'ABD'nin yeni politikaları dünyayı yakabilir'

'ABD'nin yeni politikaları dünyayı yakabilir'
ABD'de Rex Tillerson'ın Dışişleri Bakanlığı görevinden alınarak yerine Mike Pompeo'nun atanmasını değerlendiren uzmanlar, bu değişimin ve yeni ABD politikalarının olumsuz etkilerinin olabileceğini savundu.

İSTANBUL - GÜLSÜM İNCEKAYA

ABD Başkanı Donald Trump'ın Dışişleri Bakanlığına CIA Başkanı Mike Pompeo'yu, CIA başkanlığına da Gina Haspel'i ataması, "Beyaz Saray, savaş kabinesi mi kuruyor" yorumlarına yol açtı.

Pompeo'nun, eski dışişleri bakanı Rex Tillerson'un yürüttüğü diplomatik çözüm süreçlerinin tersine, güç kullanma seçeneklerini devreye sokması bekleniyor. AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan dış politika uzmanları, İran ve Türkiye karşıtı açıklamalarıyla bilinen Pompeo'nun göreve gelmesiyle dünyanın tehlikeli bir sürece girebileceğini öne sürüyor.

"Tillerson'un görevden alınması tam bir fiyasko"

İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof Dr. Mesut Hakkı Caşın, ABD'nin görevden alınan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Türkiye'yi iyi tanıdığını belirterek, görevden almanın yöntem olarak Amerikan diplomasisi açısından bir fiyasko olduğunu söyledi.

"Fazla düzen adamı" olduğu gerekçesiyle görevden alınan Tillerson'ın 14 ayda Amerikan diplomasisi açısından önemli işler başardığını ifade eden Caşın, "Türkiye için çok faydalı işler yapan bir şahsiyet diyemeyiz ama Türkiye-ABD ilişkileri kırılma noktasındayken normalleşmesini sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca önümüzdeki ay İstanbul'da yapılacak Türkiye-İran-Rusya zirvesinin hemen öncesinde görevden alınması bana göre çok manidar." dedi.

ABD Başkanı Trump'ın Dışişleri Bakanı olarak atadığı CIA Başkanı Mike Pompeo'nun, İran-Türkiye ve Rusya'a karşı olduğunu dile getiren Caşın, şunları söyledi:

"Pompeo, West Poin'i birinci bitirmiş, hukuk okumuş ama Soğuk Savaş'ta devriye taburu komutanlığı yapmış. Türkiye'yi 'İslamcı-totaliter' diye tanımlaması kabul edilecek bir şey değil. 'Erdoğan, İran kadar demokratik' demesi, Türkiye hakkındaki fikirlerini ortaya koymaktadır. Pompeo'nun Rusya'ya da karşı olduğunu biliyoruz. Rus Genelkurmay Başkanı'nın 'Suriye'de Esed'e bir şey olursa, onları vururuz' lafı Rusya ile de ilişkilerin sertleşeceğini gösteriyor.

İran ile 2015'te imzalanan nükleer anlaşmayı ABD tek taraflı geri çekebilir. Tahran'a yaptırımlar sertleşebilir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri'nin başını çektiği Sünni blokun da İran'ı yine sıkıştıracağını düşünüyorum. Nihayet İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Cumhuriyet Muhafızlarına 'hazır ol' emri verdi. Bu bize Körfez'in ısınacağını gösteriyor. Diğer taraftan ikinci Körfez ülkesi Katar'a yeni baskılar geleceğini düşünüyorum."

"Türkiye’ye yaptırımlar gelebilir"

Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, CIA başkanı Pompeo'nun dışişleri bakanı yapılmasının Amerika'da devlet geleneğinin aksadığının göstergesi olduğunu savunarak, bu aksaklıkta güçlü İsrail lobisinin etkili olduğunu kaydetti.

Caşın, Amerika tarafından yapılan son açıklamaların hepsinin Türkiye, İran ve Rusya'yı hedef aldığına dikkati çekerek, "Nisan ayında İstanbul'da yapılacak üçlü zirve bu anlamda çok önemli. Türkiye bir şekilde Amerika ile ilişkilerini bozamaz. Çünkü Türkiye bir NATO ülkesi. Ama Türkiye'yi zor günlerin beklediğini söylemek lazım." diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım'ın 'Türk-Amerikan ilişkileri kişilere bağlı olmayıp, Türkiye'nin duruşu nettir, kim gelirse gelsin değişmez' şeklindeki sözlerini değerlendiren Caşın, "Sayın Yıldırım'ın sözleri Türkiye-Amerikan ilişkilerinde tutturduğumuz pozisyonun doğru olduğunu gösteriyor. Diğer taraftan Amerika'nın 65 bin kişilik PYD grubunu maaşa bağlaması ve ağır silah vermekten vazgeçmemesi, Türkiye'nin kafasındaki soruların beklediğini gösteriyor. O bakımdan Afrin sonrası Münbiç ve Fırat'ın doğusunun ilişkilerimizde çok ciddi sıkıntılar çıkaracağını düşünüyorum." görüşünü paylaştı.

"Amerika daha sert bir dış politika izleyecektir"

Prof. Dr. Caşın, Türkiye'nin Amerikan Senatosu'nun bazı yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

"Alacağımız uçaklar var. Silah sektöründe bize baskı yapacak. Finansta da bazı baskılar gelebilir. Buna karşı Türkiye İncirlik kartını devreye sokar mı? Bilemiyorum. Doğu Guta ateşkesinin Türkiye'yi de kapsadığı yolunda açıklamalara bakıldığında BM üzerinden de bir baskının güçlenmesi muhtemeldir. Şunun özellikle altını çizmek lazım, birileri Türk-Amerikan ilişkilerini sabote etmek için Pompeo'yu getirdiler. Oklar İsrail ve Netanyahu'yu gösteriyor.

CIA'nın başına getirilen Gina Hasbel'in ise Rusya'ya karşı olduğunu biliyoruz. Amerika daha sert bir dış politika izleyecektir. Bunun ilk çıkış noktası da maalesef, Ortadoğu, Suriye ve Rusya olacaktır. Bu görünüşte İsrail'e yarıyor. Ama aslında Netanyahu Amerika'yı yanlış yönlendiriyor. Bu gidişat Türkiye-ABD-İsrail ilişkilerini de bozuyor.

Türkiye hiçbir zaman Rusya'yı Amerika'nın yerine ikame edecek bir devlet değildir, her şeyden önce bir NATO üyesidir. Karadeniz'i, Boğazları, Doğu Akdeniz'i tutuyor. Dünya enerji hatları için de çok önemli bir ülke. Türkiye, Amerika ile ilişkilerini kopartmadan, Afrin'den sonra Münbiç ile Fırat'ın doğusu için yeni bir pazarlık safhası açmalıdır. Zor olacaktır. Ama asla Türk askeri ile Amerikan askeri karşı karşıya gelmemelidir."

"Genel savaşın başlangıcı olabilir"

Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni de ABD Başkanı Trump'ın ara seçim öncesi İsrail lobisine yaklaşmaya çalıştığını belirterek, CIA Başkanı Mike Pompeo'nun bu maksatla Dışişleri Bakanlığı'na atandığını söyledi.

Beyaz Saray'ın politikalarını sadece İsrail lobisine bağımlı şekilde yürütmesinin demokratik olmadığına vurgu yapan Köni, "ABD'nin uluslararası ilişkilerde izlediği politikalar rasyonel değil. ABD'nin İran'dan bir tehdit alması mümkün değil, Suriye'den tehdit alması mümkün değil. Bir tek İsrail'in tehdit edilmesi mümkün. Pompeo, İran'a karşı, bize de karşı. Suriye'de de ABD kontrolünde, İsrail'e düşman olmayan bir rejimin yerleşmesine uğraşıyor. Rusya ile İran, rejim davet ettiği için Suriye'de bulunuyorlar, Türkiye ise meşru müdafaa hakkını kullanıyor ama ABD ne hakla orada bir yerleri bombalıyor, bu sorgulanmalı." diye konuştu.

Köni, Amerikan yönetiminin Türkiye'yi kaybetmek istemediğini savunarak, "Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle 'burası Rusya'nın eline geçerse daha kötü olur' düşüncesindeler. Türkiye'yi dağıtmamak için birtakım tavizler verecekler diye düşünüyorum. Ancak Beyaz Saray'ın, İran'ın nükleer anlaşmasını ortadan kaldırma kararı alması veya zehirli gaz kullandığı gerekçesiyle Suriye rejimini vurması, ortalığı iyice karıştırır. Çünkü Ruslar, Esed vurulursa karşılık vereceğini duyurdu. Devamlı blöf yapılmaz ki. Rusya 200 askerini kaybetti." ifadelerini kullandı.

ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğu liberal ekonomik sistemi kendi elleriyle sarstığı görüşünü paylaşan Prof. Dr. Köni, şunları söyledi:

"ABD'nin bir yandan askeri gücünü kullanarak bir yandan da birtakım gümrük vergileri getirerek kendi ekonomisini güçlendirme çabaları çok tehlikeli. Genel savaşın bir başlangıcı olabilir, sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı yakabilir. Dünyanın tükettiğinin 10 mislini 300 milyon Amerikalının tüketmesi için bu yapılırsa, bütün o insan hakları, gözetleme kuruluşları ve uluslararası af örgütlerinin kendi yumuşak politikaları için kullanılan örgütler olduğu ortaya çıkar. Yazık olur dünyaya yani. Bu sistem hepimizi etkileyecek. Bu neoconların iş başına gelmesidir. Maalesef gerilemekte olan ABD, İkinci Dünya Savaşından sonra kendi kurduğu ekonomik liberal sistemi kendisi sarsıyor."

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.