'Barzani'nin bu sorumsuz adımına sessiz kalınmaması gerekir..'

'Barzani'nin bu sorumsuz adımına sessiz kalınmaması gerekir..'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, "Bölgemizde savaşın olmasını asla istemeyiz. Ama Barzani'nin bu sorumsuz adımına karşı da sessiz kalınmaması gerekir." dedi.

TBMM

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, bölgede savaş istemediklerini ancak Barzani'nin tartışmalı referandum yaparak sorumsuz adım atmasına karşı da sessiz kalınmaması gerektiğini belirtti.

Yılmaz, Irak Kürt Bölgesel Yönetimindeki (IKBY) tartışmalı referanduma ilişkin TBMM'de basın toplantısı düzenledi.

Bu gayrimeşru adımın bölgede istikrarsızlığı daha da derinleştireceğine, bölgenin iç çatışmaya sürükleneceğine yönelik dostane uyarılarının dikkate alınmadığını savunan Yılmaz, "Uluslararası hukuka, BM Güvenlik Konseyi kararlarına, Irak anayasasına ve IKBY'nin kendi hazırladığı iç anayasaya aykırı olan, Irak'ın toprak bütünlüğünü parçalamaya yönelik bu adımı gayrimeşru görüyoruz. Sonucu tanımayacağız." diye konuştu.

İşin bu noktaya gelmesinde baş nedenin, IKBY Başkanı Mesut Barzani'yi en fazla güçlendiren AK Parti'nin komşularla yürüttüğü sorumsuz dış politika olduğunu öne süren Yılmaz, "AKP hala kendine yakın petrol ticareti yapan, ticaret yapan şirket ve şahısların çıkarını, ülkenin toplam çıkarının üstünde görmektedir. Göz boyama toplantılar yapmakta, kamuoyuna bir şey yapıyormuş gibi algı veriyor. AKP'nin bütün komşularla yürüttüğü bu siyasetin, Türkiye'nin dış politikasını iflas ettirdiğini ve ulusal çıkarları yerden yere çaldığını gördük." dedi.

"60 yıldır ilk kez radikal sağcı parti parlamentoya girdi"

Almanya'daki seçimlere ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tutumunun işe yaramadığını, Angela Merkel'in oy kaybetmesine rağmen birinci, sosyal demokratların da oy kaybetmesine rağmen ikinci parti çıktığını anımsattı.

Öztürk Yılmaz, Almanya'da Türkiye aleyhtarlığının da Merkel'e puan getirmediğine işaret ederek, 60 yıldır ilk kez radikal sağcı partinin parlamentoya girdiğini, Avrupa'da popülizmin arttığını, bu durumun Avrupa demokrasisini ve orada yaşayan yabancıları tehdit ettiğini belirtti. Yılmaz, bunu engelleyecek aklı başında bir lider olmadığını öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İngiltere'nin AB'den çıkması, Fransa'da yeni yönetimin halen kendi iç sorunlarıyla uğraşması, Almanya'da siyasetin parçalanması, radikalleşmesi, Polonya ve Macaristan'da AB'nin genel gidişatına aykırı antidemokratik adımların atılması, Avrupa'nın değerlerini yok edeceğinin ilişkin işaretlerdir. Bundan kaygı duyuyoruz. Almanya ile seçim öncesi gerilen ilişkilerin düzelmesini, seçim atmosferinde söylenen sözlerin unutulmasını, Türkiye'nin AB sürecinin, Türkiye'ye şantaj olarak görülmemesini istiyoruz. O süreci normal şekilde yürütebilmek için Türkiye'deki otokratik, diktatoryal eğilimlerden de hükümetin ve siyasi iradenin uzak durması gerekir. Aksi halde hem Avrupa'daki gelişmelerden dolayı hem de Türkiye'deki antidemokratik adımlardan dolayı Türkiye'nin AB süreci geri dönülmeyecek şekilde kapanacaktır. Mart 2018 kritiktir. Çünkü Avrupa Komisyonunun değerlendirilmesi ve rapor, Avrupa Konseyinin bu konuda alabileceği kararlar Türkiye'yi geri dönülmez noktaya getirecektir. Hükümetin istediği Türkiye'yi daha fazla çatışmaların tarafı hale getirmek, sürekli irtifa kaybettirip, Avrupa'dan uzaklaştırıp, başka eksenlere yaklaştırmaksa gittikleri yol mükemmel ama bizim tasvip etmediğimiz yoldur. Farklı düşünüyorlarsa bunun gereğini yapmalı, OHAL'i kaldırmalı, hukukun önünü açmalı, basın, toplum üzerinde uygulanan yıldırma politikasına son verilmelidir."

Muhabir: Meltem Öztürk

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.