"Dini Anlamada Üç Yol..'
Hadisler sonradan toplandığı için araya uydurmalar karışmıştır, zayıf hadisler vardır, dolayısıyla bunlar bağlayıcı değildir. Dinimizi aklımızın algıladığı kadar ancak Kur'an'dan öğrenip yaşayabiliriz. Bizim ilmimiz ve aklımız buna yeter. Diğer kaynaklara başvurmaya gerek yoktur. Bu yolun ne olduğunu anlamak için bir örnek verelim. Bugün ki hastalıklara çare bulmak için, tarihten günümüze yaşanan gelişmeleri ve elde edilen bulguları dikkate almak doğru değil, hepsini sil baştan yaparak tıbbı yeniden öğrenip hastalara şifa bulalım. Çünkü o bilgiler arasında yanlış olanlar vardı. Bunu yapmak bugün nasıl makul değil ve çare değilse, dini alanda da bugüne kadar üretilen tarihi bilgileri dikkate almadan ve o tecrübelerden yararlanmadan İslam'ı yeniden anlamak ve buna göre yaşamak gerektiğini savunmak da çare değildir. Bir görüştür, bir yoldur, fakat çıkar yol değildir, belki bir hevestir.
İkinci Yol Tefrit: Dinimizi öğrenmek için Kur'an ve sünnete bakmamıza gerek yoktur, müçtehit alimlerimizin bizim için yaptıkları içtihatlara harfiyen öğrenir, bunlara uyarız, alimlerin bizim için çizdikleri çerçevenin dışına çıkmayız, böylece İslam'ı yaşar ve yaşatırız. Fıkıh ve tefsir kitaplarındaki beşeri bilgiler Kur'an nassı gibi bağlayıcıdır. Buna tefrit diyoruz. Bu yolun ne demek olduğunu anlayabilmek için, fıkhımızın her meselesini günümüze aktarmak gerekirse bunun büyük bir kısmında mümkün olmadığı görülür. Çünkü fıkhın önemli ölçüde meseleleri örflere, adetler ve ihtiyaçlara binaen ortaya konmuştur. Bir çok meselede örf ve adetlerle insanların ihtiyaçları değişmiştir. Değişen şartları dikkate almamak dini yaşamamak anlamına gelir.
Üçüncü Yol Orta Yol: Kur'an, sünnet, fıkıh ve diğer kaynaklardan yararlanırız, tarihi tecrübelerden de yararlanırız, fakat günümüz dünyasının meselelerine cevap vermek için âlimlerimizin ortaya koyduğu bilgi ve düşünce üretme metotlarına da başvurarak dini alandaki eksiğimizi tamamlarız. Tabi bu metotları kullanmaya ehil isek kullanırız. Yahut ehil alimler yetiştirmeye çalışırız. Toplumun dinî, sosyal ve siyasî alandaki ihtiyaçlarını dikkate alarak eski içtihatlara yenilerini ekleyerek yolumuza devam ederiz. Bu yol müçtehit alimlerimizin yoludur. Çünkü İmam Âzam gibi müçtehitler, kendilerinden önceki bilginlerin bilgilerini rafa kaldırmamışlar, onlardan azami derecede yararlanmışlar, bunun yanında kendi toplumlarının gereksinimleri için binlerce mesele üretmişler, İslamî ilimleri zenginleştirmişlerdir. Bugün Müslümanların buna şiddetle ihtiyacı vardır. Çıkar yol orta yolu izlemektir. Nitekim Yüce Allah Kur'an'da bizi vasat ümmet olarak gönderdiğini açıklamıştır. Her işte vasat. Vasat yürüyenlerin yarışı daima ilerde götürenler olduğunu sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde açıklamışlardır. Allah vasatı bularak dini ilimlerde dengeli yürümeyi biz Müslümanlara nasip etsin. Allah ümmete ilim zihniyeti bahşetsin, alimler bahşetsin, düşünürler göndersin. Güçlü ve üstün bir medeniyet kurmanın yolu bilgi ve düşünce üretmekten geçer."
Prof Dr. Yunus Vehbi Yavuz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.