Başbakan'ın büyük sırrı ortaya çıktı!

Başbakan'ın büyük sırrı ortaya çıktı!
Başbakan Erdoğan'ın Libya ziyaretine zamanlama damga vuracak! ...EMRE ÇAKIR / SICAK GÜNDEM ÖZEL HABERAylar önce Tunus?ta başlayan devrim çığlıkları...



Başbakan Erdoğan'ın Libya ziyaretine zamanlama damga vuracak! ...

EMRE ÇAKIR / SICAK GÜNDEM ÖZEL HABER

Aylar önce Tunus?ta başlayan devrim çığlıkları bugün çığ gibi büyüyerek devam ediyor. Bölgesel anlamda artık sözü geçmeye başlayan ve ağırlığını hissettiren Türkiye ve AK Parti hükümeti yeni dönemde Mısır, Tunus, Libya gibi devrimin lider ülkelerine ağabeylik yapacağı uzmanların görüşü?


Hafta başı sırasıyla Mısır ve Tunus?ta ziyaretlerine start veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Libya?da olacak. Ziyaret normal bir seyir olarak gözükse de içinde büyük bir sırrı barındırıyor. Ziyaret sırasını dikkatli organize eden Erdoğan?ın kurmayları Libya çıkarmasını Libya?nın ?Çöl Aslanı? Ömer Muhtar?ın ölüm yıldönümüne denk getirdi. Ortaya çıkan bu tablo bölge halkı ve uzmanlar tarafından manidar ve gurur verici bulundu.


Ömer Muhtar kim?


Libya?daki direnişin öncüsü ve sembolü Ömer Muhtar, 1862 yılında Libya?nın Defne bölgesinin Batnan kasabasında doğdu. Muhtar burada sekiz yıl köklü bir din eğitimi aldı. Öğrenim görürken bir yandan da kendisini sanat dallarında yetiştirdi ve marangozluk, ziraatçılık, demircilik ve duvar ustalığı gibi el becerilerini elde etti.

Muhtar?ın liderlik vasfı ve saygın kişiliği kendisine önemli görevler verilmesini sağladı. Cağbub Üniversitesi?nin temsilcisi olarak Sudan ve Mısır?a gönderildi. Çeşitli heyetlere başkanlık da yapan Ömer Muhtar, kabilelerin arasında çıkan anlaşmazlıklarda arabulucu olarak görev aldı. Çağbub Üniversitesi?ndeki eğitimini tamamladıktan sonra Kasur zaviyesinin başına getirildi. Daha sonra güneydeki Ayn Kalak zaviyesi şeyhliğine atandı. Gayretleri ile bu bölgeye Fransız işgal güçlerinin girmesini engelledi. Daha sonra tekrar Kasur zaviyesi imamlığına getirildi ve bu görevini İtalya?nın Libya?ya saldırdığı 1911 yılına kadar sürdürdü.

İTALYA?NIN LİBYA?YA SALDIRMASI, ÖMER MUHTAR?IN LİDERLİĞİ ÜSTLENMESİ

Ömer Muhtar direnişin liderliğini üstlendikten sonra, emrindeki kabileleri 100-300 silahlı atlı ya da yaya olarak küçük gruplar halinde organize etti. Bu güçler birer vurucu tim şeklinde idi. Çok hızlı ve seri hareket kabiliyetleri ile İtalyan askeri kollarına, nakliyelerine, karakollara baskınlar yapıyor ve bir anda ortadan kayboluyorlardı. Ömer Muhtar, emrindeki güçler ile İtalyan kuvvetleri arasında, 1923?ten 1932?ye kadar her yıl en az elliden fazla muharebe, iki yüzden fazla küçük ölçekli çatışma cereyan ediyordu.

İtalyanların savaştığı sadece organize edilmiş bir kısım Senusi birlikleri değildi. Topyekün Libya halkına karşı savaşıyorlardı. Tam bir abluka ve çember içindeki halk bir ölüm-kalım savaşı vermekteydi. Ömer Muhtar, hereketin merkezi olarak karargâhını Calu vahasının Cebel-i Ahdar (Yeşil dağ) bölgesine kurdu.

ÖLÜM KALIM SAVAŞI

İtalyanların üstün silah ve insan gücüne karşı mücahidiler inatçı bir direniş sergilediler. Çatışmaların dozu gün gittikçe arttı. Bazı araştırmacılar sadece 20 aylık bir zaman diliminde Senusi güçleri ile İtalyan ordusu arasında 263 çarpışma geçtiğini belirtmektedirler ki, bu da mücadelenin şiddeti konusunda bize bir fikir vermektedir. İtalyan kuvvetleri ilk yıllarda ciddi kayıplara uğradılar ve mücahidîne karşı bir üstünlük sağlayamadılar. Mesela Haziran 1923?de Sirte?de meydana gelen bir çatışmada İtalyanlar 13 subay ve 300 asker kayıp verdiler. Genel itibarıyla mücahitler karşısında perişan olan İtalyanlar hınçlarını masum halktan çıkarıyorlardı. Bu ise direnişe olan desteğin gittikçe artmasına sebep oldu ve Mussolini?nin dediği gibi ?Siri, yeşil bitki örtüsüyle kan rengine bulandı.?

1927 yılı mücahidler için zaferlerle dolu olarak geçti. Mart ayında İtalyanların 7 taburundan 50 askeri araç pusuya düşürüldü. Üç yüzden fazla İtalyan askerinin öldürüldüğü bu çatışma ile alakalı İtalyan General Mezetti şöyle demektedir: ?Mart 1927?de gerillalar bize karşı önemli bir başarı kazanmıştır. Toplam 1200 piyade ve 400 süvari gücüyle, Kaulan-Gerrari-Maaua-Gerdes Abid boyunca uzanan hatlarımızı yararak Cebelü?l Ahdar?ın merkezini ele geçirdiler. Cebel?den Bir Gandula, Sira, Kasr Benigdem, Gergerumma ve sahile kadar uzanan karakollarıyla bizim işgal kuvvetimizi iki kısma böldüler. Kuf bölgelerinde 200 faal asker gerillaların emrinde bulunuyordu.?

ESİR DÜŞMESİ VE VEFATI

Ve 11 Eylül 1931...Ömer Muhtar ve yanındaki bir kısım mücahidîn Sılanta mevkiinde bulunan Hz. Muhammed (S.A.V.)?ın sahabelerinden Sidi Rafi hazretlerinin kabrini ziyaret etmeye karar verdikleri zaman İtalyanların tuttuğu bölgenin içersine girmişlerdi. İtalyan istihbaratı onun varlığını haber almıştı. Vadiyi her yönden saran kuvvetlerin oluşturduğu çemberi yarmanın imkânı yoktu. Mücahidler son nefeslerine kadar çarpıştılar. Son anda Seydi Ömer?in de atı vurulup yıkıldı ve onu yere düşürdü. Ama bu yetmişini geçkin ihtiyar aslan yılmadı, kendini toparlayıp tüfeğini ateşlemeye devam etti. Elinden yaralananınca tüfeği diğer eline aldı. Artık yapacak bir şey kalmayınca, askerler üzerine çullandılar ve onu esir ettiler. Önce Sûse?ye sonra Bingazi?ye 60 km uzaklıktaki Suluk?a götürüldü. Burada İtalyan birliklerinin genel kumandanı Graziani?nin karşısına çıkartıldı. Bu görüşmedeki tavırlarından etkilenen general onun hakkında şunları yazacaktır: ?Odama girdiği andan çıkıp gittiği ana kadar onun vakar ve haysiyetine son derece hayranlıkla bakıp durdum. Onun tavır ve davranışlarını çok beğendim ve hayran kaldım.?

Graziani, hatıralarında Ömer Muhtar hakkında şunları demekten kendini alamaz. ?Ömer Muhtar inancına, akidesine son derece bağlı bir adamdı. Onun bu inancına saldırmaya kalkışana kim olursa olsun büyük bir heyecan ve azimle karşı koyardı. O, vatanına saldıranlara karşı da korkusuzca savaşıyordu. Vatanına yapılacak herhangi bir saldırıyı karşılıksız bırakmayı kabullenecek bir şahsiyet değildi.?

Mücahitlerin teslim olması teklifini ret eden Ömer Muhtar, 15 Eylül 1931 günü İtalyan sıkıyönetim mahkemesi tarafından göstermelik bir duruşmaya çıkarıldı ve Graziani?nin daha önceden emrettiği gibi idam kararı veren mahkemenin yüzüne şu tokadı savurdu: ?Hüküm ve karar yalnız Allah?ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur. İnna lillah ve inna ileyhi raciun(Biz Allah?ın kullarıyız ve sonunda ona dönücüleriz)?.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.