Can Paker: Çözüm olmazsa felaket olur

Can Paker: Çözüm olmazsa felaket olur
Barış süreci işlerken "akil adamlar" seçildi ve bu insanlar gündeme oturdu.Barış süreci işlerken "akil adamlar" seçildi ve bu insanlar gündeme oturdu.*Doğu...


Barış süreci işlerken "akil adamlar" seçildi ve bu insanlar gündeme oturdu.

Barış süreci işlerken "akil adamlar" seçildi ve bu insanlar gündeme oturdu.

*Doğu Anadolu Bölgesinden sorumlu akillerin Başkanı Can Paker, iki haftalık günlüğünü BUGÜN'e anlattı: "Bana Beşir Atalay'dan teklif geldi, 'evet' dedim. Çünkü çok uzun yıllardır bu işle uğraşıyorum. 1996'da TÜSİAD yönetiminde ilk kez bu bir Kürt meselesidir diyen biziz. Soruna çözümü kolaylaştırmak için akil adamlığı kabul ettim."

*Paker, haftada iki şehre gidip binlerce kişiyi dinlediklerini de belirtti ve "Bu süreç sukut-u hayale uğrarsa Türkiye için tam bir felaket olur" dedi. Barışın gerçekleşmesiyle nelerin değişeceğini de anlatan Paker, "Türkiye'nin siyasi yapısı değişecek, ABD'nin yeni Ortadoğu modelini Türkiye, İsrail ve Kürtlerle oluşturduğunu sezinliyorum. İsrail'in bizden özür dilemesi de bunun parçası" diye konuştu.

Dile kolay, 30 yıldır Doğu ve Güneydoğu'da süren terörü durdurmak için kana kanla savaştık durduk. Barış yine de gelmedi. 50 bine yakın insanımız öldü, kimi hesaplara göre de 300 milyar doların üzerinde varlığımız bu uğurda kaybedildi.

Son kez, terörü barış yoluyla önleme denemesine giriştik.Aylardır hepimiz merakla izliyoruz. Başlatılan "Barış Süreci"nin başarıya ulaşması için herkes elbirliğiyle çalışıyor. Nihayet 8 Mayıs'ta da PKK'nın silahlı oluşumu ülkemizi terk edecek.

Sürecin, sivil toplum tarafını oluşturmak adına seçilen "Akil adamlar" , her bölgede sivil toplum örgütleri ve halkla sık sık buluşuyor. Onlarla ilgili tartışmalar da hala sürüyor. Akil adamlara, hükümetin adamları deniliyor. Peki, bu insanlar, neler yapıyor? Amaçlarını nasıl belirliyor ve neden böyle seçildiler? Bu soruların cevaplarını iş ve ekonomi dünyasının da yakından tanıdığı Akil Adam Can Paker'le konuştuk.

Gerçekleri birebir yaşıyorlar

Doğu Anadolu Bölgesi'nden sorumlu Akil Adamlar Grubu'nun Başkanı Can Paker, arkadaşları Sibel Eraslan, Ayhan Ogan, Mahmut Arslan, Abdurrahman Dilipak, İzzettin Doğan, Abdurrahman Kurt, Zübeyde Teker ve Mehmet Uçum'la birlikte neler yaptıklarını anlatırken, siyasi, ekonomik ve sosyolojik gerçekleri de gündeme getirdi.

*Can Bey, sizin gibi "akil adam"ları Başbakan Tayyip Erdoğan atadı diye ortalık ayağa kalktı. Sizi kim veya kimler seçmeliydi?

Bizim seçilmemizin yanlış olduğunu söyleyenler, niye yanlış olduğunu da söylemeli ki, onu bilelim.

Tayinle atanmayı kabul etmem

*Başbakan'ın tayin emriyle atandığınızı söyleyenler haksızlık mı ediyor?

Başbakan'ın tayin emriyle atandığımız doğru değil, bunu kabul etmiyorum. Hem bizim grupta hem de muhtemelen diğer gruplarda seçilenlerin ve bu işi kabul eden insanların hemen hemen hepsi konuyla ilgili bundan önce uğraşmışlar ve hala da uğraşıyorlar.

*Sizi gerçekten kim seçti?

Bilmiyorum bizi kimin seçtiğini. Başbakan mı, yoksa hükümet mi seçti? Beraber mi seçtiler, bunu bilmiyoruz.

*Kimin seçtiğini hiç sormadınız mı?

Bana ne ki sorayım. Bana böyle bir şey teklif edildi, "Yapar mısın" diye sordu, ben de "Yaparım" dedim.

*Teklif kimden geldi?

Teklif Beşir Atalay'dan geldi. Tabii ki Başbakan adına geldi. Bunca yıldır uğraştığım için kabul ettim.

Türkiye'nin özetisiniz

*Sizler gibi birçok insan da barış olsun diye uğraşıyordu. Neden onlara bir teklif gitmedi de, size geldi?

Bunu beni seçenlere soracaksınız. Gerçekten bilmiyorum. Tabii ki, bizlerin dışında da insanlar olabilirdi. Bizlere, "Bu seçtiğimiz isimler, Türkiye'nin bir özetidir" deniliyor.

TÜSİAD'DA "KÜRT MESELESİ" OLDUĞUNU İLK KEZ BİZ SÖYLEDİK

*Akil adam olmaktan dolayı mutlu musunuz?

Tabii ki. Çünkü ben zaten uğraşıyordum bu işle. Hem de TÜSİAD yönetim kurulu üyesi olduğumdan, yani 1996 yılından bu yana uğraşıyordum.

*TÜSİAD'ın çok tepki toplayan "Demokratikleşme Perspektifleri Raporu"nun açıklandığı zamandan mı söz ediyorsunuz?

Evet tabi ki öyle. O raporda Kürt meselesiyle ilgili maddeler vardı. Anayasa önerisi olarak yer alıyordu. O tarihten bu yana da bunu savunuyordum. Akil adam seçilmekle, barışı sağlamak için "Bu süreçte yeni bir imkan olacak" düşüncesiyle gelen teklifi kabul ettim.

*Bunca yıl uğraştınız o sürecin finalini de mi görmek istiyorsunuz?

İnşallah finali de görürüz. TESEV'in çalışmalarını siz de izliyorsunuz. Kaç yıldır biz Kürt meselesiyle uğraşıyoruz. Hatta, bu soruna ilk defa "Bu bir Kürt meselesidir" diyen de biziz. Doğu'dan, Güneydoğu'dan yıllarca zorunlu göçler yaptırıldı. Onun sonuçlarına nasıl sosyolojik etkiler ettiğini araştıran da bizleriz.

Binlerce kişiyle konuşuyoruz

*"Akil Adam" olarak neler yapıyorsunuz?

Henüz 3 hafta oldu göreve başlayalı. Başka grupları bilemem ama biz "Doğu Anadolu"ya bakan grup olarak her hafta salı günü akşamı bölgeye gidip, cuma günü akşamı dönmek üzere 4 tam gün iki şehir geziyoruz.

*Hangi şehirleri gezdiniz?

Malatya, Elazığ, Hakkari ve Van'a gidip geldik. Önümüzdeki hafta Erzincan ve Tunceli'ye gideceğiz. Gittiğimiz yerlerde şunu yapıyoruz; Genel bir sistematiğimiz var. Şehirlerdeki sivil toplum örgütlerini (STK) bir araya getirip konuşuyoruz. 160- - 180 temsilciyle, 1000'e yakın sayıda vatandaşla görüştük. Önce onları dinliyoruz. Yani süreci nasıl görüyorlar? Kafalarında hangi sualler var, hangi önerileri var? Onları öğreniyoruz. Kendi katkılarımızı yapıyoruz. Ortaya çıkan sentezi de aramızda rapor haline getiriyoruz. En son rapor daha sonra yayınlanacak.

Bölgedeki insanların son umudu

*Gerçekten barış süreci geliyor mu?

Şöyle bakıyorum; Büyük ölçüde barış geliyor ama bu süreç olmaz da büyük bir sukut-u hayalle sonuçlanırsa Türkiye, felaketin eşiğine gelir.

*Bu kötü senaryoda neler görüyorsunuz?

Bugün yarın PKK çekilmeye başlıyor. Bir engel görmüyorum ama eğer olur ise, sabote edilirse, daha önceki Habur açılımı gibi olursa Türkiye, felaket bir duruma gelir. Çünkü insanların bölgedeki son umudu bu. Daha sonrasını söylemek dahi istemiyorum. Dilim varmıyor.

UÇTAKİLERİN AŞIRI TALEPLERİ MEVCUT

*İki haftada neler yaşadınız?

Yine Doğu Anadolu için konuşuyorum, diğer tarafları bilemem. İnsanların, nüfusun çok büyük kısmında "müthiş bir barış özlemi" var. Hatta "barışa susamışlık" var. Bunu derken, her yerde iki ekstrem de mevcut. Birincisi 'ulusalcı taraf' dediğimiz bu yapılanlara razı olmayan ve karşı çıkanlar var. Bir de Kürt tarafından 'uç istekleri' olanlar var. İşte, 'Kürt bayrağı da dalgalansın, eyalet sistemi de gelsin, Abdullah Öcalan da serbest olsun" diyenler.

*İki ucun dışındakiler ne düşünüyor?

Bu iki ucun dışında olanları da ikiye ayırabiliriz; Birincisi koşulsuz barış isteyenler, ikincisi de "Barış olsun ama şunlar şunlar ne olacak?" diyenler. Bunlar arasında anadilde eğitim var, yerel yönetimlerin güçlenmesini isteyenler ve pek çok da 'kimlik' ilgili sorun var. Karşımıza ekonomik argümanlar değil, bunlar çıktı.

Müthiş bir tradeji var

*Halk buluşmalarında en çok neden dert yanıyorlar?

Bölge, 30 yıldır müthiş bir trajedi yaşamış. Bölgede yaşananlar ve sosyolojik dinamikleri Batı'ya hiç aksettirilmemiş. Yani Türkiye'nin Batısı, Doğu ve Güneydoğu cahili. İşte Doğu'da fakir ama iyi insanlar, bir de bunların çocukları var ki bunlar da dağa çıkıyor. İşte Batı, durumu böyle görüyor. İşte doğu ve güneydoğuda fakir Kürtler var gibi. Ama orada yaşananları gördüğünüz zaman, nasıl baskılar olmuş, insanlar nelere maruz kalmış ki, en basiti de yerinden edilme, zorunlu göç yani.

Geçici destek şart

*Bölgede nasıl bir ekonomik model olmalı?


Zor bir model. Bölgedeki ekonominin çok daha büyümesi ve filizlenmesi için belirli bir korumacılık ve teşvik yapılması lazım. Zaman içinde de azalması gerekir. En fazla 5 yıl diyebilirim. Sonrasında kendi ayaklarında durması lazım. Sürekli sübvansiyonlarla ekonominin ciddi bir sisteme oturacağını zannetmiyorum.

ABD?nin modelinde İsrail de yer alıyor

*Sizce Barzani'nin barış sürecindeki etki oranı nedir?

Sadece Barzani'nin rolü değil. Barış sürecinde dış dünyadaki tarafı da var. Dış dünya tarafında Türkiye, saplantı halinde Irak merkezi hükümetiyle işi götürüp, Kuzey Irak'taki Kürtlerle sürekli kavga ediyordu. Bu siyaseti Türkiye artık değiştirdi. Kürt yönetimiyle ilişkilerini güçlendirdi.

*Sadece Türkiye değil, Kürt yönetimi de çok değişti değil mi?

Çünkü, ABD değişti. Bunu bilerek değil, çünkü spekülatif olur, sezinleyerek söylüyorum. ABD, bölgedeki ağırlığını yani siyasetini Türkiye, İsrail ve bölgedeki Kürtlerle götürmek istiyor. Dolayısıyla Barzani'nin politikalarında da bu var. Peki acaba İsrail, neden Türkiye ile barışmak istedi? O isteğin arkasında da bu var. Netenyahu, özür dilerken yanında da ABD Başkanı Obama vardı. İşte bunun için özür diledi. Bu da tabii ki manidardı.

CHP PASİF MHP'NİN İSE MİSYONU BİTER

*Muhalefet kanadına baktığımızda neler görüyorsunuz?

Bence bu işte CHP pasif kaldı. Kredi açıyoruz filan dediler. Başbakan da "Ben ne yapayım sizin kredinizi?" diye cevap verdi. Siyasi birisi değilim, belki siyasetçiler farklı düşünür ama ben olsaydım şunu derdim; "Yaptıklarınız çok doğru, bunları destekliyoruz ama gelin şunları da yapın." Yani, daha ileri, daha yüksek bir muhalefet çizgisi koyması gerekirdi.

*MHP'nin misyonu, barış süreciyle birlikte biter mi?

Evet, bitiyor. Bence ana mesele de bu. Onun için MHP daha fazla sesini yükseltiyor.

PERİHAN ÇAKIROĞLU-BUGÜN GAZETESİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.