BOP Bopladı mı?

BOP Bopladı mı?
Projenin adı: BOPAçılımı: Büyük Ortadoğu Projesi.Yer/Sahne: Ortadoğu, ek olarak Kuzey Afrika. Yani petrol rezervlerine sahip ülkeler.Projenin yürütümü:...


Projenin adı: BOP

Açılımı: Büyük Ortadoğu Projesi.

Yer/Sahne: Ortadoğu, ek olarak Kuzey Afrika. Yani petrol rezervlerine sahip ülkeler.

Projenin yürütümü: Yönetim literatürünün en temel ilkelerinden birisi olan ?öncelikli olan ilk önce? anlayışı uygulanacaktı.

Bahane: İlgili ülkelere demokrasi getirmek.

Peki, ya diğerleri? Gerek yok. Onlar zaten dünyayı yönetenlerin şamar oğlanları olmuş.

Planlayanlar:

Dünyanın avantasını yiyen, dünya halklarının açlığı ve yoksulluğu pahasına kendi kursaklarını tok tutanlar. Yani, ABD merkezli batı dünyası.

Yani, birinci dünya savaşı sonrası Ortadoğu?yu cetvelle çizip bütün aşiret reislerini, şeyhleri kral ilan edip Arap halklarını kırk parçaya bölenler.

Bütün dünyaya dağılmış, bulundukları yerlerde finans sermayesini elinde tutan Yahudiler ve onların Ortadoğu?daki devletleri, İsrail.

Taşeronlar:

Mustafa Kemal?in Türkiye?sinde yetmiş dokuz yıl sonra iktidara getirilip BOP?un eşbaşkanı ilan edilenler.

Ortadoğu?nun öz sahipleri, ancak ulus bilincine ulaşamamış Arapların kafaya alınan kesimleri.

Müslüman Kardeşler. Bu kardeşler Türkiye ve Arap ülkelerinde yuvalanmış, bir zamanlar karşı iken şimdilerde batının bu ülkelerdeki kankalarıdır. Aslında kendi öz kardeşleri müslümanları kendi çıkarları için emperyalist çevrelere satan kardeşlerdir.

Amaç:

Ortadoğu?da kendi eteklerini öpmeyen, kendilerine yalakalık yapmayan dikta rejimlerini yıkmak. Yıkılan rejimler yerine etnik ve dinsel temelli küçük aşiret devletler kurmaktı.

Çünkü Irak, Suriye, Libya, Tunus ve Mısır her şeye rağmen bir güçtü. Uzun vadede daha da güçlü olabilirlerdi. Hele birde Araplar uluslaşma sürecine girip ilerde birleşirlerse dünyanın efendileri için çok daha kötü olabilirdi. O halde yılanın başı küçükken ezilmeliydi. Zaten bölük pörçük olan Arapları biraz daha bölerek deyim yerindeyse Ortadoğu?yu Arap saçına çevirmekti.

Ortadoğu petrollerinin vanalarını petrol bitinceye kadar ellerinde tutmak, enerji koridorlarını denetlemek, petrol bitince de ne haliniz varsa görün demekti.

Gelinen nokta:

Proje Irak, Tunus, Libya, Mısır?da uygulandı. Sırada Suriye var. Projenin bir sonraki aşaması, İran olacak.

Ha, bu arada çantada keklikler, yani Türkiye bekleyebilir.

Dünyada yaşanan bütün iç savaşlar devletler arası savaşlardan daha korkunç olmuştur. Amerika, İspanya, Yunanistan iç savaşları. Bu savaşlar sonrası yüzlerce yıl insanlar birbirinin yüzüne bakamaz hale geldi.

Irak halkının akıbeti de aynı olacak. Libya halkı da kendi kardeşlerini öldürdü, kendi kardeşleri tarafından öldürüldü. Suriye barut fıçısı. Suriye halkı birbirini boğazlamaya başladı bile.

Türkiye açısından durum ne?

PKK Suriye?nin kuzeyinde bayrak çekti. PKK ile binikiyüz km. lik sınır oluştu.

?Komşularla sıfır sorun politikası? bütün komşularla sorun, kavga dövüş getirdi.

?Arap baharını sürükleyen güç olmak? politikası, Arap baharı sonrası Ortadoğu?da yaşanacak kaosa ve girdaba düşmeyi getirdi.

?Stratejik derinlik? politikası, dere yataklarında kalıntı su parçalarından, yani cibillerden bile daha sığ bir derinliğe dönüştü.

Arap halklarının liderliğine soyunmak, öncü rol oynamak, bir koyup üç almak isterken başka şeyler alındı ve asıl alınacak olanlarda geride.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olduk.

?Planlar hiçbir şeydir, fakat planlama her şeydir? demiş, Eisenhower. Eğer nereye gitmek istediğinizi bilmiyorsanız, sizin için her yol makbuldür. ?Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.? demiş, Montaigne.

İşletmelerde olduğu gibi devlet yönetiminde de ya senaryolu oyun, ya da orta oyunu oynanmak zorundadır. Ancak; orta oyunu oynamak için organizasyonun her kademesinde olağanüstü yeteneklere sahip oyuncu bulmak zordur. Var mı bizde o oyuncular?

O halde; senaryolu oyun, yani planlama tercih edilmelidir. Var mı bizde planlama?

Peki BOP bopladı mı?

Hayır. BOP tıkır mıkır işliyor. BOP layan biz olduk.


Ve bir fıkra:

Karadeniz?linin biri oğluyla sabah dağa oduna gideceklermiş. Oğluna sabah saat beşe saati kurmasını söylemiş.

Hanımı atılmış: ?Saati kurmanıza gerek yok, ben her gün sabah saat beşte işemeye kalkıyorum, sizi de kaldırırım? demiş.

Hanım, gecenin bir yarısında kaldırmış ve baba oğul dağa gitmişler. Fakat bir türlü sabah olmuyormuş. Derken bir sarp bir yere düşmüşler ve çıkamıyorlarmış.

Oğul, ?baba ne bu başımıza gelenler? demiş.

Baba: ?Oğlum ananın ?.dan saat olursa bizim başımıza gelenler az bile? demiş.

Saygılar bizden?


25 Temmuz 2012.

Mahmut TEBERİK

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.