Bu da Kılıçdaroğlu'nun Köstebeği!

Bu da Kılıçdaroğlu'nun Köstebeği!
 Bu köstebekle, Deniz Baykal'ı alaşağı eden köstebekler aynı tarlanın tohumu olursa...Hey yumurtaya can, Kılıçdaroğlu'na "köstebek" avcısı yeteneği...


 

Bu köstebekle, Deniz Baykal'ı alaşağı eden köstebekler aynı tarlanın tohumu olursa...

Hey yumurtaya can, Kılıçdaroğlu'na "köstebek" avcısı yeteneği veren büyük Allah'ım, böyle "eğlenceli" bir ülkede yaşadığım için sana nihayetsiz hamdolsun.

Kaç gündür "köstebek" muhabbetidir gidiyor.


Medyaya yansıyanlar doğruysa "köstebek" denilen dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın koruması da tuhaf, köstebek avcısı Kılıçdaroğlu da!


Koruma tuhaf; çünkü İstanbul'u arayacağına Kırıkkale'yi arıyor. Kırıkkale Belediye Başkanı da haliyle İstanbul'u aramak zorunda kalıyor.


Neden böyle dolambaçlı bir yol seçmiş; direkt İstanbul'u arayınca çok mu yazıyor?


Telefonlarını dinleyen "amcaların" polisiye film merakına hitap etmek mi istemiş yoksa?


Değilse nedir?


Şok ses kaydı anonsuyla medyaya servis edilen şu konuşmayı yapmaktan aciz mi:


"M.Ç: Başkanım


V.K: Üstadım nasılsınız?


M.Ç: Sağol Başkanım sen nasılsın?


V.K: İyiyim, iyiyim sağ olasın ne var ne yok?


M.Ç: Allah iyilik versin, iyiyiz başkanım delikanlı ile ders çalışıyoruz.


V.K: Hee


M.Ç: Mayoz bölünme, mitoz bölünme


V.K: Sen evde misin?


M.Ç: Evdeyim


V.K: Senin kaçtı telefon iki yüz on altı...


M.Ç: Otuz kaç xxx


V.K: xxx aradım abi


V.K: Tamam


M.Ç: Oldu Başkanım"


Şuncacık konuşmayı becerememiş; Kırıkkale Belediye Başkanı'na (V.K) derdini nasıl anlatabilmiş?


Gelelim Kılıçdaroğlu'na...


Korumasından hareketle Beşir Atalay'ı köstebek ilan ederek "Sen o koltukta oturamazsın." diyor, "O koltuktan ayrılacaksın..."


Hazır koltuktan bahsetmişken, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna hangi kaya gibi adamların tavassutuyla oturduğunu da açıklasın.


"Yap bi haber; ib(...) olarak adı çıksın bir kere de..." şeklinde her yolu mubah gören o kaya gibi adamlar taifesinin "mubah" gördükleri arasında değilse, neden Deniz Baykal'ı kaset marifetiyle alaşağı edenlerin izini sürmüyor?


Hadi bunun izini sürmüyor, Deniz Feneri hakkında kendisine servis yapan "köstebeğini" açıklasın bari.


Bu köstebekle, Deniz Baykal'ı alaşağı eden "köstebekler" aynı tarlanın tohumu mu görelim.


Yanlış anlaşılmasın: Dünyanın en uzun süreli ana muhalefet partisinin liderine saygısızlık yapmak aklımızın ucundan geçmez.


Deniz Feneri konusundaki amansız takibini takdir ve şükranla karşılıyoruz.


"Köstebek" avcılığına soyunmasına da çok seviniyor, azim ve cesaretini kıracak her şeyden kaçınıyoruz.


Bu nedenle...


Sudan yerine yanlışlıkla başka bir ülkeye gittiğini, referandumda oy kullanmayı beceremediğini, imza kampanyası için İstanbul'a gelip de imza atmayı unutarak Ankara'ya döndüğünü, CHP'li seçmenler arasında yapılan ankette bile yüzde 60 oranında güven kaybettiğini aklına getirmemesi için dua ediyoruz.


Yazık ki yazık, azim ve cesaret de her şeye yetmiyor.


Yetseydi, Deniz Feneri davasındaki bilirkişinin bir kalemde yaptığı 30 milyon liralık tahrifatı görürdü.


Demek ki bazı şeyler için şecaatten öte hasletler gerek. Hakkaniyet duygusu mesela.


O değil de, "Alem yandaş, medya tek sesli oldu..." falan deniyor ya, külliyen yalan.


Mahut bilirkişi tahrifatı Nedim Şener veya Ahmet Şık davasında olsaydı yeri göğü inletirlerdi.


Salih Tuna / Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.