'Biz kesinlikle araçların yakılmasına karşıyız'
Kalkınma Bakanı Doğan "Biz araçların, makinaların yakılmasına karşıyız, bu makinalar halkın ürettiği değerlerdir, ekonomik yapımızın ürünleridir" dedi.
ANKARA (AA) - Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, "7 Haziran sonrası görev alan geçici hükümetin, müzakere masasının ve barış dilinin yerine ikame ettiği askeri operasyonları durdurması ve savaş dilini bir an önce değiştirmesi gerektiğine inanmaktayız" ifadelerini kullandı.
Doğan, Bakanlıkta gerçekleştirdiği ilk basın toplantısında 7 Haziran seçimleri sonucunda halkın kendilerine "müzakere ederek bu ülkeyi yönetin" mesajı verdiğini, ancak bu uzlaşma zemininin, bütün koşullarıyla mümkün olduğu halde bir koalisyon hükümetinin kurulamadığını söyledi.
Ülkenin erken bir seçime zorunlu kılındığını ifade eden Doğan, ortaya çıkan bu koşullarda, ülkeyi seçime götürecek bir seçim hükümetinin anayasal bir gereklilik olarak kurulduğunu hatırlattı. AK Parti'nin 7 Haziran sonrası yaklaşımını eleştiren Doğan, "7 Haziran'dan sonra halkımız tarafından yetkisi alınmış olan AK Parti hükümeti sandıktan çıkan uzlaşma mesajını idrak etmemekte ısrar etmiş ve siyasal iktidarının devamını sağlamak adına eş zamanlı olarak müzakere koşullarının tamamen ortadan kalkmasına neden olan bir yaklaşımı esas almıştır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin 2,5 yıldır devam eden bir çatışmasızlık döneminden, yeniden yoğun bir çatışma sürecinde girdiğini ve ülkenin her tarafından cenazelerin gittiğini söyleyen Doğan, şöyle devam etti:
"Ülkemiz, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, şehir merkezleri de dahil olmak üzere, sivil halkın çok ağır bedeller ödediği bir durumu ne yazık ki yaşamaya başlamıştır. Başlayan bu yoğun çatışma ve şiddet sarmalı içerisinde, HDP olarak, tek bir insanımızın bile canını yitirmeyeceği bir çatışmasızlık ortamına yeniden dönmek ve barış ortamını yeniden inşa edecek koşulları yaratmak gerektiğine inanıyoruz. Bu bağlamda, siyaset kurumunun bu ölümleri durdurmak adına daha güçlü bir şekilde irade ortaya koymasını açık ve net bir şekilde ifade ettik, bundan sonra da etmeye devam edeceğiz."
Bu konuda, zaman kaybetmeden ciddi çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Doğan, "7 Haziran sonrası görev alan geçici hükümetin, müzakere masasının ve barış dilinin yerine ikame ettiği askeri operasyonları durdurması ve savaş dilini bir an önce değiştirmesi gerektiğine inanmaktayız" görüşüne yer verdi.
- Seçim güvenliği
Doğan, HDP mensubu bir bakan olarak, halklara karşı, barışı sağlamak için verdikleri sözü yerine getirme gayreti içinde olacağını, tek bir canın yitirilmesini engelleme anlayışını, tüm siyasi çalışmalarının önüne koyacağını belirtti.
"HDP olarak seçim hükümetinde bakan olmamız, en temelde bu savaş ortamını durdurmak, 'başkalarının evlatlarını, siyasal çıkar ve iktidarlarının devamı için feda etmeye hazır' bir anlayışa karşı, toplumsal barış sesini en üst düzeyde görünür kılmaktadır" ifadelerini kullanan Doğan, 1 Kasım'da yapılacak seçimler için, bu çatışmalı ortamdan çıkılarak, herkesin demokratik bir biçimde siyasal hakkını kullanabileceği bir seçim ortamı yaratmanın temel gündem olması gerektiğini kaydetti.
Seçim güvenliğini, savaş dilinde ısrar eden anlayışa terk etmemenin bu açıdan oldukça önemli olduğunu dile getiren Doğan, görev süresi boyunca, Bakanlığın görev alanı içerisinde, toplumla beraber, "eşitlikçi, paylaşımcı, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik" bir yaklaşımla, bütün Türkiye halklarının beklentilerini esas alan bir anlayışı çalışmalarda temel alacaklarını belirtti.
-"Bölgesel eşitsizlikler"
Bakanlık ile ilgili temel yaklaşımlarına dair hususları paylaşan Doğan, Türkiye’de kalkınma meselesinin çok uzun yıllardır yanlış bir biçimde ele alındığını, uygulanan politikalar çerçevesinde, belli başlı bölgelerin sosyal, kültürel ve iktisadi gelişmesi esas alınarak, bölgesel olarak çok keskin bir ayrıma gidildiğini iddia etti.
Doğan, özellikle bazı bölgelerde yoğunlaşan iktisadi kamu yatırımları ile bunun paralelinde gelişen sosyal ve kültürel gelişmişliğin, kamu eliyle diğer bölgelerin açık biçimde geri bırakılmasına neden olduğunu savunarak, ülkede kalkınma yaklaşımının neo-liberal bir politika ile okunması sürecinin beraberinde, "doğal kaynakları sömürme, doğayı tahrip etme, ekolojik hassasiyetleri yok sayma" şeklinde tasavvur edildiğini söyledi.
Ormanlık, tarım ve mera alanlarının yoğun bir biçimde, halkın çıkarlarına aykırı bir biçimde kullanıma açıldığını ifade eden Doğan, Türkiye’nin kalkınma perspektifinin ve bu bağlamda hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarının emekten yana, hakça, adaletli bir gelir dağılımı üzerinden yapılmaması ve üretim alanlarının dolaylı ya da doğrudan halkın tasarrufundan alıkoyan yaklaşımın devamının, Türkiye'deki bölgesel eşitsizliklerin çok daha büyük boyutlara ulaşacağını gösterdiğini kaydetti. Doğan, "Burada net bir biçimde vurgulayacağımız husus, bizim Bakanlığımız süresince, haksız, adaletsiz, halktan ve emekten yana olmayan politikaların terk edileceği hususudur" diye konuştu.
-"Kaynakların insana yatırılması gerekiyor"
Doğan, bakanlığın tasarrufundaki bütün alanlarda politikalarını, halkları, demokratik kitle örgütlerini ve diğer sivil toplum alanını karar süreçlerine dahil eden, demokratik katılımı işleten bir anlayışla yürüteceklerinin altını çizdi.
Bir ülkenin ekonomik gelişmişliği ve kalkınma düzeyinin, toplumsal barış ve demokratikleşme ile doğrudan ilişkili olduğuna dikkati çeken Doğan, şunları kaydetti:
"Türkiye kaynaklarının büyük çoğunluğunu, hiçbir sonuç doğurmadığını 30 yıllık çatışma ortamında defalarca kez tecrübe ettiğimiz askeri ve güvenlik odaklı politikalara yeniden harcamanın, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmenin önünde en büyük engel olduğunu güçlü bir şekilde vurgulamak isterim. Dolayısıyla, savaşa harcanan ülke kaynaklarımızın; eğitim, sağlık, üretim ve istihdam gibi temel ekonomik ve sosyal alanlara yatırılmasının, iktisadi ve buna bağlı olarak toplumsal gelişmeyi, kişi başına düşen milli geliri mevcut durumdan çok öteye taşıyacağını, yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalar ortaya koymaktadır. Bu sebeple, mevcut durumda yaşanan çatışmalı ve savaş ortamından hızla çıkarak, kaynaklarımızın, beşeri olana, yani insana, yatırılmasını oldukça elzem görmekteyiz."
-"Amacımız yeniden müzakere masasında barışı konuşmak"
"Tek bir canın yitirilmemesi, bizim bütün bakanlıklarımızdan, milletvekilliklerimizden ve siyasi pozisyonlarımızdan bin kere, milyon kere daha kıymetlidir" görüşüne yer veren Doğan, bu sebeple söz verdikleri barışı inşa etmek için seçim hükümetinde yer aldıklarını söyledi. Doğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bütün amacımız, geçmişte defalarca denenen silahlı, güvenlik odaklı yöntemlerin acilen, hemen bugün itibariyle terk edilerek, yeniden müzakere masasında barışı konuşmak olacaktır. Bulunduğumuz süre içerisinde, Bakanlar Kurulunda da bu tutum ve duruşumuzdan hiçbir suretle vazgeçmeden, 'sonuna kadar savaş' diyen anlayışa karşı, hiçbir çocuğumuzun feda edilmeyeceği bir geleceği ısrarla savunacak ve 'sonuna kadar barış' diyeceğiz. Barışta ısrar eden tavrımız ile içinden geçtiğimiz bu kanlı ortamı, yeniden demokratik çözüm ve barış sürecine evriltmek için her türlü çabayı sarf edeceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.