Dolandırıcılık iddiasıyla tutuklanan eski Yüreğir Kaymakamı ve 2 sanığın yargılanması sürdü
ADANA (AA)
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç, cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Diğer tutuklu sanık Ö.A. ile tanıklar, müştekiler ve taraf avukatları ise duruşma salonunda hazır bulundu. Tutuksuz sanık P.Y. duruşmaya gelmedi.
Beyanı alınan tanık E.E, Yüreğir Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında muhasebe işlerine baktığını söyledi.
Vakfın alım satım ve ihale işleri ile bir ilgisinin olmadığını öne süren tanık E.E, şöyle devam etti:
"Bizde sözleşmeler EKAP diye tabir edilen dijital sistem üzerinden çıkıyordu. Benim sözleşme yapma görevim yoktur. Kaymakam Mustafa Kılıç'ın benden sözleşme düzenlemem yönünde bir talimatı olmadı. Deprem sürecinden sonra kaymakam beyin yanına kimin gelip gittiğini görmedim. Deprem sonrası vakıf adına alım yapılmasıyla ilgili bir şey duymadım. Mustafa Kılıç benden evrak istediğinde mülkiye müfettişleri vardı sözleşmeyi götürüp verdim. Sözleşme örnek evrak mahiyetindeydi. Ben deprem sonrası vakıf tarafından 107 milyonluk alım yapılacağını duymadım. Bu vakfın başkanı zaten Mustafa Kılıç'tır. Ben Mustafa Kılıç ile yaklaşık 9 ay çalıştım. Bu süreçte bakanlıktan gelen talimatlar gereği vatandaşlara nakdi yardım yapılmıştır. Ben muhasebeci olarak sadece vakfa gelen paraların giriş çıkışını kontrol ederdim. Mustafa Kılıç'tan bana herhangi bir usulsüzlük yapma talimatı gelmemiştir."
Diğer tanık Ö.Ç. ise 2002 yılında vakıfta müdür olarak göreve başladığını anlatarak iddia edildiği üzere depremden sonra 31 milyon aşevi için Yüreğir Kaymakamlığına herhangi bir ödenek gelmediğini ileri sürdü.
6 Şubat 2023'teki depremlerden sonra yoğun bir çalışma süreci içinde olduklarını belirten Ö.Ç, şöyle konuştu:
"Deprem döneminde çok yoğunduk. Kaymakamlık binasının 3. katında çalıştığım için Mustafa Kılıç'ın odasına kimin gelip gittiğini görmedim. Benden mülkiye müfettişleri geldikten sonra ihale dosyaları istendi. Kaymakam Mustafa Kılıç benden sözleşme örneği istemedi. Bizim o dönemde 107 milyonluk bir alımımız olmadı. Zaten o seviyede bir ihtiyaç da yoktu. Aşevinin genel alımları zaten EKAP adı verilen dijital sistem üzerinden yapılıyordu. Deprem döneminde yaptığımız en büyük alım 2 milyon civarındaydı. Kaymakam Mustafa Kılıç'ın vakıf adına doğrudan firmalarla görüşme yetkisi yoktur. Kararları direk mütevelli heyeti alır. Alım konusunda yetkili olan mütevelli heyetidir. Mustafa Kılıç'ın bize 'şu firma ile çalışmak istiyorum' diye bir talebi ya da yönlendirmesi olmadı. Ben Mustafa Kılıç'ın usulsüz bir talimatına tanık olmadım. Kaymakam, vakıf adına bağış alabilir. Bağışta direk vakfın hesabına yatırılabilir. O dönemde 102 bin kişi ihtiyaç sahibi olarak bizim sistemimizde mevcuttu. Depremden sonra 143 tane doğrudan alım işlemi yapıldı."
Mahkemede tanık olarak beyanları alınan o dönem sanık Mustafa Kılıç'ın kaymakamlıktaki sekreteri E.G. ise huzurda bulunan diğer sanık Ö.A'nın kaymakam Mustafa Kılıç'ın yanına gidip geldiğini gördüğünü öne sürdü.
Ö.A'nın sanık Mustafa Kılıç ile randevusuz bir şekilde görüşme yaptığını belirten tanık E.G, şunları kaydetti:
"Depremden sonra Ö.A'yı makamda görmeye başladım. Kendisi takım elbise ile geliyordu. Ne iş yaptığına dair bir bilgim yoktu. Kendisi bana 'beni kaymakam bey bekliyor' diyordu. İçeride ne konuştuklarını bilmiyorum. Depremden sonra birtakım firmalar geliyordu kaymakamla konuşmak için ama ben içeriğini bilmiyorum. Firmalar kaymakamla görüşürken içeride Ö.A. da yer alıyordu. Ö.A. zaman zaman koridorda kısık sesle bir şeyler konuşup tekrar kaymakam beyin odasına giriyordu. İçeriğini bilmiyorum. O dönemde saat 15.30-16.00 gibi kaymakam bey beni gönderiyordu. Sekreter odasında korumalar kalıyordu. Mustafa Kılıç'ın bazı zamanlar aşağıdaki kamelyada görüşmeler yaptığı da oluyordu. Mustafa Kılıç görevden alınmadan birkaç gün önce bu olaylar konuşulmaya başlandı."
Hakkındaki iddialar hatırlatılarak savunması alınan sanık Kılıç, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, kaymakamlar hakkındaki soruşturmanın yasa gereği başsavcı ya da başsavcı vekili tarafından yapılması gerektiğini söyledi.
Mahkemenin bu yasa gereği yargılama hakkında durma kararı vermesi gerektiğini öne süren Mustafa Kılıç, "Uzun süredir tutukluyum. Bana bir kumpas ve komplo kurulmuştur. Ben zimmetime para geçirmedim. Tahliyemi ve beraatimi talep ederim." dedi.
Sanık Ö.A. da suçlamaları kabul etmediğini belirterek tahliyesini ve beraatini talep etti.
Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı mevcut delil durumu dikkate alınarak sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi ve dosyadaki eksik hususların giderilmesi yönünde talepte bulundu.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, Yüreğir Kaymakamlığına müzekkere yazılarak suçlamaya konu tarihteki mütevelli heyetinin karar defterinin onaylı suretinin istenilmesine, ilgili tarihlerde vakfın doğrudan temin yapıp yapmadığının sorulmasına karar vererek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Yüreğir'de 12 Eylül 2022'den 24 Ağustos 2023'e kadar kaymakam olarak görev yapan Mustafa Kılıç'ın "kamu kurum ve kuruluşları ve benzeri tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçundan 16 kez olmak üzere 160 yıla, tutuklu sanık Ö.A'nın 9 kez olmak üzere 90 yıla ve tutuksuz sanık P.Y'nin 2 kez olmak üzere 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebiyle hazırlanan iddianame, Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.