Lozan edebiyatı ve Ruhban Okulu - 2
Lozan edebiyatı ve Ruhban Okulu - 2
Mütareke (1)ve İstiklal Savaşı'nda Patrikhane'!
1919 Temmuzunda Fener Rum Patrikhanesinin kapısına Bizans İmparatorluğu'nun çifte kartallı bayrağı asılmıştır.
- Lozan edebiyatı ve Ruhban Okulu - 1
- Lozan edebiyatı ve Ruhban Okulu - 2
- Fahişeleri Patrikliğin Tahtına Kim Oturttu
Eski Yunanistan'ı ihya etmekle kalmayıp, Şark-ı Roma İmparatorluğu'nu dirilterek, İstanbul'u başkent haline getirmek maksadıyla. İlk önce Farmason Eksanto'nun iki arkadaşıyla birlikte kurduğu ve Rus Çarının yaveri Farmason Aleksandr İbsilanti'nin geliştirdiği Etnik-i Eterya Cemiyeti. Fener Patrikhanesine bağlı olduğu halde, Türk Milletini sırtından vurmak için, bu cemiyetin kolları yerine geçmek üzere şu cemiyetleri kurmuşlardır; Rum Matbuat Cemiyeti, Rum Müdafa-i Milliye Cemiyeti, Rum Trakya Cemiyeti, Rum Muhacirin Cemiyeti, Rum Tüccar Cemiyeti, Rum Küçük Asya Cemiyeti, Rum Edebi Cemiyeti ve Rum İzcilik Teşkilatı gibi cemiyetler kurmuş ve bu cemiyetler vasıtasıyla, Müslüman Türklere suikast hareketlerine başlamışlardır.
Yunanistan'ın kurucusu olan Patrikhane, ilk hedef olarak, Karadeniz Sahillerinde Pontus Rum Devleti kurmak için harekete geçmiş ve Yunan ordularının İzmir'i işgalinden hemen sonra, Pontus haritasını çoğaltarak il ve teşkilat sorumluları aracılığıyla Anadolu'ya dağıtmışlardır.
Patrikhane, bir baskınla Ayasofya'yı ele geçirmek kubbesinde çan ve Büyük Yunanistan bayrağı takılmasını kararlaştırmışlarsa da muvaffak olamamışlardır.
Patrikhane sorumluları, Venezilos'la temas kurduktan sonra Rum Muhacirlerine yardım etmek maskesi altında Mavrimira Cemiyetini kurmuşlar, toplanan paralarla silah, cephane depolayarak ve oluşturulan çetelerle Müslüman Türklerin katledilmesine başlamışlardır.
İstanbul Patrikhanesi ve kiliseler, birer silah ve cephane deposu haline getirilmiştir. Bu gerçeği Venezilos'tan dinleyelim:
'Bana verilen ve daha sonra da bazı tecelli yatı ile hakikate tamamen intibak ettiği de tespit edilmiş olan teminata göre, Memalik-i Osmaniye'de mevcut ve Rumların mesken bulunduğu bir cümle küçük, büyük şehirler ve kasabalardaki kiliseler ve Rum mektepleri, tamamen birer silah deposu haline ifrağ (çevrilmiş) edilmişlerdi. Bu netice için o mahalle de yaşayan Rumlar büyük bir basiret ve cesaret göstermişler ve Türklerin mabetlere olan hürmet ve mahalli mekteplere bahşettikleri hürmetten istifade etmişlerdir. İzmir işgaline takaddüm eden günlerde İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesinden bir heyet gelerek beni gördü, Karadeniz sahillerinde müstakil bir Rum Devleti kurmak için derhal faaliyete geçmek kararında bulundukları, milis alaylarını harekete geçirmek için sadece Yunan zabitlerini beklemekte olduklarını bana iblağ etti (ulaştırma). Heyetin sahip oldukları serveti öğrenince miktarı beni hayrette bıraktı. Kendilerinin sahip olduğu altının mevcudu o anda Yunan hükümetinin sahip olduğu altın yekûnundan fazlaydı. Bir taraftan da bilhassa Amerika'dan ve dünya'nın her tarafındaki Rumlardan mühim miktarlarda yardım görüyorlardı.'
Patrikhanenin kararı ile Rum mekteplerinde Türkçe okutulması yasak edilmiştir.
Patrikhane Heybeli adadaki Rum Papaz mektebinde yetiştirdiği ihtilalci papazları, çıkarılacak isyan, sabotaj, katliam ve insanları göçe zorlama hareketlerini idare etmek için Anadolu'nun muhtelif bölgelerine gönderilmişlerdir.
Patrik Meletyos İngiliz Kralına patrikhanenin arması bulunan bir diploma vererek kendisinden 'Bizim için ne demek olduğunu bildiğiniz- Sevr anlaşmasının değiştirilmesini istedi.
Patrikhane, 1 Eylül 1928'de yayınladığı bir beyanname ile Yunan ordusunun zaferini överek Türkiye deki Rumların fiilen Yunan ordusuna katılmalarını emretti.
Rumeli Hisarını kastederek, Fatih'in buradan fethe başladığının acısını, kendisinin de Türk Kültürünü aynı hisarlardan başlamak sûreti ile fethedeceğini söyleyen, Robert Kolejinin Kurucusu Hamelin'i örnek alarak, Merzifon da kurulan Amerikan Kolejinde Rum öğretmen ve talebeleri tarafından Patrikhanenin emri ile Pontus Cemiyeti kurulmuş, Kolejin ve Amerikan hastanesinin bodrumları silah imalathanesi ve cephanelik olarak kullanılmıştır.
Lozan Antlaşması ve Patrikhane'!
Lozan da, yukarıdaki sebeplere binaen Patrikhanenin İstanbul'dan uzaklaştırılması talep edilmişse de büyük zaferin meyveleri hakkıyla alınamamış, müttefiklerin ısrarı üzerine Patrikhane'nin İstanbul'da bırakılması maalesef kabul edilmiştir.
Tarihimize ve İstiklal Mücadelemize ait meselelerin hakikatini öğrenmek isteyenlere söylentilere önem vermeyip, söylenenlerle yapılanları mukayese etmelerini, Lozan Edebiyatı yapanlara, Lozan zabıtlarını, niçin resmî kurumlar tarafından açıklanmadığını sormalarını tavsiye ederim. Lozan edebiyatını değil, Lozan Konferansının tutanaklarını okumalıyız.
Patrikhanenin ne şekilde ve hangi şartlarla İstanbul'da kalmasının kabul edildiğini bilirsek bu gün o şartlara uyulup uyulmadığını takdir eder ve milletçe kararımızı ona göre veririz.
Bu maksatla Lozan Konferansında patrikhane meselesi tartışılırken tutulan oturumdan bazı örnekler verelim.
'Lord Gürzon, şimdiye kadar Patrikhanenin Ruhani ve kiliseye ait salahiyetlerden bahsetti. Patrikhane Lord Gürzon'un ima ettiği iradeler mucibince sivil ve idari mahiyette diğer salahiyetleri de haiz oldu. Türkiye heyeti murahassası tali komisyonda Patrik'in bu salahiyetleri ahiren siyasî gayeleri için istimal ettiğini iddia etti. Hatta Patrikhanenin siyasi bir merkezi tahrikât olduğu iddiasında bile bulundu. Eğer bu istihbarat doğru ise, şüphesiz Patrikhanenin siyasi imtiyazını tadil, taklil ve hatta lav etmeye kâfi bir sebep addolunabilir. Böyle bir teklif Patrikhanenin salahiyetini suiistimal ettiğini veya bu salahiyetin Türkiye devleti için bir muhatara teşkil ettiğini ispat ettiği takdirde evveliyatla nazari dikkate alınmak lazım gelir.'
' Lord Gürzon, dermeyan ettiği teklifin, meselenin en iyi sureti halli olduğu
fikrindedir. Bu babda müttehidürrey bulunan müttefikin heyeti murahassaları namına patrikhane müessesesinin atide mahiyeti siyasiye ve idariye sini kaybetmesi ve İstanbul'a ikamete devamla beraber, münhasıran dini bir müessese şekline girmesi lazım geldiği düveli müttefikanın tasdik ettiklerini beyan etmek arzusundadır.'
'Patrikhane meselesine müteallik hususta İsmet Paşa, müttefikin ve Yunan heyeti murahassalarının patrikhanenin siyasi ve idari mahiyette olan umur ile fimabad iştigal etmeyeceği ve münhasıran mesaili diniye dairesi dâhilinde kalacağı hakkında konferans huzurunda vaki olan beyanat ve aleni teminatlarını senet ittihaz eyledi.'
'İsmet Paşa, riyaset ettiği heyeti murahassanın temayül atı itilaf karinesinin en yüksek bir delili olmak üzere ifade ettiğim şerait dâhilinde ve senet ettiği teminata istinaden bu tekliften sarfınazar eylemiştir.'
'İsmet Paşanın izahatının sonundaki beyanatı hususunda Lord Gürzon'un
Serdettiği telkinatın Türkiye Heyeti Murahassası Reisi tarafından tarzı fikri
kabul etmekte mubahıdır. Türkiye Heyeti Murahassasının Patriği İstanbul'dan teb'id (uzaklaştırma) etmek hakkındaki talebinden sarfınazar ettiğini komisyonun pek büyük bir memnuniyetle istihbar ettiğine emindir. Bu haberin konferansça meserretle kabul edildikten başka cihanda pek ehemmiyetli tesir edebileceği gibi konferansın sırf gayret ettiği vazifeyi de teshil edeceğine kanidir.'
Oturum saat 12:35 geçe sona erdi.
Görüldüğü üzere, Patrikhanenin siyasi ve (hukuku aile ve hükmü şahsiyetleri mevzuunda tanınan haklar hariç) idari mahiyetini kaybetmek ve sadece dini bir müessese şekline girmek ve yalnız ruhani ve ruhbani yetki ile yürütme edebilecek bir müessese olarak İstanbul'da kalmasına müsaade edilmiştir.
Bu şartlara riayet edilmediği takdirde, Patrikhanenin İstanbul'dan uzaklaştırmak, Lozan Andlaşmasına uygun hareket etmek, korumak (barındırma) ise Lozan anlaşmasının ihlali, neticesini doğurur.
Gayri Müslim ekalliyetler (azınlıkların), aile hakları ve ahkâmı şahsiyetleri (şahsa ait hükmüler) için, Lozan Andlaşmasının 42. maddesinde belirtilen komisyonlar toplanıp, bazı kararlara varmışlardır. Kanonik, yani Kilise hukuku prensiplerine göre düzenlenen İsviçre Medeni Kanununun, Türk medeni kanununu kabul etmemiz üzerine, Gayrı Müslim ekalliyetler sevinmişler ve kendileri için ayrıca hüküm düzenlemesine gerek kalmadığı neticesine vararak, Lozan antlaşması ile temin olunan hukuktan ferağat (hakkından isteyerek vazgeçmek) ederek, durumu salâhiyetli makamlara bildirmişlerdir.
Fener Rum Patrikhanesi yalnız ruhani ve ruhbani yetki ile yürütme edebilecek bir müessese olarak İstanbul'da kalmasına müsaade edilmiş olmasına rağmen, Türk milletine ve devletine ihanet ve silah çekerek, hain emelleri için emperyalizmin casusları olarak haçlı zihniyetini diri tutmaktadırlar.
Avrupa Birliği sevdasına; K.K.T.C çıkmazı, PKK karanlığı, Gümrük birliği aymazlığını, Kudüs, Irak, Türkistan, Azerbaycan, Afganistan, Hindistan '. Tüm Müslüman halkın bulunduğu yerde kan, terör, tecavüz ve gözyaşı hâkim olmasını sağlayan, sözde dünya barışı edebiyatının öncüleri, kötürüm aklın sözcüleri; D8 ve Avrupa birliği üyeleri ile işbirlikçileri, maskelerinin altındaki gerçek yüzleri ise; en çok silah satan, fuhuş, uyuşturucu ticareti ile nihilist mantığın insanlığa, canilik ve hainlik, pozitivist örnekleri ile sömürge devletleri olarak, halkların mallarını çalma, katletme ve nükleer silah tehdidi ile insanlığa eli kanlı jandarmalık taslaması gibi(') eylemlerine seyirci kalarak, destek vermiş oluruz.
Haçlı zihniyeti, firavunvâri hilelerle dünya insanlığına, Makvelizm mantığını kabullendirmek, uyutmak ve siyonist sistemin devamı için her yolu mubah görerek yollarına devam etmek, dünya basının en seçkin haber ağlarını kurmakla bilgi kirliliğinin baş aktörüdürler. İnsanlığa hep gülen yüzlerini göstermişlerdir. Bu Siyonist haber kanalları; Ağlamak, ölmek, sömürülmek, aşağılanmak, köle ruhlu olmak sadece mazlum halkların işidir. Bu mantığı (kötürüm aklı) dünya insanlarına zorla kabullendirmişlerdir.
Haçlı torunları dedelerinin sözüne uymuş 'Müslümanları oyun ve oyuncakla oyalamalı, gerçekleri düşünmekten alı koymalı.' Sözü ilham kaynakları olmuştur. Ve başarmışlardır. Biz her zaman alacaklı olmamıza rağmen hep verme zorunda kalıyoruz, çünkü dünyadaki sistem (kapitalizm) kurucusu onlar''!
Son yıllarda haçlı torunları bir olmuş, Anadolu insanlarını kesen, tecavüz eden, hainlik, casusluk ve Pontus ile Ayasofya hayalini gerçeğe dönüşmesini sağlamak için, Heybeliada Ruhban Okulu'nun tekrar açılmasını, Patrikhane ve Rum azınlık ile diğer gayri Müslim azınlıkların haklarını almak istiyorlar.
Bu hakları isteyen haçlı torunlarının günümüz basınındaki kampanya haberlerini görelim'!
Rus Ortodoks Patriği Kiril, Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etti. Aya Yorgi Kilisesi'ndeki ayini yöneten Patrik Kiril, "Hepimiz birleşik kilisenin parçasıyız. Dilerim bu ziyaret ilişkilerimizde tazelenmenin başlangıcı olur." mesajını verdi.
Balat'ta bulunan Fener Rum Patrikhanesi'ne geldiği sırada Kiril onuruna çanlar çalındı. Çok sayıda koruma eşliğinde patrikhaneye gelen Kiril'i, Rahip Elpidosoros ve Papaz Mektorios karşıladı. Kiril'e Özel Fener Rum Lisesi öğrencilerinden Selene Bardakçı ve Hristo Talyaduro çiçek sundu.
Bartholomeos, konuk patriği sıcak bir şekilde karşıladı. Birbirine sarılan iki patrik kısa birer konuşma yaptı. Kiril'in İstanbul'a gelmesinden dolayı çok memnun olduğunu belirten Bartholomeos, "Sizin buraya gelmeniz kutsal Rus Kilisesi'nin birlik, beraberlik ve kardeşlik mesajını getirmeniz anlamına gelir. Sizlerin ziyareti Kiev Metropoliti Iov'un bundan 420 yıl önce İstanbul Patriği İeremias tarafından Kiev Metropolitiğinin patriklik seviyesine yükseltilmesiyle ilk Moskova Patriği olarak kutsanmasına denk düşmektedir." ifadelerini kullandı. Her zaman Rus Patrikliğinin yanında olacaklarını belirten Bartholomeos, en içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla Rus Patriği'nin elinden tuttuğunu söyledi.
Bartolomeos ile hiçbir zaman yıldızı barışmayan eski Moskova Patriği Aleksy'in ölümüyle, yaklaşık 6 ay önce onun yerine seçilen Kiril'in ilk dış gezisini İstanbul'dan başlatması, bazı din adamları tarafından "Fener Patrikhanesi'nin önceliğini, tarihini ve geleneğini tanıdığı" anlamı taşıdığı şeklinde yorumlandı.
ABD Başkanı Barack Obama, Fener Rum Patriği Bartholomeos ile Conrad Hotel'de biraraya geldi''! (CİHAN)
Yunan devlet televizyonu NET'e Obama ile görüşmesine ilişkin bir demeç veren Bartholomeos, Obama'yla çok sıcak bir ortamda 10 dakikayı aşkın bir görüşme yaptıklarını belirtti. Amerikan Rum Patriği Dimitriosun da hazır bulunduğu görüşmede Patrik, Heybeliada Ruhban Okulu'nun tekrar açılması, Patrikhane ve Rum azınlık ile diğer gayri Müslim azınlıkların sorunlarını konuştuklarını söyledi.
Obama'nın TBMM'de Heybeliada Ruhban Okulu'nun tekrar açılması konusunda yaptığı açıklamaya teşekkür ettiğini söyleyen Bartholomeos, Ruhban Okulu'nun tekrar açılacağına dair umudunun hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu belirtti.
Bartholomeos, Obama'ya Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliğinin hem Türkiye hem de azınlıklar için çok yararlı olacağına ilişkin görüşlerini aktardığını da kaydetti'''!
Rus Ortodoks Patriği Kiril, Fener Rum Patrikhanesi'ni Ziyaret Etti. Burada Patrik Bartholomeos ile İkili Görüşme Gerçekleştiren Kiril, Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı. Ziyaretten Duyduğu Memnuniyeti Dile Getiren Kiril, "Ortodoks Protokolüne Göre Birinci Sırada Olan İstanbul'un Patrikliğini ve Patrik Bartholomeos'u Ziyaret Etmek İçin Geldim.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ile ilgili soruyu Patrik Bartholomeos, "Bu görüşmemizde Ruhban Okulu'nu konuşmadık.
Görüşmenin ardından Patrik Kiril ve beraberindekiler daha sonra Ayasofya'yı ziyaret etti. Patrik Kiril'in Ayasofya'da dua ettiği öğrenildi.
(CİHAN)
Washington Post Gazetesi, "Rahmbo" Lakabıyla Tanınan, Beyaz Saray Genel Sekreteri Rahm Emanuel'in Çalışma Tarzı ve Etkinliğini Değerlendiği Geniş Haberinde Yunan Kökenli Cumhuriyetçi Senatör Olympia Snowe'nin Emanuel'den Obama'nın İstanbul'da Fener Rum Patriği ile Görüşmesini İstediğini, Emanuel'in de Buluşmanın "Programda Var Zaten" Yanıtını Verdiği Yazdı.
Kapadokya'da, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un katılımıyla bahar ayini gerçekleştirildi.
Nevşehir'in Ürgüp ilçesi Mustafapaşa beldesindeki Konstantinos Eleni Kilisesi'nde düzenlenen bahar ayinine, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un yanısıra, eski Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstantinos Stefanopulos, Romanya Ortodoks Kilisesi Patriği Daniel, ABD, İsveç ve Yunanistan'dan gelen Ortodokslar katıldı.
(CİHAN)
Kilisenin tamamıyla dolması üzerine birçok kişi kilise dışında kaldı. Yaklaşık 2 saat süren ayinde dualar edildi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik'in dün Kanal 24'te yayınlanan Hafta Sonu Moderatörü programına katıldı.
Bakan Günay, programda ruhban okulu tartışmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: "Hem kişisel hem de edindiğim genel eğilim okulun açılacağı yönünde. Şu andaki üniversite sistemine uymuyor ama başka bir formül bulunacak, siyasi bir sorun yok, çalışmalar teknik seviyede devam ediyor. Türkiye'de bir takım Ortodoks dini kurumlarının yönetiminde başka ülkede eğitim görenler mi bizim ülkemizde eğitim görenler mi görevlendirilsin' Bence bizim ülkemizde eğitilenler daha akla yatkın. Zaten açıktı bu kurum. Kıbrıs gerginlikleri nedeniyle kapatıldı. Artık 'dünle beraber geçti ne varise düne ait' şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Moskova Patriği geliyor
Günay, Temmuz başında yeni seçilen Moskova Patriği'nin de Türkiye'ye geleceğini ve kendisiyle bir görüşme yapacağını söyledi. Bakan Günay Moskova Patriği ile yapacağı görüşmeye İstanbul Rum Patriği Bartholomeos'un da katılacağını açıkladı.
(CİHAN)
Patrikhâne
Patrikhâne ve yerli Rumların, huzur ve sükun içinde yaşadıkları vatanımıza, hıyânetlerinin tarihi çok eskidir. Ancak, I.Cihan Harbi ve Türk-Yunan Harbi esnasında bu hıyanetler akla durgunluk verecek bir şekle varmıştı. Din adamlarına ve dinî müesseselere tanınan masuniyeti suiistimal ederek, papazlar birer tedhiş militanı ve kiliseler silâh deposu hâline getirilmişti. Mütârekede daha Müttefiklerin İstanbul'un işgali gerçekleşmeden, Patrikhâne'nin kapısına çift kartallı Bizans bayrağı çekilmiş ve güya Ayasofya'ya asılmak için çanlar bile hazır edilmişti. Türk düşmanlığı kazanının kaynatıldığı, bir fitne yuvası hâline gelen Patrikhâne'nin Lozan'da alınacak bir kararla, Türkiye hâricine çıkarılması hususunda, TBMM'den sokaktaki adama kadar tam bir ittifak mevcuttu. Murahhaslar da önce bu istikamette beyanda bulunmuş fakat daha sonra hem İnönü ve hem de Dr. Rıza Nur bu talepten vazgeçerek Patrikhâne'yi ibka etmişlerdir. İnönü , Patrikhâne'yi Lord Gürzon 'a bir doğum günü hediyesi olarak bağışlayıp hediye ederken, Dr. Rıza Nur da Lord Gürzon 'un muavini Nikolson ile yaptığı bu husustaki pazarlığı, sayfalar dolusu ve safiyâne bir sûrette anlatmaktadır. Lozan Muâhedenâmesi'ne bir madde olarak girmeyip, zâbitlarda kalmış olan bu husustaki münakaşalar, havanda su dövmekten ileri gitmemiş ve bizi yine de zuhur edecek bir fırsatta arkadan hançerlemeye amâde bulunan bu uğursuz müessese, bütün teşkilat ve husûsiyetleriyle muhafaza edilmiştir.
Türkiye'de yaşayan gayr-i müslim ekalliyetler, Müslümanlar'a nazaran imtiyazlı bir zümredirler. O gün Türkiye'de İslâm Hukuku'ndan yapılmış olan Mecelle mer'idi. Bunu kendi din ve örflerine aykırı bulan Müttefikler, Hristiyan ekalliyetler için ayrı bir kanun yapılması mecburiyetini öne sürmüş ve bu husus Lozan Muâhedenâmesi'nin 35. maddesinden itibaren 'Ekalliyetlerin Himâyesi' başlıklı bölümde serâhaten ifadesini bulmuştur. Aramızda yaşayan bir avuç Hristiyana, onların dinlerine aykırı olan İslâm Hukuku'nu tatbik etmeyerek ayrı bir kanun yapmayı insan hakları cümlesinden sayıp bunu muâhede metnine dere eden Yeni Türkiye idarecileri, acaba 1926'da bayrağı Haç olan İsviçre'nin medenî kanununu resmen kabul ile, Müslümanlar'a cebren tatbik ederken, bu insan haklarına saygı lüzumunu nasıl olup da unutmuşlardı' Yoksa insan hakları sırf Hristiyanlar için mi mevzubahistir' Türkiye gerçekleri muvâcehesinde hâlâ böyle söylemek de kabildir. Hristiyanlar, Lozan Muâhedenâmesi'ne göre pazar günü (o zaman resmî tâtil cuma günü idi) bir resmî muâmeleyi ifa etmemekten, çağrıldıkları mahkemelere gitmemekten veya bir resmî tebligatı kabul etmemekten dolayı muâheze olunamazlar ve hiçbir haklan zâyi olmaz!.. Yine Lozan Muâhedenâmesi'ne göre Hristiyan ekalliyetler Türk mahkemeleri huzurunda Türkçe konuşmaya mecbur değillerdir üstelik. Hükûmet onlar için, tercüman bulundurmak zorundadır. Kırk yıldan fazla Türkiye'de yaşamış olan Patrik Atenagoras , Yassı Ada Muhakemeleri'inde şahitlik ederken bu sebeple Rumca konuşmuştur.
Türk Hükûmeti, Lozan Muâhenâmesi'yle gayr-i müslim azınlıklara tanınmış olan hakları, değiştirecek veya onlara üstünlük ifade edecek kanun çıkartamaz.
Adlî Murâkabe
Türkiye, Hristiyan Batı Dünyası'na güven vermek için Avrupa hukukçu larından teşekkül eden bir grup insanı Türkiye'ye dâvet edip onlara resmen ve dolgun ücretlerle Türk adliyesini murakabe ettirmeyi kabul etmiştir ki, bu da haysiyet kinci bir hadise olarak Lozan'ın mânevî kayıplarından birini teşkil eder.
Buraya kadar yazdıklarımızın hulasası şudur ve aksine zorlamalara rağmen, istikbalin tarihçisinin Lozan hakkında vereceği hüküm de bundan ibaret olacaktır:
' Lozan muazzam imparatorluk mirasının han-ı yağması (yağma sofrası) dır. Türk'ün şahsında İslâm'dan intikam alınarak bütün bir İslâm Dünyası'nın başsız bırakılmasıdır! Lozan'ın getirdiği; Adalarla Yunan stratejik çemberine alınmış, iktisadî kaynaklardan mahrum bırakılmış, her türlü unvan ve sıfatı yolunmuş, gayr-i tabii hudutların çizdiği küçük bir Türkiye'dir. '
Yeniden büyük devlet olma imkân ve ümitleri istikametinde yürürken, Lozan'ı değiştirmedikçe 'Büyük Türkiye' nin şafağı sökmeyecektir!'- Kadir Mısıroğlu
Basındaki haberlere bakıldığında Lozan Edebiyatçıları faaliyete, Türk Milletini bilgi kirliliği ile gündemi saptırıp, Osmanlı Tarihinin nankör çocukları ile emperyalizmin casuslarıyla basınımızı aynı safta görmek bizleri üzüyor. Bu bilinçle Lozan Adlaşmasının orijinalini tekrar okumalı, bu vatanın hain çocuklarının rüyalarını bozmalıyız.
Osmanlı ve İslam milleti olarak bu bizim ' Milli ve Dini Görevimizdir'.
I. Dünya Savaşından sonra galiplerle imzalanan Mondoros Ant. öncesi ve sonrası.
Mehmet Yürekli
11.03.2009, Adana
Kaynak:Adanapost
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.