Durdu Şahin: Millî Hikâyeci-Düşünür-Yazar M. Akif Akif Ak Üstadım

Durdu Şahin: Millî Hikâyeci-Düşünür-Yazar M. Akif Akif Ak Üstadım
Birçok yazısında, insan ruhunun makineleşme karşısındaki kuvvetli çığlığını duyurdu okuyucularına.

Millî Hikâyeci-Düşünür-Yazar M. Akif Akif Ak Üstadım

Yazan: Durdu ŞAHİN

Yıllardır hikâye, deneme, köşe yazısı, kitap tanıtımı, röportaj, tenkit ve araştırma yazılarını zevkle ve şevkle okuduğumuz M. Akif Ak; 1951, Gaziantep / Islahiye / Haltanlı Köyü doğumludur. Mutasavvıf-şair Mustafa Necati Ak, babasıdır. Ortaöğrenimini Adana İmam Hatip Lisesi (1970) ve Adana Erkek Lisesi (1971) ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini (bugünkü Marmara Üniversitesini (1977) okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde yüksek lisans programını başarıyla (1979) deruhte eyleyen yüzü de, yüreği de hep kıbleyi işaretleyen yerli ve milli bir üstadımdır.

Onlarca kaliteli, yerli ve milli özelliklere sahip hikâyeler yazdı, okuyucuların yüreklerinde ağırladığı birçok deneme yazısıyla gönüllere taht kurdu, dürüst ve objektif kitap tanıtımlarıyla, tenkitleriyle, en önemli konulardaki röportajlarıyla, zamanın eskitemeyeceği eserleriyle fikirlerine muhalif kişilerden bile saygı gördü, gıptayla karşılanan emek ve titizliğinin sonunda yıllardır beğeniyle okundu, ilgiyle izlendi usta hikâyeci, usta romancı, usta yazar, milli sanatkâr ve milli düşünür kimliğine ulaştı, üstadım.

Bizim bu kısa değerlendirme ve tanıtma yazısında daha ziyade yazarlığı ve yazdıklarına değineceğimiz M. Akif Ak üstadım, 1970 yılından bugüne kadar özellikle Pınar ve Gerçek dergilerinde, bilahare Kitap Haber, Bilgi ve Hikmet, Sözleşme, Umran vb dergilerde, günlük Bayrak (1976-78) gazetesinde yazdı. Pınar ve Gerçek dergilerinde okurlara ulaştırdığı hikâye, deneme, tenkit yazıları da, röportajları da, günlük Bayrak gazetesinde yazdığı derin düşünmenin mahsulü köşe yazıları da, Kitap Haber, Bilgi ve Hikmet, Sözleşme ve Ümran vb dergilerde yazdığı kıymetli araştırmaları da, Eyfelde Karnaval isimli romanı, Ara Dönemde İslam ve Müslümanlar isimli eseri ve hikâye kitabı da severek, sevinerek okundu, okunuyor kadirbilir okuyucuları tarafından.

Son 50 yılın kültür, sanat, edebiyat, gazete ve dergi hayatını takip eyleyen okurların çoğunun bilip tanıdığına inandığımız saygıdeğer üstadımız, sıradanlığın nefse hoş görünen basitliklerine yönelmeden soylu, zorlu ve erdemli davranışların, değerlerin zirvelerine ulaşmaya çalışan usta bir yazardır.

Tenkitlerinde insaflı, övgülerinde abartısız, değerlendirmelerinde tutarlı, tartışmalarında nazik, beyefendilik ve mütevazılıkta imreneceğimiz düzeyde, sürekli kendini aşma ve daha ilerilere ulaşmada gayretli, araştırmalarında yılgınlık ve bıkkınlık emareleri göstermeyen, kültür ve sanatta, edebiyatta her daim milli, Hakk’a ve halka saygı ve sevgide görkemli bir dağ gibidir.

Türkiye Yazarlar Birliği üyeliği de bulunan, bugünkü birçok yazar ve hikâyecinin yıllar öncesinden yazılarını okuduğunu ve kendisinden faydalandığını bildiğimiz saygıdeğer üstadım; daha 1970’li yıllarda milli ve manevi değerlerimizin tanınıp bilinmesi noktasında gayretlerini esirgemeyen usta yazar, düşünür, sanatkâr, hikâyeci ve romancıları tanıtıyordu yazdığı gazete ve dergilerde.

“Yunus Kim, Kimin” isimli bugün bile edebiyat öğretmenlerinin faydalandığı çalışmasında, adeta “Yunus bir destandır” diyor, yabancıların Yunus’u anlama konusundaki hatalarını isabetlice belirtiyor, yabancıların ve yabancılaşma ile malul kişilerin Yunus Emre’yi bir Müslüman Türk gibi değerlendirmelerinin imkânsızlığını anlaşılır bir şekilde yazıyordu.

“Her Çağda Önder Büyük Devlet Adamı Nizam - ül Mülk” isimli neredeyse bir kitapçık boyutundaki enfes değerlendirme yazısı; bizlere, tarihimizin en değerli şahsiyetlerinden, yol ve yön gösterenlerinden, bilge kişilerinden, yazdığı Siyasetname isimli şaheseri bugün bile ilim ehli yöneticiler tarafından hayranlıkla okunan, faydalanılan, konuya ilgi duyduklarına inanılan meraklılarına çok değerli bir tavsiye mahiyetindeki devlet adamını adeta zihnimize mühürledi.

Tarihimizde daha başka örnekleri de bulunan bu gibi övünç ve kıvanç kaynaklarımızla ecdadımıza saygımızı, sevgimizi o günden bugüne korumamızı sağladı.

Türk’ün direnişini dillendiren Süleyman Nazif’i bizlere en güzel şekilde o tanıttı, yetkin kalemiyle.

1974 yılında yazdığı Süleyman Nazif isimli yazısı, Nazif’in edebi kişiliğinin o dönemdeki okurları tarafından kavranılmasına katkıda bulundu, nesir yazılarının kıymeti ile ilgili bilgilerimizi pekiştirdi. Şiirde Nefî’nin hiciv üstatlığını biliyorduk lakin nesirde ki hiciv üstadı Süleyman Nazif isimli üstadı sayesinde daha bir tanıdık.

Peyami Safa’nın Doğu ve Batı hakkındaki görüşlerini, milliyetçilik anlayışını, Türk inkılâbına bakışını, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanlarındaki insanların ve kendisinin özelliklerini, romancılığını dürüstçe ve vukufiyetle O özetledi, ünlü hikâyecimiz Ömer Seyfettin’i O tanıttı bizlere, en önemli özellikleriyle.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile ilgili o kadar güzel yazılar yazdı ki, unutmak ve etkilenmemek mümkün değil. O yılların lise öğrencisi bizlere daha sonraki yıllarımızda da faydalanacağımız, bugün bile faydalandığımız birbirinden güzel ve değerli yazılardı, yazdıkları.

Üstadın yazıları sayesinde daha liseli yıllarda öğrenmiştik milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un sanat anlayışını, şiirlerinin özelliklerini, gıptayla karşılanan fedakârlıklarını, dürüstlüğünü, samimiyetini, hürriyetin önemini, Hakkın ve halkın düşmanlarına tavizsizliğini, vatan ve millet sevgisini, azim ve kararlılığını, iman ve cesaretini, bayrak sevgisini, ecdada saygısını, milli ve manevi değerlerimize şeksiz, şüphesiz bağlılığını…

Ünlü yazar-düşünür Cemil Meriç üstadımızla o buluşturdu bizleri, her ay okuduğumuz Pınar ve Gerçek dergilerinde. “Marifet, iltifata tabidir” sözünü çok beğendiğini söylediği, “Şiir gibi nesir yazardı”, “hayatının bütün anlarını bir ermiş feragatiyle ilme, irfana” sarf eylemiş, O’nun “benzerine çok az rastlanan lisan ve üslup titizliği… nev’i şahsına münhasır bir hadisedir.” dediği yazılarıyla; yıllar önce O tanıştırdı bizleri.

Saygıdeğer usta yazar üstadım, yabancı hikâyeci-romancı ustalara da ilgisiz kalmadı. Ünlü yabancı romancıları da mümkün mertebe bizlere tanıtmaya gayret eyledi.

"Köy Hekimi”ni Okurken” isimli değerlendirmesinde, Balzaç’ın bugün bile tazeliğini koruduğunu söylediği görüşlerini, idealizmini aktardı okuyucularına. “Diğer romanlarında genellikle realist ve zaman zaman da romantik çizgide kalan Balzaç, bu romanında katıksız bir vatansever, şuurlu bir idealisttir” dedi. Balzaç’ın ünlü romanında Fransız toplumunu tahlil eylediğini, ülkesinin problemlerini büyük bir sorumlulukla abartısız dillendirdiğini açıkladı.

İnsanlığın ilgisiz davrandığı yalnız adamlardan ünlü Rus romancısı Tolstoy’u, romancılığını, inancı ve kilise ile kavgalarını, felsefesini, sanat anlayışını ve sosyal konularda neler düşündüğünü ilgimize sundu. “Dahi yazar, bu kitabında vahşi hırslarla dolu, acımasız bir silahşör görünümündedir dediği” Tolstoy’un Kröyçer Sonat isimli eserini yıllar öncesinde o zamanın lise öğrencisi bizlere bir nevi “bu eser okunur” öğüdünde bulundu.

Ünlü romancının çağın putlarına karşı tavrına, neslin idamesine bakışına kendine özgü cümleleriyle değindikten sonra, son cümlesinde, Kröyçer sonat’ı bugün okuyup anlayabilenler “Lanet okurlar özgürlük, kadın hakları, insan hakları ile maskeli Batı zulmüne” diyerek kıymetli yazısını sonlandıran üslup sahibi yazar üstadım, bir başka yazısında da “Dostoyevski'nin Batı'ya Bakışı”nı özetledi, dürüstçe ve güzelce.

Eylemin ve Umudun romancısı şeklinde isimlendirdiği Malraux’u üstadımın kaleminden okumak, bir başka güzeldi.

Malraux ve Marksizm konusunda üstadımın “ Malraux, sanatın Marksizmin ve Freudculuğun determinizminden kendisini kurtarması gerektiğini söyler” cümlesi ve “fikir ve eylem ilişkileri” konusunda yazdığı cümleleri hakiki mânada önemliydi.

O yıllarda lise tahsili gören bendenizi etkileyen ve okumaya, yazmaya, düşünmeye yönelten üstadım; yıllar önce eğitim meselesini de etraflıca yazdı.

Eğitim-öğretim farklılığını izah eyledi. Aile eğitimine, “Çevre-Okullar ve Eğitim” başlığı ile eğitimde okulların ve çevrenin önemine değindi. Türkiye’de uygulanan eğitimin arızalı taraflarını ve bu konudaki tedbirlerini sıraladı. Her konudaki gibi bu konuda da “Eğitimde millilik şarttır” dedi.

Dilimizin önem ve değerini o kadar güzel ve detaylı yazdı ki, bir daha unutmak mümkün değil.

Dil meselesinin politik ve ideolojik yüzünü, bu konudaki bazı işgüzarların gayretinin aksine, bu durum “Dilin tabii gelişmesi değil bir tercüme faaliyetidir”, “dil meselesi bir şuur değil, şuuraltı meselesidir” diyerek noktaladı.

“Yazmak ve Yaşamak” isimli nefis yazısı, inançlı, bilgili, mümin bir yazarın yürek okuntusu gibiydi. Yazmak kadar yazdıklarına uygun yaşamak gerektiğini de tembihliyor, yazı “manevi bir varlıktır” diyor, yazıyı maddi ihtirasların, bedeni zevklerin, kâr sağlamanın aracı gibi görenleri bütün samimiyetiyle kınıyordu.

Bizde eleştirinin durumunu yazdığı yazısından, eleştiri hakkında bir hayli bilgilendik. Eleştiri nedir, ne değildir? Eleştirinin bir sanat hareketinin ilerlemesinde ne gibi görevleri vardır? Eleştiride nezaket niçin önemlidir? Eleştirmen kimdir, özellikleri nelerdir? Olumlu ve olumsuz eleştiriden neleri anlamalıyız? sorularının cevaplarını en güzel şekliyle bulduk, üstadımın yazdığı “Bizde Eleştiri” isimli yazıda.

Birçok yazısında, insan ruhunun makineleşme karşısındaki kuvvetli çığlığını duyurdu okuyucularına.

Dikkatlerimizi sanatta estetiğe yöneltti. İnsanımızı sanatta estetik konusunda düşünmeye davet eyledi. Estetiğin ve insan ruhunun önemini dillendirdi. “Ruhun ve ruha bağlı kuvvetlerin imha kararlarının müsebbibi batıdır” dedi yüreklice, yiğitçe. Batılı düşünürlerin geliştirdiği tek boyutlu insan tipinin Avrupa insanını sadece madde taraflarını doyurmaya uğraşan sürüler halinde tutmaya çalıştığını bildirdi, bilme ve öğrenme çabası gösterenlere. Alexis Carrel tarafından söylenen “ Ahlak, estetik ve diğer fonksiyonların incelenmesi, matematik, fizik ve kimyadan daha az mühim değildir” sözleri idrak ve insafımıza sundu. Ruhu besleyip geliştiren değerlerin daha da kuvvetlendirilmesini öğütledi mütemadiyen.

Sanatın terbiye ile ilgisine, temiz hislerle bezenmiş özelliklerine ulaşmanın faydalarını ulaştırmaya çalıştı tüm okurlarına.

Düşünen sanatı, sanatı üzerine düşünen sanatkârı övdü, destekledi, tanıttı bıkıp usanmadan.

Düşünmeden korkan edebiyatla herhangi bir hedefe ulaşılmayacağını, bizim inanç, kültür ve ahlakımızın düşünmeyi, düşünen insanı hakiki manada önemsediğini, öğütlediğini önemine binaen özellikle belirtti.

Sanatta bilgi disiplininin gereğini gerekçeleriyle sunmayı başardı. Beynelmilel sanata karşı her daim milli sanatın, milli edebiyatın sahiden dirilişi yönünde değerlendirdi, enerjisi ve emeğini.

“Sanatkâr” isimli harika yazısında milli ve manevi değerlerle, güzelliklerle donanmış sanatkâr insanın Hakk’a bağlılığını, milletine ve insani değerlere saygısını, Allah’a adanmışlığını, sevgi ve tebessüm kaynağını, sınırsız fedakârlığını, çilesini, mütevazılığını, ötelere sevdasını, kadim dostluğunu, dürüstlüğünü, şeytana ve şeytanlaşmış kişilere karşı mukavemetini, heybetini, insanlığa bir ışık sunabilmek adına gayretini, sözlerin en güzelini söyleyip en doğru ve güzeline uymak noktasındaki çabasını, cömertliğini, imtiyaz istemeyen özelliğini adeta yüreklere nakış nakış işledi.

Her birisi konusunun uzmanı, işinin ehli değerli şahsiyetle birbirinden kaliteli röportajlar hazırlayıp sundu meraklılarına.

Necip milletimizin yetiştirdiği en ünlü mimarı Mimar Sinan’ı bir mülakatıyla bizlere O ulaştırdı.

Ekrem Hakkı Ayverdi ile Mimari konusundaki röportajından Roma mimarisinin özelliklerini tanıdık. Osmanlı mimarisinin nevi şahsına münhasır yapısını, yurt dışındaki mimari eserlerimizi öğrendik, sevindik, gururlandık.

Ünlü yazar-düşünür Cemil Meriç ile “Felsefe, Kültür ve Çağdaşlaşma” konulu röportajı sayesinde Çemil Meriç’in fikri derinliğini, meselelere bakışını ve dile hâkimiyetini gördük.

Her bir işinde; istikrara, istiklale, istikbale, erdem ve faziletlere, Allah’a, Peygamber (s.a.v) Efendimize, dinimizin emirlerine, şanlı devletimize, necip milletimize, milli ve manevi değerlerimize sadıklığına, sakin, prensipli, samimi tavır, davranış ve kişiliğine hayran kaldık..

50 yıldır okumakta, düşünmekte, necip milletimizin ruh kökünden beslenen bir hikâyeci-yazar, düşünür ve sanatkâr kimliği ile erbabının özelliklerini ve kalitesini bildiği birbirinden güzel yazılar yazmakta, yazdıklarıyla yerli ve milli düşünenlere ulaşmaktadır.

Allah, Saygıdeğer üstadımın temiz gönlünü, naif ve edepli dilini, çalışma ahlakını, manevi zenginliğini, tarihimize ve ecdadımıza saygısını, sürekli ileri hedeflere ulaşma gayretini, konuşma ve yazılarındaki samimiyetini, bilgisini, anlayış ve kavrayışını prensiplerine bağlılık ve kararlılığını, sağlık, mutluluk ve başarılarını daim eylesin.

Allah korktuklarından korusun, umduklarına ulaştırsın.

Amin.

Faydalandığım Kaynaklar:

http://www.umrandergisi.com.tr/index.php?p=Writers&view=631/

Akif’in Sanatta Yerlilik ve Millîlik Anlayışı (Pınar Dergisi, Aralık 1973, Cilt: 2, Sayı: 24)

Sanat ve Sanayileşme (Pınar Dergisi, Mart 1974, Cilt:3, Sayı: 27)

Milli Sanat mı, Beynelmilelci Sanat mı? (Pınar Dergisi, Nisan 1974, Cilt:3, Sayı:28)

Çıkmazdaki Eğitim ( Pınar Dergisi, Temmuz 1974, Cilt:3, Sayı:31)

Sanatkâr (Pınar Dergisi, Ekim 1974, Cilt:3, Sayı:34)

Osman Gazi’nin Huzurunda (Pınar Dergisi, Kasım 1974, Cilt:3, Sayı:35)

Bir sanat Eseri Olarak Hikaye ( Pınar Dergisi, Ocak 1976, Cilt 5, Sayı:49-50)

Sanatçının Ruhi Eğitimi (Pınar Dergisi, Nisan 1976, Cilt: 5, Sayı: 52)

Bizde Eleştiri ( Pınar Dergisi, Haziran 1976, Cilt: 5, Sayı:54)

Bilgi Disiplini ve Sanatçı (Pınar Dergisi, Ağustos 1976, Cilt: 5,Sayı: 56)

Cemil Meriç İle Mülakat (Pınar Dergisi, Ekim 1976,Cilt: 5, Sayı:58)

Tolstoy ( Pınar Dergisi, Kasım 1976, Cilt: 5, Sayı: 59)

Türk Romanı Bilmecesi (Pınar Dergisi, Nisan 1977, Cilt:6, Sayı: 64-65)

Edebiyatın Kurtarıcılığı (Pınar Dergisi, Temmuz 1977, Cilt:6, Sayı:67)

Nizam-ül Mülk ( Gerçek Dergisi, Cilt:1, Sayı:1,Temmuz 1978)

Yazmak ve Yaşamak ( Gerçek Dergisi, Cilt:1, Sayı: 3, Eylül 1978)

Bir Cemil Meriç Portresi : /2018/08/bir-cemil-meric-portresi.html

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.