplere cevap verirken, özellikle biliyorsunuz son yapılan oradaki inşaat çalışmalarında vesaire de yine bunu biraz daha tabii azaltması gerekiyordu. Bununla ilgili de bu taleplere cevaplar verildiğinde İslam dünyasında 'Nasıl azaltalım, talepleri nasıl geri çevirelim?' gibi buna da olumsuz yaklaşımlar oldu. Her şeyden önce bir defa burada kimisi 'yönetim boşluğu', kimisi 'buradaki organizasyonda sıkıntılar var' vesaire gibi yaklaşımları ben doğrusu çok da doğru bulmuyorum. Çünkü bunu söyleyenlerin çoğunun sırtında küfe yok. Olmayınca da tabii bunları rahat konuşuyorlar."

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın birçok yerinde, bu tür çalışmalarda ve organizasyonlarda ihtimaller çok da düşük olsa bazı sıkıntıların zaman zaman yaşandığını vurgulayarak, sadece hac organizasyonunda değil spor ve çeşitli yarışmalar gibi farklı organizasyonlarda da bunların olduğunu söyledi.

 

Bunlara bardağın dolu tarafından bakmanın çok daha isabetli olduğunu belirten Erdoğan, "Kalkıp da illa Suudi Arabistan'a burada bir fatura diyelim, illa suçlusu buymuş gibi böyle bir yaklaşımı doğrusu ben doğru bulmuyorum. Tam aksine Suudi Arabistan, şu ana kadar katıldığım çeşitli hac farizasında, umrede, orada yapılan organizasyon çalışmalarında hassasiyeti de yakından bilen bir insanım. Dolayısıyla burada kalkıp da 'Bu organizasyon yanlıştı, şöyleydi, böyleydi' deme yerinde değilim. Her büyük yükün tabii ki maalesef buna benzer bazı eksikleri olabiliyor. İnanıyorum ki Suudi Arabistan yönetimi, inşaat olayından sonra nasıl çok daha farklı, kararlı bir çalışma için kararlar aldıysa bununla ilgili de yine bazı kararları alacaktır" şeklinde konuştu.

 

Erdoğan, olayın şeytan taşlama bölgesine Müzdelife'den yaklaşımla alakalı daralan bir boğaz olduğu şeklinde kendisine bilgi verildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

 

"Orada biliyorsunuz bu işlerde bir panikleme olduğu anda maalesef bedeli, faturası bu işin ağır oluyor. Burada da yine böyle bir paniklemenin neticesinde meydana gelen böyle bir sıkıntı olduğu... Ölenlere Allah'tan rahmet diliyoruz. Kolay değil, 4 milyonu aşkın bir hacı aynı anda aynı yere gidiyor. Bu bakın bir kısmı Medine'de, Mekke'de olduğu zaman değil, aynı anda olan. Arafat'taki vakfeden sonra Mina'ya doğru gelişte olan bir hadise. Bu hadise bunun neticesinde meydana geldi. Böyle bir şeyi gönlümüz asla arzu etmez, kabul etmez. Allah'tan rahmet diliyoruz hepsine. Rabbim tekrarında bizleri korusun diyoruz. Tedbirler inanıyorum ki bundan sonra çok daha farklı olacaktır.  Ama burada da Suudi Arabistan yönetimine yönelik bu tür saldırgan yaklaşımları da doğru bulmuyorum."

 

- Suriye

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dün, 'Geçiş sürecinde Esed’le gidilme gibi bir şey olabilir' şeklinde bir ifadeniz yer aldı. Bazı gazetelerde Suriye politikasında değişikliğe gidileceği şeklinde yorumlandı. Siz bu konuda ne dersiniz?" şeklindeki soru üzerine de "Arkadaşlar, bunlar kasıtlı arayışlar. Yani benim, Suriye politikasıyla ilgili Türkiye'nin yaklaşımı, başbakanlığım dönemimden itibaren neyse bugün de aynıdır" dedi.

 

Suriye'de şu an bir DAEŞ terör örgütü olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Diğer tarafta diğer örgütlerin yaklaşımı ortada, diğer taraftan da rejim ortada. Burada bütün bu çalışmalarda hangi ülkeler bu işin kotarılmasına girecekse, burada böyle bir çalışmayı yapacaksa, bu çalışma sürecini ben ifade ediyorum. Geçiş süreci dediğim olay da odur. Ben orada şu açıklamayı da yaptım Emirgan'da dikkat ederseniz, Esed ile asla Suriye'nin kurtuluşu söz konusu değildir. Bir defa zaten Esed'li olan bir anlayışa da muhalif kesimler 'evet' demiyor. Onunla beraber bu iş olacak olsa zaten 5 senedir olurdu. Bunu kabul etmedikleri için zaten bütün bu şu andaki mücadele devam ediyor ve bu mücadelede bir defa Esed zerre kadar Suriye'ye sevgisi varsa, zerre kadar Suriye halkına sevgisi varsa bu işi bırakıp gitmek durumunda. Bizim Suriye'nin içiyle herhangi bir derdimiz yok ama 911 kilometre sınırımızın olduğunu da ne Esed unutmasın ne de dünya unutmasın. Bizim 911 kilometre sınırımız var ve her an oradaki terör örgütlerinin tehdidi altındayız. Biz buna bir yere kadar sabrederiz ama ondan sonra sabrın da bir sınırı var. Çünkü 2 milyon insanı bakan, besleyen, bunlara kapısını açan kim? Biziz. Niye açıyoruz? Biz Müslümanız. Biz Hristiyana da kapımızı açıyoruz, Ezidi geliyor ona da açıyoruz. Biz hiçbirisine kapımızı kapamadık. Niye? İnsan oldukları için. Bizim bu gösterdiğimiz anlayışı kimse gösteriyor mu? Göstermiyor."

 

Türkiye'nin şu ana kadar harcadığı paranın 7.5 milyar doları bulduğunu aktaran Erdoğan, "Dünyadan bize gelen ise 420 milyon dolar. Böyle bir süreç içinde herhalde bizim de ne yapmamız gerektiğini, ne yapacağını birileriyle oturup konuşmamız gerekiyor. Burada tabii bu sürecin içerisinde olma durumunda olan ülkelerle de görüşüyoruz. Bunu biz ABD ile de görüşüyoruz, Rusya ile de görüşüyoruz, İran'la defaatle görüştük, Ürdün'le, Suudi Arabistan'la özellikle Katar ile bu süreç içinde devamlı görüşüyoruz, Avrupa ülkeleriyle bunları görüştük, görüşüyoruz ama ne yazık ki sadece burada Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerin dışında bizimle bu sürecin içerisinde yer alan doğrusu Türkiye'ye destek veren de hemen hemen pek çıkmadı. Temenni ederim bundan sonra çıkar" ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.