Deniz Baran: Küba'nın Yeni Yüzü Müslümanlar

Deniz Baran: Küba'nın Yeni Yüzü Müslümanlar
''Syliva Hines isimli bir yazar, bir süredir Al Jazeera’de Küba’ya dair izlenimlerini aktardığı bir yazı dizisi yapıyordu. Her biri ayrı bir temaya sahip olan bu yazılardan biri vardı ki bendenizi ve hepimizi doğrudan alakadar ediyordu: Kübalı Müslümanlar

Deniz Baran: Küba'nın Yeni Yüzü Müslümanlar

''Syliva Hines isimli bir yazar, bir süredir Al Jazeera’de Küba’ya dair izlenimlerini aktardığı bir yazı dizisi yapıyordu. Her biri ayrı bir temaya sahip olan bu yazılardan biri vardı ki bendenizi ve hepimizi doğrudan alakadar ediyordu: Kübalı Müslümanlar.''

Dünya Bizim’de yazmaya başladığımdan bu yana sınırlarımızın dışındaki Müslümanlar’a, onların gündemlerine odaklanan bir çizgi tutturmaya gayret ettim. Hem kendim hem de okuyucular açısından böyle bir konseptin ilgi çekici olacağına inanmakla birlikte, Türkiye’de bu meselelere dair külliyatın da zayıf olduğunu düşünüyordum. Şu zamana kadar kendi çapımda katkılar yapmaya çalıştım; kimi zaman bir gezi yazısı, kimi zaman bir portre, kimi zaman bir röportaj ve kimi zaman bir çeviri oldu sunduklarım. Son yayımlanan yazım da bir çeviri-yazı karışımıydı Phuket Adası’ndaki Müslümanlara dair.

Bir şekilde Phuket Adası’na temas edebilmek çok hoşuma gitmişti, zira genelde dolandığımız coğrafyaların çok ötesine geçebilme imkânı vermişti o yazı. Bu hevesim sönmeden evvel arşivimde tuttuğum güncel bir yazıyı daha hemen raftan indirme kararı aldım. Çünkü bu yazı, Phuket’ten bir başka “olağandışı coğrafyaya” zıplama imkânını verecekti ve yazının uzun olması çeviri açısından gözümü korkutmasın diye hevesli an’ımı iyi değerlendirmeliydim. Ben de o yüzden hız kesmeden yola koyuldum ve Asya semalarından Orta Amerika’ya rotayı çevirdim. Elimdeki yazının beni götürdüğü adres, bir başka ada olan Küba’ydı.

Syliva Hines isimli bir yazar, bir süredir Al Jazeera’de Küba’ya dair izlenimlerini aktardığı bir yazı dizisi yapıyordu. Evvela Kübalıların yaşamlarına dokunan bu yazıları okumanızı tavsiye ederim. Ancak her biri ayrı bir temaya sahip olan bu yazılardan biri vardı ki bendenizi ve hepimizi doğrudan alakadar ediyordu: Kübalı Müslümanlar (Yazının orijinali)

Geçtiğimiz yıl –Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya attıkları sayesinde- Güney Amerika’ya Müslümanlar ne zaman gitti, oralarda eski camiler var mıydı vb. soruları tartışmış ve eldeki Türkçe kaynak pek kısıtlı olmasına rağmen Amerika ve İslam konusunda pek fazla konuşabilmiştik. Tabi o zamanlar söylenenler nasıl bir gerçekliğe tekabül ediyor bilmiyorum ancak Latin Amerika ve İslam konusunda külliyatımıza girmesinin güzel olacağını düşündüğüm Al Jazeera’deki bu yazının, bizlerin bilgi haznesine de önemli katkılar yapacağını umuyorum.

Şimdi sözü Hines’a, daha doğrusu onun kulak verdiği Kübalı Müslümanlara bırakalım. Yazı, 5 Kübalı Müslüman’ın anlattıkları üzerinden kuruluyor:

Küba’nın Müslümanları

Hassan Jan… 43 yaşında ve evinin ön tarafındaki odada kurduğu iğreti yazdırma/baskı dükkânını yürütüyor. Bir zamanlar ferah bir villa olan bu yer şimdi 4 meskene bölünmüş ve Sovyet tipi apartmanlarca çevrilmiş.

Evin kalanından perdeyle ayrılmış bu odada Hassan’ın yavaş ve gürültülü yazıcısı çalışıyor. Bu tip küçük işletmeler, Küba’da 2008 yılında kendi işini kurma mevzuatı esnetildiğinden beri yaygınlaştı. Evlerin ön cephesindeki odalar sıklıkla telefon şarj merkezi, berber veya mahallenin ihtiyacı olan ne varsa o işlevi görüyor. Hassan da kağıt başına 1 pezo ($.04)  alıyor ve güç bela günde 1 doların üstünde bir gelir elde ediyor. Bu da eşi Shabana ve iki çocuğuna bakmaya anca yetiyor.

Kara saçlı ve mavi gözlü Hassan, birçok Müslüman ülkede giyilen uzun beyaz bir elbise olan “dishdasha” ve beyaz bir başlık giyiyor. 19. yüzyıldan kalma süslü püslü bir duvar saatinin yanında ve bilgisayarın üzerinde Mescid-i Haram’ın bir fotoğrafı asılı.

Hassan ve Shabana, az olan ama gitgide genişleyen, ihtida etmiş Kübalılar topluluğuna dahil. Resmi olarak seküler olan ve çoğunlukla Katolikler’den oluşan Küba’da birkaç bin Müslüman olduğuna inanılıyor. Çoğunluğu da yabancı öğrenciler veya işçiler.

Eski ismi Jorge Elias Gil Viant olan Kübalı bir mühtedi ve Havana’daki Arap-Küba Birliğieski görevlisi Hacı İsa, “Buradaki Müslümanlar yeni bir topluluk.” diyor. “Yurtdışından gelmiş ve gelmekte olanlar, Küba’daki topluluğun oluşmasında asıl faktör. Afrika’dan Batı Sahra’dan, Yemen’den, Filistin’den ve diğer Arap ülkelerinden 1990’larda gelenlerin ve daha sonraları da Pakistan’dan gelenlerin büyük etkisi var.”

İsa’nın dediğine göre adanın farklı yerlerindeki küçük Müslüman topluluklarının farklı karakteristikleri var. Bu, onları ilk kimin etkilediği ve yerel koşullara bağlı olarak şekil alıyor. Müslümanlık gitgide Küba’da tanınır hâle geliyor ve Hassan’ınki tarzı küçük dükkanlar da daha çok Kübalının Müslümanlar ile tanışmasına vesile oluyor.

 

İslam’ı keşfetmek

Hassan’ın İslam’a giden yolu beklenmeyecek türden bir yol.

Froilan Reyes adıyla doğan Hassan’ın gençlik çağlarında hiçbir dini eğilimi yokmuş. “Küba sisteminin içindeydim. Daha önce hiçbir zaman bir kilisede bulunmamıştım” diyor.

Eğlenceyi ve partileri seven biri olarak Santa Clara’daki üniversitede ses teknisyeni olarak çalışmış ve hatta akşamları DJ’lik dahi yapmış.

Bu durum, 2010 Ramazanı’nda Hassan üniversitede bir grup Pakistanlı tıp öğrencisiyle çalışmak durumunda kalınca tamamen değişmiş. 2005’te Pakistan’da gerçekleşen deprem sonrasında Küba’nın verdiği bursla eğitime gelen öğrenciler…

İlk başta Hassan onlardan uzak durmuş. Neden böyle yaptığına dair “İnsanlar Müslümanlar hakkında kötü konuşuyordu, terörist vb. şeyler söylüyorlardı.” diyor.

Hassan daha sonraları ise Müslüman öğrencilerin Ramazan ibadetleri için ses sistemine dair ihtiyaçlarıyla ilgilenmesi için atanınca, her gün öğlen 2’den gece 2’ye onlarla vakit geçirmek durumunda kalmış.

“Başta rahat değildim” diye itiraf ediyor ve ekliyor: ”Onlara kızgındım çünkü onlardan korkuyordum. Beni kahvaltıya davet ettler ama onlarla yemek yemek istemediğim için reddettim.

Bu anısını anlatırken gülüyor ve kafasını sallıyor: “Üçüncü günü hatırlıyorum. Hepsi namaz kılıyordu ve kendime “Ben burada ne yapıyorum?” diye sordum. Konfor alanımın tamamen dışına çıkmıştım. Daha sonra onlarla beraber yemek yemeyi kabul ettim ve onlarla konuşmaya başladım. Gördüm ki Küba’da inançlarını yaşamaya devam edebilmek için çok şeyden fedakârlık yapmışlardı. Yine kendime sordum, “Eğer bunlar o kadar kötü ise benimle niye bu kadar iyiler?” Ve daha sonra onlarla daha fazla konuşmaya başladım. Akabinde de fark ettim ki İslam, Kübalıların hakkında konuştuğu şeyden farklı bir şey.”

Ramazan bitince Hassan eski işine dönmüş ancak öğrencilerle görüşmeye devam etmiş. Kur’an okumaya ve öğrencilerle okudukları hakkında tartışmaya da başlamış. 7 ay sonra ise ihtida etmiş ve adını değiştirmiş.

Büyük bir gülümseme ile “Allah, o öğrencilerin davranışları yoluyla bana İslam’ın başka bir şey olduğunu gösterdi: İslam barış ve Allah’ın rızasıydı. Allah bunu anlamam için bana fırsat verdi. Bu, benim için bir mükafattı.” diyor.

Hassan’ın ihtida kararı ailesinde problemlere yol açmış: “Ailem başta buna karşıydı. Çünkü, dediğim gibi, İslam hakkında olumsuz bir intibaları vardı. Tüm insanların aklındaki bu. Ailemde hâlâ İslam’ı kabul ettiğimi kabul etmeyen fertler var.”

Eşi de başta tereddüt etmiş. O da durumu şöyle açıklıyor: “İhtida etmek istemedim çünkü insanlar, Müslümanların kadınlara eziyet ettiğini söylüyordu. Ancak okudum, çok okudum ve gerçeğin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için okudum.”

O da kocasından 5 ay sonra ihtida edip adını Shabana olarak değiştirmiş: “Başta tesettüre girmedim çünkü insanların ne diyeceğinden korkuyodum. Fakat 1 yıl sonra bu mesele kalbime girdi ve şimdi örtünüyorum hatta bazen unutup evde bile örtülü geziyorum”

2 çocukları, 16 yaşındaki Aina ve 12 yaşındaki İsmail de başörtüsü ve dishdasha giyiyor: “Kızımın yaşında bu gerçekten zor. 16 yaşında ve okulda zorlanıyor. Sadece umuyorum ki ona yardımcı olabilecek, Müslüman bir gençle tanışır. Allah bilir.”

Küba’da Müslüman olmak

Bugün Küba kültürü, ülkedeki dindar Müslümanlar için bazı zorluklar ihtiva ediyor. Rom, kafelerde satılan en temel şeylerden biri. Domuz eti, Kübalıların yeme alışkanlıklarında büyük bir yer tutuyor, her türlü kutlamada seçilen et türü domuz. Süpermarketler daha yeni helal tavuk ihraç etmeye başladı Brezilya’dan ancak bu da Kübalıların çoğu için oldukça pahalı. Dishdasha ve başörtüsü gibi kıyafetler ülkeye dışarıdan getirilmeli veya ülkeyi ziyaret eden yabancı Müslümanlardan geriye hediye olarak bırakılmalı.

Hacı İsa diyor ki, “Başka ülkelerden birçok kardeşim bana Küba Müslümanlarının gerçek Müslümanlar olduklarını söyledi çünkü kendinle aynı inancı ve pratikleri paylaşanlarla bir arada yer aldığın bir ülke yerine burada dinini yaşamak çok daha zor.”

Hassan da başta zorlanmış: "Yemek meselesi cidden zor, çünkü her şey yasak. Yediğimiz et genelde domuzdu, bu yasak. Ve açıkçası sokaklarda satılan şeyleri de canımız çekiyordu. Dürüst olmak gerekirse gerçekten zordu ama Allah sebat edecek gücü veriyor.” 

Müslüman olduklarından beri Hassan’ın ve Shabana’nın hayat tarzı tamamen değişmiş ve şu an gündelik yaşamlarının merkezinde evde zaman geçirmek var.

Shabana, “Evde çok mutluyum. Burada huzurluyum ve fazla dışarı gitmiyorum. Dışarıya çıkmak istediğimden değil, bir şey almaya ihtiyacım varsa ya da doktora gitmem gerekiyorsa dışarı çıkıyorum” diyor.

 

İslam’a yaklaşımlar

Kübalı mühtedilerin karşı karşıya kaldığı zorluklar arasında Küba halkının İslam hakkındaki bilgi eksikliklerinden ileri gelen zorluklar da mevcut. Medyanın terör saldırıları ve Orta Doğu hakkındaki yayınları, birçok Kübalının bu din hakkındaki görüşlerini şekillendiriyor.

Bu durum, Hacı Cemal’in değiştirmek istediği bir şey.

Cemal, hayatını Santiago’da taksi şoförlüğü yaparak kazanıyor. Birçok Kübalı mühtedi gibi o da Hristiyan olarak büyümüş: "Baptist Kilisesinin bir üyesiydim. Hristiyanlık hakkında oldukça bilgiliydim fakat hiçbir zaman Teslis inancını geçek anlamda idrak edemedim. Daha sonra yıllar önce Müslüman olmuş bir Kübalı Müslüman ile tanıştım ve onunla İslam hakkında konuşmaya başladım. Bana Kur’an verdi ve “Bunu oku” dedi. Başlamam biraz zaman aldı ancak nihayetinde okudum ve oradaki mantığı görebildim. Bana çok samimi, hakiki geldi ve bu da beni kendine çekti.”

Cemal 2009’da ihtida etmiş. Ancak annesi bu karar karşısında dehşete düşmüş. Başta evden ayrılmasını istemiş fakat daha sonra acıyıp merhamete gelmiş. Ardından hiçbir Müslüman arkadaşını eve getirmemesi kaidesiyle evde kalmasına müsaade etmiş. Ancak Cemal ve arkadaşlarını dışarıda güneşin alnında görünce daha da yumuşamış. Şimdi onları yemeğe davet ediyor.

“Hâlâ İslam’ı kabul etmiyor ama Müslümanları tanıyor ve onlara yemek hazırlıyor” diyor Cemal, annesi hakkında.

Cemal, 30 Kübalıdan ve 90 yabancı öğrenciden oluşan Santiago Müslüman Topluluğu’nun gayrıresmi temsilcisi. Belli mercilerle, İslam’a dair bilgilerini ve anlayışlarını arttırmak için çalışıyor: "Şu an medyada hep olumsuz mesajlar verildiği için İslam’ın en iyi örnekliğini sunmaya çalışıyoruz. İnsanlar “eğer Müslümansan, terörist olmalısın” diye geneller durumda. Birçokları İslam’ın imajını saptırıyor. İslam barıştır. Bu yüzden vermeye gayret ettiğimiz mesaj bu. İnsanların ihtida etmesi beklentisiyle değil, Müslümanlar ile beraber iç rahatlığıyla yaşamaları için böyle hareket ediyoruz.”

Cemal, inanç özgürlüğüne Küba hukukunca saygı duyulduğunu belirtiyor. "Sorunlar genelde küçük yerlerde, hukuku kendi istedikleri gibi yorumlayan otoritelerden kaynaklanıyor. Zira hukukun kendisi çok net: İnsanlar ırk, inanç ve rengine göre ayrımcılığa tâbi tutulamaz” diye ekliyor.

İhtida edip tesettüre giren bazı Kübalı kadınlar kendi işyerlerinde ve üniversitelerde yönetimler tarafından itiraz ve ayrımcılığa maruz kalıyor. İsa’nın dediği kadarıyla böyle anlaşmazlıklar genelde tartışmalarla ve İslam’ın ne olduğunun açıklanmasıyla çözülüyor. Fakat bir yandan da Shabana diyor ki durum kendisi için “karmaşık bir hâle” gelmiş ve o da işi bırakmış. Şimdi bir Müslüman öğrencinin oğluna bakıcılık yapıyor.

Önceki işinde neler yaşandığını anlatma konusunda ketum. “Olan bitenin sebebi cahillikti”demekle yetiniyor.

Shabana da birçok Kübalı mühtedi gibi Kübalıların İslam’ın ne olduğuna dair anlayışını arttırmak için Müslümanların aktif bir rol oynaması gerektiğine inanıyor. “Dışarı çıkmamın iyi bir yanı, insanlar her zaman başörtüm hakkında sorular soruyor ve onların sorularını cevaplıyorum. Böylece İslam hakkında bilgi sahibi olmaya başlıyorlar ve bu dinin genelde anlatılan şey olmadığını anlıyorlar.”   

 

Spor Kafe: Vejateryan pizzalar ve din hakkında sohbetler

Küçük işletmeler, yerel toplumun Küba’da İslam hakkında tartışmalar üretmesini sağlıyor.

Müslüman olarak Khaled adını alan Jorge Miguel Garcia, Santiago’daki bir kafenin ortağı. Bu kafe hem Müslümanların bir araya geldiği hem de Müslüman olmayan Kübalılar arasında popüler olan bir yer.

Khaled, Baptistlikten Müslümanlığa dönmüş ve 20 yıllık karısı Baptist olarak kalmış.

Adli tıpta çalışıyormuş ancak yönetim Kübalılara kendi küçük işlerini kurma izni verince bu fırsatı kaçırmamış. Müslüman olmayan bir Kübalı arkadaşıyla spor-kafe kurmuş. Domuz eti içeren yemekler menülerinde var. Yine de Khaled bir gün kafeyi tamamen İslami kurallara uygun yürütmeyi arzu ediyor: Kübalıların domuz etine çok düşkün olduğu doğru. Ama işler değişiyor ve insanlar yeni tatlar tatmayı daha fazla istiyor. Biz de başka kafelerde mevcut olmayan vejetaryan pizza satıyoruz. Alkol de satmıyoruz ve bu problem olmuyor.”

Kendisi için bu kafe değerli, kasıt bu olmasa dahi Kübalıların İslam’a dair anlayışını arttırmasını sağlıyor: "Buraya ilk kez gelen insanlar bana her zaman İslam hakkında sorular soruyor ve ilgili olmaları hoşuma gidiyor. Birçoğu da burayı sağlıklı ve saygılı davranan bir yer olarak gördükleri için tekrar geliyor. İslam’ın prensipleri bunlar: Barış, sevgi ve Allah’a teslimiyet.”

 

Yeni yapılanan bir topluluk

2015’te, Eski Havana’da bir müze, Havana’nın merkezindeki restorasyonlardan sorumlu olan Tarih Departmanınca mescide çevrildi. Burası şu an Küba’da bir camiye en yakın olan şey ve Havana’daki Müslümanlar burada Cuma namazlarını kılabiliyor.

Diğer kentlerde ise gayrıresmi çözümler mevcut, insanlar kendi evlerinde mescidler kuruyor. Hassan ve Shabana’nın evinde de Santa Clara’daki Müslümanların gelip namaz kılabileceği halıyla kaplı bir bölüm var. “Müslümanlara teklif edebileceğimiz fazla bir şey yok ama en azından erkek ve hanım kardeşlerimiz buraya her daim gelebilir.” diyor Shabana.

Cemal de Santiago’daki Müslümanlar için cemaatle namaz kılabilecekleri bir yerin öncelikli olduğunu söylüyor. Ancak henüz bir izin ve finansman yok bir cami için: “12 metrekarelik küçük bir alan inşa ediyoruz. Allah izin verirse, umuyorum ki ileride küçük, düzgün bir cami inşa etmemize izin verecekler.”

Dışarıdan da bazı yardımlar geliyor. Suudi Arabistan, Havana ve Santiago’da dil merkezlerine fon sağlamış ve 2014’te Havana Kitap Fuarı’nda İslami külliyatın ve Kur’an’ın İspanyolca versiyonun dağıtıldığı bir stand açmış. Geçtiğimiz yıl Ocak ayında vefat eden Suudi Kralı Abdullah, 2014’te beş Kübalının Hacc yapması için sponsor olmuş. Bu, memurların ayda ortalama 20 dolar kazandığı Küba’daki Müslümanlar için neredeyse imkânsız bir düş.  

Cemal ve İsa o beş kişi arasında olma şansına erişmiş. “Hacc’a bu kadar erken gidebileceğimi hiç beklemezdim” diyor Cemal. “Cidde’ye vardığımda, havalimanında ilk duyduğum şey ezandı ve ağlamaya başladım” diye o zamanı anımsıyor.

Son olarak da ekliyor: “Tabi ki Küba çok değişti. Ama ancak diğer dinlere sunulan ayrıcalıklar gibi bize de kendi camimizi inşa etme, kendi eğitim merkezlerimizi kurma izni verildiğinde bir şeyler gerçekten değişmiş olacak. Bir kadın örtündüğünde hiçbir sorun çıkmadığında gerçek değişimler yaşanmış olacak.”

 

Kaynak:

Dünya Bizim

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.