'Akran zorbalığı çocukların okula uyumunu zorlaştırıyor'

'Akran zorbalığı çocukların okula uyumunu zorlaştırıyor'
İHÜ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Bulut," Akran zorbalığı ya da akran dışlaması, çocuğu duygusal olarak zedeleyebilir. Bazen öğretmenler sert ve disiplinci bir tutum sergilerler. Bu çocukların okula uyumunu zorlaştırır" dedi.

'Akran zorbalığı çocukların okula uyumunu zorlaştırıyor'

İHÜ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Bulut," Akran zorbalığı ya da akran dışlaması, çocuğu duygusal olarak zedeleyebilir. Bazen öğretmenler sert ve disiplinci bir tutum sergilerler. Bu çocukların okula uyumunu zorlaştırır" dedi.

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sefa Bulut, uyum sorununun okuldan, öğretmenden ya da çocuğun kendi kişilik özelliklerinden kaynaklanabileceğini belirterek, "Akranlarla olan ilişkiler çok önemlidir. Akran zorbalığı ya da akran dışlaması çocuğu duygusal olarak zedeleyebilir. Bazen öğretmenler sert ve disiplinci bir tutum sergilerler. Bu tür durumlar çocukların okula uyumunu zorlaştırır." dedi.

Prof. Dr. Bulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tatilde daha serbest hareket eden öğrencilerin tekrar okul düzenine dönme konusunda zorluk çektiklerini fakat bir süre sonra alıştıklarını belirtti.

Normal bir çocuğun en geç bir hafta içinde okula alışarak uyum sağladığını ve arkadaşlarını sevmeye başladığını dile getiren Bulut, "Uyum sorunu, okuldan, öğretmenden ya da çocuğun kendi kişilik özelliklerinden kaynaklanabilir. Akranlarla olan ilişkiler çok önemlidir. Akran zorbalığı ya da akran dışlaması çocuğu duygusal olarak zedeleyebilir. Çocuk bunu kolay kolay söylemeyebilir. Bazen öğretmenler sert ve disiplinci bir tutum sergilerler. Bu tür durumlar çocukların okula uyumunu zorlaştırır. Çocukla yakın duygusal ilişkileri ve bağları olan bireyler çocukla konuşup onu rahatlatabilirler." diye konuştu.

Geç yatan çocukların okula gitmekte zorlandıklarına işaret eden Bulut, çocukların hafta içi ve hafta sonu en geç 22.00'de uyumaları gerektiğini vurguladı.

"Yeterli uyku çocuğun öğrenmesini kolaylaştırır"

Çocuklara mümkün olduğu kadar düzenli ve sistemli bir yaşam sunulmasının önemine değinen Bulut, şöyle devam etti:

"Çocuklara okul döneminde belli bir rutin oluşturulmalı ve bunlara düzenli bir şekilde uyulmalıdır. Çocukların erken yatması çok önemli. Uykuda hem büyüme hormonu salgılanıyor hem de iyi uyuyan, dinlenen öğrenciler okulda daha başarılı oluyorlar. Çocukların mutlaka yeterli uyku alması gerekir. Bu onların konsantrasyonunu ve öğrenmesini kolaylaştırır. Yeteri kadar uyumayan çocuklar, sabahları çok huzursuz ve hırçın olabilirler, yataktan kalkmak ve kahvaltı yapmak istemeyebilirler. Maalesef çok görüyoruz, öğrenciler geç yatıp okula geç kalıyorlar. Tabii derse geç gelen öğrenci, diğer öğrencileri ve dersin işleyişini de aksatabiliyor. Çocuklar, uyku saatleri geldiği sırada televizyon, bilgisayar, tablet gibi elektronik araçlarla vakit geçirmemeli. Aileler bu araçların kullanımını sınırlandırmalı, uykuya yardımcı araç olarak alıştırmamalı. Mümkünse çocukların odasında bilgisayar ve televizyon olmamalıdır."

Bulut, erken yatarak uykusunu alan çocuğun sabah mutlu bir şekilde kalkarak kahvaltısını yapacağını ve okuluna gideceğini söyledi.

"Çantasını toplama sorumluluğu verin"

Yemekten sonra dişleri fırçalamanın, istenildiği zaman ya da bazen yapılan bir alışkanlıktan ziyade her zaman yapılan zorunlu bir alışkanlık olması gerektiğini belirten Bulut, anne babalardan bu konuda çocuklarına örnek olmalarını istedi.

Prof. Dr. Bulut, ailelere "Çocuklara kıyafetlerini giyme ve çantasını toplama konusunda sorumluluk verilmeli ve sık sık 'Bu senin sorumluluğun.' diye de hatırlatılmalıdır. Bu konularda yardıma ihtiyaçları olursa, az miktarda yardım etmeli ve bu yeteneklerini geliştirmeye çalışmalıyız. Maalesef bizim toplumumuzda ebeveynler, çok korumacı. Çocuklara kendilerini geliştirecek fırsatları pek fazla sunmuyorlar. Buna dikkat etmek gerekir." önerisinde bulundu.

Ailelerin, yemek ve uyku saati, televizyon seyretme, bilgisayar kullanma ve arkadaşlık ilişkileri gibi konularda çocuklarının da fikrini alarak belli bir kural oluşturmaları ve bu kuralları basitçe yazıp bir yere asmalarını öneren Bulut, kuralların uygulanmasında tutarlı olmanın önemini vurguladı.

"Aileler çocuklarının ödevlerini yapmamalı"

Özellikle küçük yaşlardaki bazı çocukların ailelerinden ayrılmak istemedikleri için okula gitmekte zorlandıklarını belirten Bulut, "Çocukların eğer arkadaş grubu varsa ve öğretmenlerini seviyorlarsa okula severek gidiyorlar. Diğer bir faktör ise çocuğun ilk defa okula gitmesi ve bu durumda yaşadığı belirsizlik olabilir. Bu konuda anne babalar çocuğa anlayışlı davranmalı. İlk seferinde okulun kapısına kadar götürmeli ve ayrılmalıdırlar. Bu konu çok fazla abartılmamalıdır. Çocuklar anne babalarını kullanabilir ve zorlayabilirler, bu tuzağa düşmemek gerek. Çocuk okulu tanıdıkça ve arkadaş edindikçe daha rahat olacak ve okula severek gidecektir." değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Bulut, çocuklara ödevlerini yapma sorumluluğu ve bilinci aşılanmasının önemini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Çocuk anne babanın hatırlatması ve zorlamasıyla değil, kendi istediği için ders yapmalı ya da kitap okumalıdır. Çocuk, ödevleri ve notları için cesaretlendirilebilir, ödüllendirilebilir ve bazı konularda ona yardım edilebilir ama çocuğun yerine ödev yapılmaz. 'Sen yap sonra beraber kontrol edelim.' ya da 'Yardıma ihtiyacın olursa bana sorabilirsin.' denebilir. Çocukla beraber ödev yapmak ya da onu zorlamak doğru değildir. Sorumluluk verilerek çocuğun başarma duygusu geliştirmelidir."

"Öğretmenler sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olmalı"

Öğretmenin de çocuğun okula alışması sürecinde kilit bir rolü olduğunu ifade eden Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öğretmen anne-baba gibidir. Hatta çocuğu anne babadan fazla gördüğü için daha etkilidir. Çocuklar sosyal öğrenme ve rol model alarak öğretmenden pek çok değeri ve alışkanlığı öğrenirler. Çocuklar birer cevher gibidir. Öğretmenin görevi bu cevheri mücevhere dönüştürmektir. Öğretmen sadece ders anlatmamalı, temel değerleri, vatandaşlık görevlerini, insani değerleri öğreterek rehberlik yapmalıdır. Öğretmenin her zaman sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olması gerekir. Çocukları seven ve ilgi gösteren öğretmenler, her zaman sevilir ve unutulmaz. Çocuklar sevdiği öğretmenin her dediğini itirazsız yapar."

Prof. Dr. Sefa Bulut, bazı çocukların kalabalık ortamlarda bulunmakta, arkadaş edinmekte ve sosyalleşmekte zorlandıklarına dikkati çekti.

Bunun farklı sebepleri olabileceğine işaret eden Bulut, "Aşırı derecede korunmuş ve özen gösterilmiş çocuklar arkadaş edinmekte zorlanabilir. Evde örselenmiş, sevilmemiş ya da reddedilmiş çocuklar da sosyal ortamlarda rahat olmayabilir. Çatışmalı ortamlardan gelen, evde şiddet ve istismar gören çocuklar da kendi içlerine kapanır ve mutsuz olurlar. Herhangi bir engeli ya da kültürel olarak farklılığı olan çocuklar da çok kolay kaynaşamayabilir. İyi ve tecrübeli bir öğretmen takım oyunları ve öğrenme gruplarıyla bu durumun üstesinden gelebilir." diye konuştu.

Bulut, okula uyum konusunda çocukları zorluk çeken velilerin, rehber öğretmenlerden yardım alabileceklerini sözlerine ekledi.

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.