Doç. Dr. Akkanat: Diyeceğim, felsefe değil, düşünme edimi evrenseldir..
Doç. Dr. Hasan Akkanat: Diyeceğim, felsefe değil, düşünme edimi evrenseldir..
Doç. Dr. Hasan Akkanat sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda; "Batının kendi tarihini, bilimini ve felsefesini son iki yüzyılda el çabukluğuyla kriter ilan etmesine ve benzeri söylemlerini düşündükçe içleniyorum, hayıflanıyorum.."dedi.
Doç. Dr. Ahmet Arslan ve benzeri düşünürler, Doğu illerinde Batıdaki şekliyle bir düşünür ve düşünce çıkmadığını iddia ediyorlar. Buna Heidegger'den ve bazı bilimperestlerden ödünç alarak felsefenin bittiğini düşünen Prof. Dr. Teoman Duralı'yı ve felsefe bölümlerindeki kimi meslektaşımızı da dahil edebiliriz.
Onların bu ve benzeri söylemlerini düşündükçe içleniyorum, hayıflanıyorum.
Herkesin bildiği üzere, felsefe, objektif sonuçlar veren aşkın bir uğraş değildir; kişiden, içinde yaşadığı dönemin ve toplumun problemlerinden vareste bir tavır değildir. Doğu illerinde Batılı manada bir düşünce ve düşünür çıkmıyorsa, bu gayet normaldir; çünkü Batının problemi belirli ölçülerde Doğunun problemi değildir, Batının bilimi belirli ölçülerde Doğunun bilimi değildir. Günümüzde geçerli olan Batı kriterleri mihenk taşı alındığında Buda veya Yunus'un geçerliliği yoktur. Sözgelimi toprak sürmek için icat edilen traktörü otobana çıkardığımızda hız yapmıyor diye yargılarsak, hata ederiz. Traktör, tarımın problemleri için icat edilmiştir, otobandaki hız sorununu çözsün diye değil. Köyün problemi için üretilen aleti şehrin probleminin çözümü olarak takdim etmek, bilinçli bir tahrif olacaktır.
Öte yandan felsefenin bittiği tezi de Doğu için geçeli bir akçe değildir; Batının söyleminin bittiği anlamına gelir. 17. yüzyıl Osmanlısında yaşamış olsaydık klasik İslam felsefesi için aynı şeyi söylerdik. Misal, köydeki en iyi ve aşılamaz çiftçilik aleti traktör ise ve onun ötesine geçecek bir alet yok ise, onu getirip şehirdeki otobanda ötesine geçilemeyecek bir hız aleti olarak sunmanın bir faydası olmaz.
Batının kendi tarihini, bilimini ve felsefesini son iki yüzyılda el çabukluğuyla kriter ilan etmesi, öncelikli olarak onların içeriğinin ilelebet öyle süreceği ve ikincil olarak da onların bizim derdimize doğrudan doğruya derman olacağı anlamına gelmez.
Diyeceğim, felsefe değil, düşünme edimi evrenseldir. Düşünme ediminin ürettiği düşünce ise içinde yaşadığım kültür ve toplumdan, konuştuğum dilden, geçmiş tarihimden ve yüzleşmem gereken problemlerden vareste bir şey değildir.
Peki bizim problemlerimiz nedir?
Bizlere ne Analitikçiler ne de Kıtacılar kopya verebilecekler... Zor soru, farkındayım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.