Bahçeli: Depremle yaşamasını öğrenmek artık ihmal edemeyeceğimiz bir mecburiyet
TBMM
Partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yaşamını yitiren Osman Durmuş’a, Mesut Yılmaz’a ve Burhan Kuzu’ya Allah’tan rahmet diledi.
2020 yılı başladığından bu yana maruz kalınan pek çok musibetten her insanın muzdarip olduğunu belirten Bahçeli, "Kanaatimce 2020’nin bir an önce bitmesi herkesin ortak arzusudur. Doğrudur, 2020 yılı adeta felaketlerin mayalanıp teknesinden taştığı bir yıl olmuştur. Zira her felaketi bir diğeri takip etmiştir. Her felaket bir diğerini tetiklemiştir. Ancak tüm suçu 2020 yılına yıkmak mevzi bir değerlendirme, kolaycı bir yaklaşımdır." değerlendirmesinde bulundu.
2020'de yaşanan bazı felaket ve kötü olayları anımsatan Bahçeli, en son yaşanan depremin felaketler serisine yenisini eklediğini söyledi.
"Neresinden bakarsak bakalım, büyüklüğünü nasıl kabul edersek edelim, karşımızdaki doğal afetin kahredici hasar ve hüznü yüreklerimizi kavurmuştur." ifadesini kullanan Bahçeli, felaketin ağır bilançosunun güzel İzmir’e kabus gibi çöktüğünü belirtti.
Bahçeli, "Karşımızdaki yıkım devasa boyutlardadır. Depremde hayatlarını kaybeden her insanımıza, her kardeşimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, halen tedavi altında bulunan kardeşlerimize de şifalar diliyorum. İnanıyorum ki, İzmir’in yaraları kısa süre içinde sarılacaktır. Depremin derin izleri milli birlikle silinecektir." diye konuştu.
"Coğrafyamızın değiştirilemez gerçeği..."
Afetzedelere, Türk devletinin müşfik ve cömert elinin uzanıp herkesi kucakladığını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Keşke, birkaç metrekare fazla pay alma uğruna riskli binalarda oturmak tercih edilmeseydi. Keşke zemin etüdü yapılsaydı, biraz daha fazla kazanmak uğruna; betondan, demirden, harçtan çalan insanlık müsveddelerine zamanında tepki gösterilseydi. Keşke sağlam yapılmış binaların kolonlarını kesip alan genişleten basit ve ölümcül kurnazlıklara tevessül edilmeseydi. Keşke uyarılar, hazırlanmış raporlar dikkate alınıp çöken binaların depreme dayanıklı olup olmadığı ta yıllar önce kontrol edilseydi, anbean etkili bir denetim süreci işletilebilseydi. Ne yazık ki depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Geliyorum diyen felakete bu denli sessiz ve hareketsiz kalmak akıl karı değildir."
Türkiye'nin birinci derece deprem kuşağında olup çok sayıda diri fay hattının üzerinde bulunduğuna işaret eden Bahçeli, "Coğrafyamızın değişmez, değiştirilemez gerçeği budur. Ancak kaderimiz kederimize de dönüşmemelidir." dedi.
Önemli olanın depreme karşı dayanıklı binaların yapılması, depremle mücadele şuurunun topyekün kazanılması olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Depremle yaşamasını öğrenmek, buna müzahir bir hayat ve gelecek planlaması yapmak artık ihmal edemeyeceğimiz bir mecburiyettir. İller bazında hazırlanacak deprem master planlarının süratle icrası, kentsel dönüşüm çalışmalarının kararlılıkla devamı, çürük binalara zamanında müdahalelerin yapılması, yapı denetimlerinin eksiksiz ifası, hatta ihtiyaç duyulan Deprem Bilim Kurulu’nun teşkili akla gelen ilk tedbirlerden bazılarıdır.
Biliyoruz ki hayatları söndüren deprem değil tedbirsizliktir. Kaçak binalar, kaygan zeminler, hırsız müteahhitler, denetim kusurları, tehlikeyi hafife alan düşüncesizlikler, bana bir şey olmaz pervasızlığı çözülmesi gereken öncelikli sorunlar arasındadır. Deprem dünyanın her yerinde görülen doğal bir felakettir. Bundan kaçış yoktur. Yerimizde sayarak, depremle mücadeleyi günlük siyasi polemiklere kurban ederek ulaşacağımız bir yer olamayacaktır. Muhtemel İstanbul depremi için acilen her türlü senaryo baz ve esas alınarak hazırlık yapılmalı, önlemler derinlemesine geliştirilmelidir."
Bahçeli, "Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir. Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.