Erdoğan: Bahçeli'ye dersini verin...

Erdoğan: Bahçeli'ye dersini verin...
 Erdoğan İl Başkanları toplantısında Kosova izlenimlerini anlattı. Muhalefete Bunlara bir türlü büyük Türkiye vizyonu kazandıramadık' dedi. Bahçeli'ye...

 

Erdoğan İl Başkanları toplantısında Kosova izlenimlerini anlattı. Muhalefete Bunlara bir türlü büyük Türkiye vizyonu kazandıramadık' dedi. Bahçeli'ye sert cevap veren Erdoğan il başkanlarını adaylık konusunda uyardı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sekiz yıllık iktidarları döneminde önemli mesafeler katettiklerini belirterek, ''Geldiğimiz nokta bize yetmez, yetmiyor daha ileri bir demokrasi ve yeniden daha büyük bir Türkiye'' dedi.

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı, Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde başladı. Erdoğan, 18 Kasımda AK Parti'nin iktidarı devralışının 8. yılı olacağını dile getirerek, 3 Kasım seçimlerinin Türkiye'nin çok partili siyasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu belirtti.

Erdoğan, ''Uzun ve parçalı koalisyon dönemlerinden, sürekli tekrar edilen ekonomik krizlerden, içeride ve dışarıda Türkiye'ye kaynak ve enerji israf ettiren sorunlardan sonra Türkiye 3 Kasımda seçimini yaptı ve AK Parti'yi tek başına iktidara taşıdı'' dedi.

Bu seçimlerin ardından 8 yıl içerisinde heyecanlarını, coşkularını ve sorun çözme kararlılıklarını bir nebze olsun kaybetmediklerini vurgulayan Erdoğan, 3 Kasım akşamı nasıl bir heyecana sahiplerse, bugün de aynı heyecana, hatta daha fazlasına sahip olduklarını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

''3 Kasım akşamında nasıl bir tevazu içindeysek çok şükür bugün de tevazumuzu aynen devam ettiriyoruz. 3 Kasım akşamı Türkiye'yi aydınlık yarınlara taşımak için nasıl bir sabırsızlık içindeysek, sekiz yıl sonra aynı sabırsızlığın içindeyiz.

Önemli mesafeler katettik ama bugün tıpkı 3 Kasım akşamında olduğu gibi hatta ondan daha fazla Türkiye'yi daha da aydınlık yarınlara taşımanın gayreti ve kararlılığı içerisindeyiz. Geldiğimiz nokta bize yetmez, yetmiyor daha ileri, daha ileri bir demokrasi ve yeniden daha büyük bir Türkiye.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yıllardır Türkiye'de her açılım, demokratikleşme girişiminin sabote edildiğini belirterek, ''Çözüme en fazla yaklaşıldığı anlarda, provokasyonlarla çözüm süreçleri baltalandı.

Terör örgütünün sabotaj amaçlı insanlık dışı saldırıları karşısında hemen geri adım atıldı. Biz geri adım atmayacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP), sadece o bölge ya da Türkiye'yi değil, tüm bölgeyi hatta tüm dünyayı etkileyecek kadar büyük ve önemli olduğuna dikkati çekti.

Erdoğan, proje tamamlandığında bölgenin verimli topraklarının dünyanın tahıl ambarına dönüşeceğini, dünya tarımının kalbinin bu topraklarda atacağını vurguladı.

''Dünyanın ciddi bir gıda krizine ilerlediği bugünlerde GAP, Türkiye'nin adeta umudu olacak'' diyen Erdoğan, bu büyük projeyi tamamlarken hiç taviz vermeden terörle mücadelenin de sürdüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Üzüldüğüm bir konu var. Sorumluluk noktasındayız. İnanıyorum ki halkım da buna üzülüyor. MHP lideri çıkıyor 'Taksim'deki canlı bomba neyse açılım da aynısıdır' diyor.

İşte kalkıp oralara, o illere gitmezseniz, oraları görmezseniz, GAP'ın o bölge için ne ifade ettiğini bölgedeki yatırımların orayı nasıl değiştirdiğini hissetmezseniz, böyle hezeyan cümleleri sarf edersiniz. Bu zat parlamentoda bizimle beraber. Bu ülkede bu kadar yapılanlar, edilenler...

Nasıl olur da sen bir milli birlik ve kardeşlik projesini kalkarsın Taksim Meydanı'ndaki bu olayla özdeş hale getirirsin? Ben MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime tekrar sesleniyorum, bu hezeyanı iyi takip edin değerli kardeşlerim, iyi değerlendirin.

Bu ülkeye efendi olmaya değil hizmetkar olmaya soyunmuş bu kadroyu bu tür bir teröristle aynı kefeye koyan bu anlayışa artık sizler de gereken dersi verin.''

''Bu hezeyanın kaynağını bildiğini'' ifade eden Erdoğan, ''Ancak Taksim'de insanlığa kast eden canlı bombanın ve onun arkasındaki zihniyetin tek bir hedefi var, açılımı sabote etmek, kardeşliği sabote etmek, birlik ve bütünlüğü sabote etmek.

Doğu'da güneydoğu'da güvenlik güçlerimize, sivillere, hatta imamlara, hatta çocuklara kast eden terörün tek bir hedefi var; milli birlik ve kardeşliğimizi çökertmek bunu zaafa uğratmak, demokratikleşmeyi sabote etmek, huzuru ve iç barışı sabote etmek.

Eğer çıkar da Taksim'deki bombalama olayından sonra 'bu açılımın bir neticesidir' derseniz çok büyük bir yanlış yapmışsınız'' dedi.

'HALK OYLAMASI ÖNCESİ TERÖRLE AYNI HİZADA DURANLAR...'

''12 Eylül halk oylaması öncesinde terörle aynı hizada duranların, maalesef 12 Eylül sonrasında da hizayı bozmadıklarını görüyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bunlar bu anayasa değişiklik paketine birlikte 'hayır' demediler mi, birlikte 'hayır' dediler. Ama görüyorsunuz hala aynı yerdeler. 12 Eylülde benim halkım, kardeşlerim nasıl gereken cevabı verdiyse gereken dersi verdiyse bundan sonra da gerekli dersi verecektir diye düşünüyorum.

CHP Genel Başkanı'nın, MHP Genel Başkanı'nın, BDP sözcülerinin bu hırçın dilinin, bu edepten, izandan, vicdandan uzak üslubunun Türkiye'nin hayrına olmadığını bir kez daha hatırlatmak durumundayız. Her zaman söylüyorum terörle topyekün mücadele edilir.

Siyasi partileriyle, medyasıyla, sivil toplumuyla, kanaat önderleriyle, hep birlikte ortak bir dille, ortak bir tavırla teröre karşı konulur. Birileri Taksim'de bomba patlatırken birilerinin de milletin hissiyatını bombalama girişimi en hafif ifadeyle fırsatçılıktır. Yıllardır Türkiye'de işte bu yapıldı.

Her açılım girişimi, her demokratikleşme girişimi bu şekilde maalesef sabote edildi. Çözüme en fazla yaklaşıldığı anlarda, provokasyonlarla çözüm süreçleri baltalandı. Terör örgütünün sabotaj amaçlı insanlık dışı saldırıları karışsında hemen geri adım atıldı.

Biz geri adım atmayacağız. Bu tehditlere sabotajlara boyun eğip Türkiye'nin kardeşlik mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz.''

Taksim'deki saldırının ardından milletin teröre karşı tek yürek olduğunu, sağduyulu şekilde metanetli bir duruş sergilediğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin artık oynanan oyunları gördüğünü, saldırıların arkasındaki senaryoları okuduğunu, terörün sinsi tuzağına düşmediğini dile getirdi.

''Darısı muhalefet partilerinin yönetimlerine'' diyen Erdoğan, muhalefet partilerinin milletin ferasetinden, dirayetinden, sabır ve nezaketinden nasiplenmesini diledi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz bir konuda başarısız olduk, muhalefete tüm çabalarımıza, tüm gayretlerimize rağmen büyük Türkiye vizyonunu kazandıramadık'' dedi.

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı, Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde başladı.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Çarşamba ve Perşembe günleri Kosova'da temaslarda bulunduğunu hatırlatarak, oradaki temasları konusunda Salı günü yapılacak parti grup toplantısında ayrıntılı bilgi aktaracağını söyledi.

Erdoğan, Kosova'nın tarihi şehri, Türklerin de yoğun olarak yaşadığı Prizren'deki programa programlanan saatten 3 saat sonra ulaşabildiklerini, öncelikle Türk taburunu ziyaret ettiklerini ve askerlerle hasret giderdiklerini anlattı.

Prizren Belediyesi'nin kendisine vereceği fahri hemşehrilik beratını almak için şehrin meydanı olan Şadırvan Meydanı'na hareket ettiklerinde, şehrin sokaklarındaki manzarayı kelimelerle ifade etmesinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, ''İnanın o manzarayı görüp de gözyaşlarına hakim olabilmek mümkün değil.

Kilometrelerce uzunluktaki Prizren caddelerinde bizim geçeceğimiz yol kenarlarında muhteşem bir kalabalığın saatlerce bizim geçişimizi beklediğini gördük'' diye konuştu.

Erdoğan, ellerinde Türk ve Kosova bayraklarıyla binlerce çocuğun büyük bir coşku ve heyecanla, en önemlisi de sevinçle ''Türkiye, Türkiye'' diye tempo tutuklarını anlattı.

Çocukların gözlerinden umut, muhabbet fışkırdığını ifade eden Erdoğan, çocukların Prizren'deki soydaşların çocukları olmadığını, Prizren'in etnik yapısının çok renkli olduğunu söyledi.

Orada halktan gördükleri ilgiyi detaylı olarak anlatan Erdoğan, Şadırvan Meydanı'na ulaştıklarında orada da ayrı bir coşku selinin kendilerini karşıladığını söyledi.

Erdoğan, ''Prizren'de aynen Türkiye'de büyük bir meydan mitingi yapıyor gibiydik, kendimizi öyle hissettik'' dedi.

Prizren'deki manzaraya benzer bir manzarayı aynen Mamuşa'da da yaşadıklarını, Mamuşa'da 22 derslikli bir Anadolu ilköğretim Okulu'nun yapıldığını ve bu okulun mimarisiyle modern bir ilköğretim okulu olduğunu kaydeden Başbakan, bu coşku ve muhabbeti çok iyi anlamak, çok iyi analiz etmek durumunda olduklarını vurguladı.

Erdoğan, ''Bu muhabbet bir ülkeye, bir millete, bir tarihe yöneliktir. Bu muhabbet yüzyıllar içinde tarih içinde gelişmiş bir muhabbettir. Zaman zaman gücünü kaybetmiştir, baskı altına alınmıştır ama hiçbir zaman eksilmemiştir'' diye konuştu.

Kosova'nın bağımsızlığının Türkiye tarafından ilk anlarda tanınmasının önemine işaret eden Erdoğan, bağımsızlığın ilanı anında Bakanlar Kurulu toplantısında olduklarını ve olayları an ve an takip ederek, bağımsızlığın ilan edilmesiyle, bağımsızlığın Türkiye tarafından kabul edildiğini duyurduklarını anlattı.

Kosova vatandaşlarını sokağa dökenin, güçlü bir Türkiye'den itibarlı bir Türkiye'den dost ve kardeş Türkiye'den resmi bir heyetin ülkeye gelmesi olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

''Her fırsatta ifade ediyorum, bu ülkenin pasaportunun artık dünyanın tüm ülkelerinde artan bir itibarı var. Bu ülkenin parasının dünya genelinde artık bir itibarı var, değeri var.

Bu ülkenin bayrağının artık dünya ülkeleri nezdinde yakın geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde saygınlığı var.

En önemlisi de bu milletin bu ülkenin vatandaşlarının artık gittikleri her yerde coşkuyla, heyecanla kucaklandığı bir süreç var. İşte bu süreç AK Parti ile bu noktalara gelmiş bir süreçtir.

Bu süreç 3 Kasım 2002'deki seçimlerle kırılma yaşamış, ivme kazanmış bir süreçtir. Bu süreç, sizlerin bu emaneti omuzladığınız andan itibaren, bu emaneti kutsal bilerek yola revan olduğunuz gün aslında heyecan kazanmış böylece aşama aşama sürekli yükselerek gelmiş bir süreçtir.''

''KENDİMİZE YENİ HEDEFLER BELİRLEDİK''

Sekiz yılda millet için çok büyük işlerin altına imza attıklarını vurgulayan Erdoğan, umutsuzluk içinde devraldıkları Türkiye'yi bugün umudun ülkesi haline getirdiklerini söyledi.

Erdoğan, ''Yarım kalmış projeleri tamamladık, tamamlıyoruz. 20 yıl, 25 yıl önce temeli atılıp bırakılmış projeleri şimdi biz tamamlıyoruz, rafları temizliyoruz, ama bunun yanında sıfırdan başladıklarımız da var. Kendi projelerimizi hızla uygulama planına geçirdik, tamamladık, tamamlıyoruz.

Tarih veriyoruz, o tarihte bitiriyoruz. Her projeyi tamamladığımızda yenisine başladık. Her hedefe ulaştığımızda kendimize yeni hedefler belirledik'' diye konuştu.

''MUHALEFETE TÜRKİYE VİZYONU KAZANDIRAMADIK''

Burada çok samimi bir itirafı da dile getirmek istediğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Biz bir konuda başarısız olduk, muhalefete tüm çabalarımıza, tüm gayretlerimize rağmen büyük Türkiye vizyonunu kazandıramadık.

8 yıldır ısrarla, bıkmadan, usanmadan, yılgınlığa düşmeden muhalefetin Sivas'ın ötesine geçmesini istedik, muhalefetin, muhalefet partilerinin liderlerinin Ankara'dan dışarıya çıkmalarını Anadolu'ya geçmelerini istedik.

Diyeceksiniz ki, 'Halkoylaması öncesinde çıktılar gezdiler.' Mesele o günlerde gezmek dolaşmak değil, her an Türkiye'yi dolaşmak. Siyasetçinin görevi bu.

Parlamentoda ülkemiz için attığımız adımlarda hiçbir zaman yanımızda olmadılar. Her zaman estek köstek oldular. 'Nasıl olur da bunun önünü keseriz, bu iş yapılmaz'ı düşündüler.

'Burada ülkemizin menfaati var' diye gerekli desteği hiçbir zaman vermediler. Biz dünyayı biraz tanıyoruz. Dünyada hiçbir zaman muhalefet - gelişmiş ülkeleri kastediyorum- bu anlayışla hareket etmez. Eğer ülkesinin çıkarı varsa seve seve gelir ona desteği verir. Ama bizde tam aksi.

İşte görüyorsunuz halk oylaması bitti, muhalefet yeniden Ankara'ya kapandı. Hatta birileri de sadece partilerinin içine kapandı. Milletin derdini bir kenara bırakıp yine kendi derdine düştü.

İnşallah bir gün Sivas'ın da ötesine geçerler, İnşallah bir gün Iğdır'ın, Hatay'ın, Edirne'nin de ötesine giderler. İnşallah içeriden Türkiye'nin nasıl göründüğünü, dışarıdan nasıl göründüğünü görme duyma, hissetme imkanına kavuşurlar.

Biz 8 yıl boyunca bunu başarmak, muhalefeti yollara düşürmek için çok çalıştık, aynı şekilde çalışacağız ve inşallah bu konuda da başarılı olacağız.''

Muhalefetin yurt dışına çıktığı zaman da, ''Acaba AK Parti iktidarını yalan yanlış beyanlarla nasıl şikayet ederiz, nasıl karalarız?'' derdine düştüğünü savunan Erdoğan, bunu da şikayet ettikleri kişilerden dinlediklerini söyledi.

Erdoğan kendilerine, ''Sizlerle ilgili bize böyle dediler'' denildiğini ifade ederek, ''Siz bizi nasıl görüyorsunuz? dediğimizde. 'Herkese Tanrı bu tür muhalefet versin' diyorlar. Bu da onların bize söylediği'' şeklinde konuştu.

''HİÇ KİMSE BU MUHABBETİ FARKLI YERLERE ÇEKMEYE KALKIŞMASIN''

Türk milletinin çok hayal kırıklığı yaşadığını, kendilerinin bu hayal kırıklığını yaşatmayacaklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Eğer yanlış yaparsak, onların emanetini gerektiği gibi korumazsak, milletin emanetine halel getirirsek, sadece Mardin, sadece Trabzon, Mersin, Sivas, Erzurum, Manisa, Tekirdağ değil, Şam da hayal kırıklığı yaşar, Beyrut da hayal kırıklığı yaşar, Gazze, Saray Bosna, Üsküp, Priştine, Prizren, onlar da hayal kırıklığı yaşar.

Eğer hedeflerden saparsak, kibire gurura prim verirsek, eğer tevazudan ayrılırsak, biliniz ki sadece Bitlis'in, Şırnak'ın, Giresun'un, Bolu'nun, Edirne'nin çocuklarının değil, Bağdat'ın, Kabil'in, Bakü'nün, Mamuşa'nın çocuklarının da gözlerindeki umut ışığı eksilir.

Çünkü tarih bizi bu coğrafyada birbirimize kardeş eyledi. Bizim bu coğrafyada kaderimiz ortak çizildi. Tarih boyunca biz birlikte üzüldük, birlikte sevindik. İşte bugün de birlikteyiz.

Bugün de biriz ve beraberiz. Bugün de coşkuyu, heyecanı, sevinci, hüznü kederi paylaşıyoruz. Hiçkimse bundan rahatsız olmasın.

Kimse endişe duymasın, hiçkimse bu yakınlığı bu muhabbeti farklı yerlere çekmeye kalkışmasın. Su yatağında akar ve şu anda Türkiye kendi mecrasında geleceğe doğru ilerliyor.''

Barış, adalet, birbirine hoşgörü, uluslararası hukuk ve refahın Türkiye'nin dış politikasını şekillendiren ilkeler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bugün Türkiye'nin, bu ilkeleri tam anlamıyla hayata geçirdiğini söyledi.

 Erdoğan, Türkiye'nin bugün bölgesinde bir barış unsuru ve barışı güçlendirici bir ülke olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin aynı anda Sırbistan ile de Bosna Hersek ile de Kosova ile de rahatlıkla görüştüğüne işaret eden Erdoğan, AB ile katılım müzakerelerini yürüten Türkiye'nin, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya ile aynı anda diyalog kurabildiğini vurguladı.

Bunun gerek Avrupa, gerek Orta Doğu, gerek Kafkasya, gerek Balkanlar için bir şans ve imkan olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, ''Diyoruz ki gelin bu fırsatı kullanın, gelin Türkiye'nin imkanlarından istifade edin.

Barış için, adalet için, hukuk için, refah için Türkiye'nin çok boyutlu dış politikasından yararlanın. Vizyon sahibi liderlerin bu noktada desteğine şükranlarımızı sunuyoruz.

Ama vizyon sahibi olmayan, iç siyaset adına Türkiye'yi hedef alanların da kendilerine de halklarına da ülkelerinin geleceğine de haksızlık ettiğini burada bir kez daha özellikle Avrupalı bazı liderlere hatırlatmak istiyorum'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, güçlü, sorunlarını çözmüş, içeride huzurunu sağlamlaştırmış, kardeşliğini pekiştirmiş bir Türkiye'nin gerek Avrupa, gerek Orta Doğu, gerek Kafkaslar, gerek Balkanlar için de bir istikrar unsuru olduğunu söyledi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin ''hırçın'' tutumuna boyun eğmeyeceklerini belirterek, ''Muhalefetin tahrik diline gelmeyecek, bu tuzağına asla düşmeyeceğiz.

Milletim hizmet noktasında da, üslup noktasında da, nezaket noktasında da bizim farkımızı görüyor, biliyor ve yaşıyor. Hatalarımız olabilir, eksiklerimiz olabilir, doğrudur. Eksiksiz değiliz, hatasız değiliz. Fakat bunu minimize etmenin gayreti içinde olacağız'' dedi.

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Erdoğan, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu olarak genel seçimlerin 12 Haziranda yapılması konusunda görüş birliğine vardıklarını, bu tarihin her açıdan uygun olduğunun müzakere edildiğini bildirdi.

Türkiye'nin bu tarihte seçimini yapması için gerekli hazırlıklara başladıklarını bildiren Erdoğan, seçime 7 aylık bir süre kaldığına işaret etti.

12 Eylüldeki halk oylamasının hemen ardından seçim çalışmalarını başlattıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Teşkilatımız bu yönde hazırlıklara başladı. Bu konuda en küçük bir rehavet, en küçük bir ihmalkarlık, en küçük gönülsüzlük ve isteksizlik önce partimize, sonra da milletimize haksızlık olur.

Biz farklı bir partiyiz. Biz makamların öne çıktığı, 'ben'in değil 'biz'in önde tutulduğu, şahsi çıkarların değil, milletin çıkarlarının gözetildiği bir partiyiz.

Her aşamada, her kademede 'söz de karar da milletindir' demiş, bu ilkeden hiçbir şart altında sapmamış bir partiyiz. Aday belirleme sürecinde bu ilkeyi, sözü de kararı da millete teslim eden bu duruşumuzu aynen muhafaza edeceğiz.''

Anketlerle, kamuoyu yoklamalarıyla her kademedeki partilinin, üyelerden il yönetimlerine, il başkanlarından milletvekillerine, parti kurullarından bakanlara kadar, herkesin görüşlerini, önerilerini alarak adaylarını tespit edeceklerini ifade eden Erdoğan, ''Öyle adaylar çıkaracağız ki, her şehirde her bir vatandaşım 'ben de olsaydım onu aday gösterirdim' diyecek, diyebilecek bir hizmet ve takdir anlayışını inşallah devreye sokacağız'' diye konuştu.

Hizmet ehli olduklarını, hizmet için geldiklerini, hizmet için yollarına devam ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şunu da özellikle vurgulamak istiyorum: Muhalefetin hırçın tutumuna boyun eğmeyeceğiz. Muhalefetin tahrik diline gelmeyecek, bu tuzağına asla düşmeyeceğiz.

Milletim hizmet noktasında da, üslup noktasında da, nezaket noktasında da bizim farkımızı görüyor, biliyor ve yaşıyor. Hatalarımız olabilir, eksiklerimiz olabilir, doğrudur. Eksiksiz değiliz, hatasız değiliz.

Fakat bunu minimize etmenin gayreti içinde olacağız. Genel seçim sürecinde biz farklılığımızı çok daha net, çok daha açık ortaya koymalıyız.

İşte onun için 7 ay boyunca da halkın diliyle, milletin diliyle konuşacak, 73 milyonun tamamını kucaklayacak, sözümüzle, özümüzle, içimizle ve dışımızla aynı olduğumuzu bir kez daha göstereceğiz. Biz yaptıklarımızı da anlatacağız, ama daha çok yapacaklarımızla konuşacağız.''

Siyasetin laf üretme makamı ve laf üretme mesleği olmadığını, bir icra makamı ve icraata yönelik, dertlilerin bir araya geldiği anlayış olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Biz bununla çalıştık, bununla çalışıyoruz, bununla çalışmaya devam edeceğiz. Biz yaptıklarımızı konuşacağız, Türkiye'mizin dört bir yanında ne yaptık bunları konuşacağız. Nasıl bir Türkiye devraldık, nereye getirdik bunu konuşacağız.

Dünyada, dış politikada neler yaptık, neler yapıyoruz bunları konuşacağız. Muhalefet ne konuşacak? Şu ana kadar 'şunu yapacağız' diye bir şey duydunuz mu muhalefetten?

Veya 'iktidar şunu yaparsa isabetli olur' dediğini duydunuz mu? Sadece hep kara leke çalmaya çalıştılar. Ama bunların hiçbiri tutmadı, zira güneş balçıkla sıvanmaz.

Biz ülkemize kazandırdıklarımızı sıralayacak, ama daha çok şimdi yeni hedeflerimizi aktaracağız. Kırıp dökenlere, çark edenlere, sabah verdiği sözü akşam unutanlara inat, biz dosdoğru olacak, olduğumuz gibi görünecek, göründüğümüz gibi de olacağız.

Allah'ın izniyle bizim samimiyetimiz, milletin muhabbeti, bu hareketi bir kez daha zirveye taşıyacak, ben buna inanıyorum. Bir kez daha millete hizmet etme şerefini bu partiye nasip edecektir.''

Başbakan Erdoğan, teşkilatıyla gurur duyduğunu ifade ederek, ''Bu yolda sizinle yürüyor olmanın gururunu, bahtiyarlığını taşıyoruz. Bu kadronun, bu hareketin Türkiye için daha yapacağı çok iş, çok hizmet var. Allah bizi hizmet yolundan ayırmasın diyorum'' şeklinde konuştu.

ADAYLIK BAŞVURULARI

Konuşmasında, genel seçimde partisine adaylık başvurularıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, şunlara işaret etti:

''Her milletvekili seçiminde, her yerel yönetim seçimlerinde tabii yoğun bir şekilde herkes aday adayı olmak için bu işe soyunuyor. Bakın bu konuda bizler teşkilatımızı artık tanıyoruz, biliyoruz.

Bizler genel merkezin 'şu şu şu isimler aday adayı olsun'' veyahut da genel merkezde bu tür şeyler görüşüldükten sonra aday adayı olmak için yola çıkılırsa çok isabetli olur.

Ama herkesin bu normal hakkıdır, demokratik hakkıdır, doğrudur. Fakat şunu unutmayın ki seçimi kim götürecek? Eğer her önüne gelen arkadaşımız 'ben adayım' derse o zaman seçimi kim götürecek? Öyle anlar yaşadık ki adeta parti teşkilatı o ilde düşer hale gelmiştir. Niye?

Çünkü yedekler bile yetmemiştir. Bunun olmaması lazım. Çünkü eğer biz hakikaten bir davaya inanmış, yeniden bütün Türkiye idealine inanmış bir siyasi partiysek koordine olmalıyız ve bu koordinasyon içerisinde de adayların tespitini ifade ettiğim şekilde, tabana yaygın bir şekilde, 'milletin dediği olur' anlayışından hareketle teşkilat ağırlıklı bütün kamuoyu araştırmalarıyla birlikte gerçekleştirerek adımımızı atacağız.''

''Yolumuz, bahtımız açık olsun, Allah yar ve yardımcımız olsun'' diyen Başbakan Erdoğan, Kurban Bayramı'nı da kutladı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.