Çavuşoğlu: AB’nin bize yönelik attığı adım ters teper

Çavuşoğlu: AB’nin bize yönelik attığı adım ters teper
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle ilgili olarak, "AB’nin bize yönelik attığı adımın faydası olmaz, ters teper." dedi.

Çavuşoğlu: AB’nin bize yönelik attığı adım ters teper

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle ilgili olarak, "AB’nin bize yönelik attığı adımın faydası olmaz, ters teper." dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin kıta sahanlığında yaptığı sondaj faaliyetleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, "Bu konuda herhangi bir ülkenin ya da uluslararası kurumun yorum yapma hakkı yoktur. Bu konuda ne yapmak istediğine, ne yapabileceğine ancak Türkiye karar verir." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, söz konusu meselede adımlarını her zaman uluslararası hukuka uygun şekilde attıklarına vurgu yaparak şöyle devam etti:

"Türkiye, kıta sahanlığında sondaj çalışmalarını bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürecektir. Daha önce Barbaros Hayrettin Paşa ile sismik araştırmalar yapıyorduk. Şimdi Fatih gemimizden sonra Yavuz gemimiz de bölgeye gitti ve bu bölgede sondaj çalışmaları yapacak."

Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda "Garantör ülkeler dışındaki ülkelerin açıklamalarını tamamen yersiz buluyoruz." ifadesini kullandı.

"Ya zenginlikler hakça paylaşılır, ortak çözüm bulunur ya da Türkiye olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) haklarını savunmaya devam edeceğiz." diyen Çavuşoğlu, "Avrupa Birliği'nin (AB) bize yönelik attığı adımın faydası olmaz, ters teper." diye konuştu.

"Doğu Akdeniz'de AB yanlış adım atarsa sorunu çözemeyiz"

Konuşmasında, Doğu Akdeniz konusunda sürecin bu noktaya nasıl geldiğini özetleyen Çavuşoğlu, garantör ülkelere ve AB'ye, Rum tarafı tek taraflı sondaj ve sismik araştırma çalışmalarına başladığında, Rumların tek taraflı çalışma yapmasının doğru olmadığını söylediklerini hatırlattı. Çavuşoğlu, Rum tarafına bu çalışmaları yapmaması ya da durdurması gerektiğini söylemediklerini, buna karşılık Türk tarafının haklarının garanti altına alınması gerektiğini aktardıklarını anımsattı.

Bakan Çavuşoğlu, 2011'de dönemin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında bir komisyon kurulması teklifinde bulunduğunu ve bu ortak komisyon içerisinde müşterek çalışmalar yapıldıktan sonra sondaj ya da diğer faaliyetlerin devam etmesi gerektiğini anlattı. 

KKTC'nin bu teklifinin bugüne kadar masada olduğunu ve hiçbir zaman geri çekilmediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Biz düşüncemizi herkesle paylaşırken, hiçbir kurum, AB, BM ya da Kıbrıs ile yakından ilgilenen garantör ülkeler ve AB bu konuda adım atmamıştır." dedi.

"Kıbrıs Türk halkının burada hakkı olduğunu herkes teslim ediyor"

Çavuşoğlu, Rum kesimi ve Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik bazı kararlar aldırmaya çalıştığını bildiklerini vurgulayarak, birçok toplantı ve zirvede bu yönde çabalarının olduğunun altını çizdi. 

AB'nin attığı adımların faydası olmayacağını söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AB sırf dayanışma uğruna yanlış adımlar atmaya devam ederse, bu konuya bir çözüm getiremeyiz. Sorunu çözmek için yapıcı yaklaşım içinde olursak, biz zaten varız. Esneklik gösteriyoruz. Yeter ki Kıbrıs Türk halkının hakları garanti altına alınsın. Bir mekanizma kurulabilir, komisyon kurulabilir. AB üzerinden olabilir, BM üzerinden olabilir. İki taraf üzerinden olabilir. Biz hepsine varız. Kıbrıs Türk halkının burada hakkı olduğunu herkes teslim ediyor. Rumlar da teslim ediyor. (GKRY lideri) Anastasiadis'e sorduğum zaman 'Evet, Kıbrıs Türk halkının hakkı var.' Neden peki bunu garanti altına almıyorsun diye sorduğumda 'Şimdi yapamam.' diyor. Ne zaman yapacaksın, satmaya başladığın zaman. Şimdi yapamıyorsan satmaya başladığın zaman yapacağının garantisi nerede? Burada herhangi bir doğal gaz çıktığında, satmaya başladığında sen olacak mısın? Dolayısıyla olayın başında bu işleri bizim mutabakata bağlamamız lazım."

"Söz hakları yok"

Sondaj çalışmalarına başlayıncaya kadar hiçbir kurumun adım atmadığına değinen Çavuşoğlu, "Garantör ülkeler dışındaki ülkelerin burada söz hakkı yoktur, garantör değillerdir. Dolayısıyla konuşacaklarsa da dengeli konuşmaları gerekir. Taraf tutmamaları gerekiyor. Biz Kıbrıs meselesinin çözümünde her zaman AB'yi gözlemci olarak, bazen yan odada tuttuk. Crans-Montana'da aynı odaya dahil ettik. Kenarda bir masada oturdular. Dayanışma adına tamamen Rum yanlısı bir tutum sergiliyorlar. Dayanışmada AB standartları esas alınmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, AB'nin söz konusu çifte standarda sıkça düştüğüne dikkati çekerek, "İnsan hakları ve diğer konularda da AB'nin aynı yanlışın içine düştüğünü görüyoruz. Biz bu dayanışmayı doğru bulmuyoruz. Dayanışma, hakkı ve haklı savununca güzel oluyor." şeklinde konuştu.

Bu Avrupa ülkelerinin Rum kesimini hukuka aykırı şekilde AB'ye kabul ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Rum kesimini mutlu edecek açıklamalar yerine bizim sürekli gündeme getirdiğimiz teklifi değerlendirerek, ortak çözüm bulma yoluna gitmeliler. Biz buna varız." diye konuştu.

Çavuşoğlu, konuya ilişkin en son AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini ile görüştüğü bilgisini paylaşarak, şöyle konuştu:

"KKTC ve Kıbrıs Türk halkının hakkını garanti altına alacak bir formül için her türlü esnekliği gösteriyoruz. Buna yanaşmazlarsa, dayanışma uğruna taraf tutarak Rum kesiminin yanında olmaya devam ederlerse hata yaparlar. O zaman da şunu söylemek isteriz: Türkiye, KKTC'nin ve Kıbrıs Türk halkının hakkını sonuna kadar korumaya kararlıdır. Bundan sonra da buna benzer adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Ya bu kaynaklar hakça paylaşılır ya da Türkiye olarak hakkımızı ve Kıbrıs Türk halkının hakkını savunmaya devam edeceğiz."

Münhasır Ekonomik Bölge

Münhasır ekonomik bölge ilanı hakkında çalışma olup olmadığına yönelik soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Bu konularda Dışişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı olarak arkadaşlarımız çalışmaları yapıyorlar. Bu anlaşmalar nasıl olur, nasıl olmaz, artısı ne, eksisi ne, atılması gereken adımlar nedir. Denizin altındaki zenginlikler, yani doğal gaz ve petrol kaynaklarının değerlendirilmesi bakımından kıta sahanlığı esastır. Münhasır ekonomik bölgeyle beraber balıkçılık dahil, deniz içinde deniz suyundan ya da rüzgar gibi enerji elde etmek, hatta artık solar (güneş enerjisi) da deniz üzerinde kurulacak çünkü teknoloji gelişiyor, bu bakımdan münhasır ekonomik bölgenin avantajları var. Buna mukabil orada alınması gereken tedbirler nedir, neler yapılacak? Bunları Milli Savunma Bakanlığımızla birlikte ortak bir çalışma grubu oluşturduk, çalışıyorlar. O görüşmelerden sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Ondan sonra gereken kararlar verilir."

Çavuşoğlu, Yunanistan'da yeni hükümetin göreve başlamasına ilişkin, yeni Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'i yakından tanıdıklarını söyledi. Bakan Çavuşoğlu, Miçotakis'in Yunanistan için iyi işler yapacağına olan inancını ifade ederek, Yunanistan ile ilişkileri sağlıklı şekilde yürütmek istediklerini anlattı.

Ege'de Yunanistan ile gerginlikleri tırmandırma yerine istikşafi görüşmelerle sorunları samimi şekilde çözüme kavuşturmak için çalışmak istediklerini ifade eden Çavuşoğlu, "(Yunanistan'daki yeni hükümet) Gerek ikili ilişkiler, gerekse Ege ve Doğu Akdeniz konularında daha yapıcı bir şekilde ilişkilerimizi götürmemize vesile olur." dedi.

"Askerlerimizin bileceği iş"

Çavuşoğlu, Türkiye'nin S-400 alımı ve nereye konuşlandırılacağıyla ilgili bir soru üzerine, "O askerlerimizin bileceği iş." dedi. S-400'lerin teslimatı hakkında gerekli hazırlıkların yapıldığı bilgisini veren Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanlığının gerekli teknik ayrıntıları gelecek günlerde paylaşacağını söyledi.

Iraklı heyetle görüşme

Çavuşoğlu, Irak Dışişleri Bakanı Muhammed Ali el-Hekim, Savunma Bakanı Necah eş-Şammari ve Ulusal İstihbarat Başkanı Mustafa el-Kazimi ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan ile heyetlerarası bir toplantı gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Toplantının amacının Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi'nin 15 Mayıs 2019'da Türkiye'ye yaptığı ziyarette, iki ülke arasında askeri ve güvenlik iş birliği alanında ortak belge imzalanması için çalışmalara başlanması hususunda verilen talimatların yerine getirilmesi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, bu konuda Irak tarafına taslak bir metin ulaştırıldığını ve söz konusu metin üzerinden her iki tarafın hassasiyetlerini dikkate alarak görüştüklerini belirtti.

Çavuşoğlu, Irak'la askeri iş birliğinin önemine değinerek, "Kurumsallaşmaya ve yeniden inşası için adımlar atmaya çalışan Irak'a her alanda olduğu gibi askeri iş birliği alanında da eğitim ve diğer alanlarda da desteğimizi sürdüreceğiz." dedi. 

"Irak'ta bir PKK gerçeği var"

Iraklı heyetle terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını anlatan Çavuşoğlu, "Bugüne kadar DEAŞ'la mücadelede hep Irak'ın yanında olduk. Ama Irak'ta bir PKK gerçeği vardır. Sadece Kandil bölgesinde değil Sincar bölgesinde de konuşlanmış bir PKK vardır." ifadelerini kullandı.

Irak'tan PKK'nın temizlenmesi gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, öte yandan, DEAŞ terör örgütünün herhangi bir sahayı kontrol etmese de son zamanlarda Irak'ta ve Suriye'de tekrar canlanmaya çalıştığına dikkati çekti.

Çavuşoğlu, Başika hususunu da değerlendirme fırsatı bulduklarını belirterek, söz konusu meselelerin detaylarını görüşmek için ortak bir komite kurma kararı aldıklarını bildirdi. Bakan Çavuşoğlu, bu komitenin karşılıklı Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve MİT Yardımcıları düzeyinde olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yılın son çeyreğinde Irak'ı ziyaret edeceğini hatırlatan Çavuşoğlu, bu ziyaret kapsamında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Toplantısı'nın gerçekleştirileceğini kaydetti. 

Çavuşoğlu, "Irak'ta yeni bir kamp olacak mı? Türkiye askeri anlamda bir destek sağlayacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: 

"Güvenlik iş birliği anlaşması çerçevesinde birlikte burada neler yapabiliriz, her iki tarafın da hassasiyetini dikkate alarak bir mutabakat çerçevesinde neler yapabileceğimizi teknik düzeyde arkadaşlarımız daha detaylı konuşacaklar."

Çavuşoğlu, "Sadece Sincar'da değil, PKK'nın tüm Irak'tan temizlenmesi konusunda mutabıkız." dedi. 

Bu kapsamda sadece Bağdat'ın rol üstlenmesinin yeterli olmayacağını vurgulayan Çavuşoğlu, "Bölgesel yönetimin de Erbil'in, Süleymaniye'nin de işin içinde olması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, Erbil tarafından bu konuyla ilgili yapılan açıklamada, Türkiye'nin bölgede yaptığı harekatların sorumlusunun PKK olduğunu ve PKK'nın Irak'ı terk etmesi gerektiğini güçlü bir şekilde vurguladıklarını anımsattı.

Bu terör örgütlerinin her yerde en çok Kürt halkına zarar verdiğinin altını çizen Çavuşoğlu, Sincar'da ise Yezidilere baskı yaptıklarına dikkati çekti. Çavuşoğlu, bu terör örgütlerinin ayrıca bulundukları bölgelerde siyasi partilere baskı yaptıklarını söyledi. 

Çavuşoğlu, "PKK'nın oradan temizlenmesi Irak halkının da Irak'ın istikrarı ve güvenliği bakımından da son derece hassas önemlidir. Zaten bu konuda bir görüş ayrılığımız yok." ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, bu konuda görüşmelerin devam edeceğini sözlerine ekledi.

 

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.