Durdu Şahin: Bayram Ve Bayramlarımız

Durdu Şahin: Bayram Ve Bayramlarımız
Bayramlar, dinî ve millî sevinç ve mutluluk günlerimizdir..

Bayram; ferahlık ve dinginliğe ulaşma, bütün aile bireylerinin mutluluğu, küslerin barışması, bayram namazı kılınması, can-ı gönülden yalvarış, dua, büyüklerimize saygımızı gösterme, en güzel elbiselerimizi giyme, Allah’ı ve fakirleri, yoksul insanları daha bir içten ve karşılıksız hatırlama, yılda bir kere nadiren gördüğümüz gönül dostlarımızla en samimi bir şekilde konuşma demektir.

Bayramlar, dinî ve millî sevinç ve mutluluk günlerimizdir.

Dinî bayramlarımız denilince bir ay oruçtan sonra bedenimizi de ruhumuzu da kötülüklerden, hasis ve bağnaz düşünmelerden, basit kurnazlıklardan, kinden ve kibirden arındırarak kavuştuğumuz Ramazan Bayramı ile, Allah’a kurbanımızı sunarak bir kere daha bağlılığımızı ilan eylediğimiz, ferahladığımız ve sürur bulduğumuz, sadece Allah rızası için sunduğumuz kurban etinden fakirlere ulaştırarak fakirin, fukaranın sofrasını şenlendirmenin tadına vardığımız Kurban Bayramı hatırlanır…

Tabi ki bir de millî bayramlarımız var. Milletçe kurtuluş, sevinç ve mutluluk kaynaklarımız 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı,19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi…

Millî bayramlarımız da, dinî bayramlarımız da bizi insanlığa, dostluğa, barışa, başarıya ve mutluluğa ulaştırır. Bütün bayramların temelinde toplum fertlerini kaynaştırma, ortak dinî ve millî ülkülerde birleştirme, dostluğu ve birliği pekiştirme hedefi vardır. İnsan, Allah’ını, insanlığını, kendinden başka da dünyada ve ülkesinde insanların yaşadığını bayram günlerinde daha ziyade fark eyler. Problemler, bayramlardaki görevlerimizi ve insanlığımızı unutturamaz bize. Bayramın güzelliği ve sevinci her probleme galiptir Allah'ın izniyle.

Her Müslüman Türk gibi biz de bayramları en iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz. Hem millî hem de dinî bayramlarımızı, o bayramın ruhuna, gereğine ve bizden beklediğine uygun bir şekilde karşılamalıyız. Millî bayramlardan önce tarihimizi hatırlamalı, o bayramı nasıl ve hangi fedakârlıklar sonunda kazanmış ve hak eylemişiz ona bakmalı, o bayramı bizlere kazandıran ecdadımızı her daim hayırla anmalıyız. Arkadaşlarımızı, dostlarımızı, büyüklerimizi aramalı, bayram sevinci ve mutluluğumuzu onlarla kuvvetlendirmeliyiz. Öğretmensek, millî bayramın özelliğine göre o günlerde derslerimizin bir kısmında öğrencilerimize o bayramın manasını, ruhunu, özelliğini, güzelliğini sunmalıyız. Öğrencilerimizdeki millî şuuru pekiştirmeye çalışmalıyız. Bir gazetede yazıyorsak, bir dergimiz varsa yazacağımız, dergimizdeki en az bir sayfayı o konuya tahsis eylemeli, gazete ve dergi okuyucularını da kendimizce ve mümkün mertebe bilgilendirmeye çalışmalıyız.

Dinî bayramlarda da, bayramın gereğini, bizden beklediklerini harfiyen uygulamaya çalışmalı, bayramı bayramın ruhuna uygun bir şekilde yaşamalıyız. Bayramlık elbiselerimizi giyinmeli, manevi bir sevinç ve mutluluğu kuşanmalı, büyüklerimizi de, küçüklerimizi de anmalı, hatırlamalı, onları yürekten sevindirmeli, mutluğumuzu onlarla en samimi saygı, sevgi ve samimiyetimizle sunmalıyız. Bayramdan bir gün önce kabristanı aile fertlerimizle birlikte ziyaret eylemeli, oradaki bizden daha diri yaşadıklarına inandığımız merhum ve merhumelere dualar okumalı, Allah'ın emirlerine canı gönülden uymalıyız. Gönlümüzü, fikir ve hayallerimizi, davranışlarımızı temizlemeye gayret göstermeliyiz.

Unutmayalım ki bayramlar bizim en güzel günlerimizdir, en güzel bir şekilde değerlendireceğimiz günlerimizdir.

Ne mutlu bayramları bütün samimiyetiyle karşılayıp en güzel bir şekilde değerlendirenlere…

Cümlemize ve cümlenize hayırlı bayramlar.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.