Zorla ekliyorlar
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Suruç'tan Ayn el Arap'a koridor açmak demek, Irak'ın kuzeyiyle Suriye'nin kuzeyini birbirine zorla eklemek demektir" dedi.
TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Suruç'tan Ayn el Arap'a koridor açmak demek, Irak'ın kuzeyiyle Suriye'nin kuzeyini birbirine zorla eklemlemek demektir. PYD'nin, PKK'nın, peşmergenin, IŞİD'e karşı batı kamuoyunda desteklenen ve parlatılan mücadelesi, sınırlarımızın hemen dibinde tutunmalarını sağlayacak, peşinden bölücü mahiyetli minyatür devletlere kapı aralayacak, şartlar olgunlaştıkça Kürdistan yüzeye çıkacaktır. Tehdit kırmızı sınırı geçmiştir" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Ermenek'te bir kömür ocağında mahsur kalan 18 işçiyi kurtarma çalışmalarının devam ettiğini hatırlattı. İşçilerin mahsur kaldığı kömür ocağının özel bir şirket tarafından işletildiğini belirten Bahçeli, Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığının dün yaptığı açıklamada, kazanın eski imalat bölgesine yıllar içerisinde birikmiş olan suların zaman içinde basınç eşik değerlerini aşarak, zayıflayan topuktan çalışma alanlarına ani su baskınıyla gerçekleştiğinin ileri sürüldüğünü aktardı. Kazanın göz göre geldiğini ifade eden Bahçeli, denetimler sırasında var olan tehlikelerin bilerek ya da bilmeden görülmediğini savundu.
Mevzuat gereğince zorunlu olan ve çevrede olası yer altı suyu olup olmadığını belirlemek için kullanılan 25 metrelik kontrol sondajının yapılmadığını, hatta bu cihazın madende olmadığını, olay yerine giden MHP heyetinin belirlediğini anlatan Bahçeli, "Soma'daki 301 işçimizin kaybına neden olan maden felaketinden sonra, yapılan yasal düzenleme maden şirketlerinin işine gelmemiştir" dedi.
Torba Kanunla getirilen yer altında 6 saatten fazla çalışmama kuralına işverenlerin riayet etmediğine işaret eden Bahçeli, işçilerin firmaların dayatmasıyla yerin altında, insanlık dışı şartlarda karınlarını doyurmaya zorlandığını vurguladı. Maden ocaklarında ömür tüketen işçilerin daha fazla kömür çıkarmaları için mola süreleri kısıldığına ve sendikalaşmanın önüne geçildiğine dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Şayet 18 işçimiz yemeğini dışarıda yemiş olsaydı Ermenek'teki acı verici olay yaşanmayacaktı. Su baskını sonucu yerin yüzlerce metre altında kalan işçilerimiz, ihmalkarlığın, sorumsuzluğun ve maliyetleri azaltma adına insan canını umursamayan bir zihniyetin kurbanıdır. Kar hırsı, vicdansızlığın örtüsü olamayacaktır. Daha çok üretim hedefi, işçi sağlığı ve iş güvenliğini yok sayarak, köle düzenini kurumsallaştırarak sağlanamayacaktır. Zamandan kazanmak amacıyla, maden çalışanlarının toprak altında yemek yemelerini dayatmak tek kelimeyle zalimlik olarak tanımlanacaktır."
- "Kapanması gerekli olup da faal halde bulunan kaç maden ocağı vardır?"
Madeni işleten şirketin ocakta tüm iş güvenlik tedbirlerinin alındığı, gerekli denetimlerin yapıldığı iddia edilerek kazanın doğal afet olduğunu söylediğini anımsatan Bahçeli, "Bu pişkinliğin, bu utanmazlığın, bu edepsizliğin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Türkiye'de insan canı ne yazık ki çok ucuzdur" dedi.
Dünya'da en çok maden kazasının Türkiye'de yaşandığını öne süren Bahçeli, teknik ve fiziki alt yapı eksikliklerinin, denetimdeki açıkların, siyaset ve ticaret arasındaki menfaat bağlarının insan canını riske attığını söyledi. "Maden ruhsatlarının 2012 yılından beridir Başbakanlığın uhdesinde dağıtılması, bu sayede yandaşların korunup kollanması, kapatılması lazım gelen madenlerin siyasi baskılarla açılması adeta felaketlere davetiye çıkarmaktadır" görüşünü dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının, bu tip ocakların kapatılması gerektiğini söylemesi, ancak çok sayıda kişinin bunu engellemek için devreye girdiğini dile getirmesi aczin ve AKP markalı usulsüzlüğün çok veciz bir beyanıdır. Bu bakan, Ermenek'teki madeni almak için kimlerin tavassutta bulunduğunu, kimlerin sıraya girdiğini, göz göre göre kimlerin işçileri ölüme sürüklediğini açıklamak durumundadır. Yoksa bu bakan, milli vicdanda işçi ölümlerine azmettiren, görev süresince binlerce kayba imza atan bir şahıs olarak hafızalara kazınacaktır. Şu anda kapanması gerekli olup da faal halde bulunan kaç maden ocağı vardır? İlgili bakan derhal bunu açıklamalıdır."
Başbakan Davutoğlu'nun imar rantının haram olduğunu söylediğini ifade eden Bahçeli, "Davutoğlu ya hayal aleminde yaşamakta, ya da milletimizin aklıyla ve havsalasıyla alay etmektedir. Rant demek AKP demektir. Haram demek AKP'nin kartvizitindeki en göze çarpan unvan demektir" dedi.
"Davutoğlu'nun denetim elemanlarına helal-haram hatırlatması yaptığını" aktaran Bahçeli, "Sayın Davutoğlu, çay içmek haramdır da kapanması gereken madenleri açtırmak için araya hatırlı isimleri sokmak, ihalelerden komisyon almak, devlet hazinesini boşaltmak helal midir?" diye konuştu.
İnsanca düzenlenmiş çalışma şartlarının, insana yaraşır iş güvenliğinin hemen temin edilerek her kesime, her iş koluna, her sektöre yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Bahçeli, MHP'nin işçilerimizin lehine olacak tüm adımların yanında olacağını bildirdi. Ermenek'te 18 işçinin her şeye rağmen sağ salim şekilde kurtarılmaları Allah'tan niyaz ettiklerini ifade eden Bahçeli, "Umut varsa, hayat vardır. Umut varsa, gelecek vardır. MHP varsa umutlar sönmeyecek, hayaller bitmeyecektir" dedi.
- "İmralı ve Kandil arasında tam bir pazarlık hattı kurulmuş"
Bahçeli, 12 yıllık AK Parti iktidarının Türkiye'nin bekasını ateşe attığını öne sürerek "Milli kimliğe suikast düzenlemiş, milli birliği sabote etmiştir. PKK, AKP'yle birlikte parsayı toplamış, voleyi vurmuş, altın yıllarını yaşamıştır. 2002'de sıfırlayan terör, AKP'yle canlanmıştır. İmralı Adası'ndaki canibaşı pazarlıklarla belini doğrultmuş, tavizlerle bilenmiştir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlık yaptığı dönemde MHP'ye yönelik olarak "Bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz. Bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar bunun hesabını er ya da geç verecektir" dediğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Sanıyorum, şeref ve namusu ipe serilmiş un gibi olanlar bundan böyle iki düşünüp bir konuşacaklar, ağızlarının perhizini bozmaya yanaşmayacaklardır. AKP, PKK için adeta kanlı çekilişten çıkmış ödül gibidir. İmralı ve Kandil arasında tam bir pazarlık hattı kurulmuş, Türkiye'nin akıbeti buraya zincirlenmiştir. Başbakan'ın, kalemini millet aleyhine kullanan ve Mahçupyanlığıyla tanınan bir danışmanı, katıldığı bir televizyon programında PKK'nın süreç boyunca çok şey kazandığını açıklamıştır. Bu, bizim için yeni bir şey değildir. Bu danışman, dikişi patlayan yama gibi açıldıkça açılmış, kamu düzeninin bölgede şu anda devlette değil PKK'da olduğunu keyif içinde, bir telaş ve kaygı hali göstermeden duyurmuştur. İşte gerçek Türkiye tablosu budur ve çözülme sürecinin hangi badirelere yol açtığı ortaya çıkmıştır."
İçişleri Bakanı'nın da "Alan hakimiyetini kaybettiğimiz zamanlar oldu. Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladı" dediğini söyleyen Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"AKP cenahından ne söylenirse söylensin, bizim tespit ve müşahedelerimiz ihanet sürecinin Türkiye'yi çöküşe götürdüğüdür. PKK mahkemeler kurmakta, yol kesmekte, haraç toplamakta, özerklik ilan etmekte, kanlı eylemlerini sıklaştırmaktadır. Doğu ve Güneydoğu kamu gücünden arındırılmaktadır. Devlet otoritesi sıfırlanmaktadır. PKK meseleyi uluslararası platforma taşımak için son kozlarını kullanmakta, uluslararası güçlerin, mesela ABD'nin sürece dahil olmasını istemektedir. Türkiye çözülmeyle kanlı savaş tehditleri arasına sıkıştırılmıştır. Kırmızı kitabı kaleme alanlar, Türkiye'nin üzerine kırmızı kalem çekmek üzeredir."
Çözüm sürecini "tam bir curcuna, tam bir kargaşa, tam bir kaos" olarak nitelendiren Bahçeli, şu görüşlerini dile getirdi:
"Gerek Cumhurbaşkanı, gerek Başbakan süreçten ne anlaşılması gerektiğini, çözümle neyin amaçlandığını açık açık Türk milletine anlatmalıdır. Herkes süreç ihanetinin içyüzünü öğrenmelidir. Bu egemenliğin sahibi Türk milletinin en tabii, en meşru hakkıdır. Soruyorum: Teröristbaşının, 15 Ağustos 2009 tarihinde hazırladığı 156 sayfalık sözde yol haritasıyla ihanet sürecinin bağ ve bağlantısı var mıdır? Erdoğan ve Davutoğlu, Öcalan canisinin yabancı servisler tarafından eline tutuşturulan kanlı planlarına çözüm mü demektedir? AKP milletvekillerinin bilmediği, Bakanlar Kurulu sıralarında oturan şahısların birçoğunun öğrenemediği bu çözüm süreci nedir? PKK vatan evlatlarının ensesinden vururken, hala süreç ihanetinden bahsetmek, hala müzakereleri şerefsizce sürdürmek nasıl tevil edilecektir? Sayın Erdoğan, Sayın Davutoğlu, birileri sizi tehdit mi ediyor? Bilmediğimiz açıklarınız var da kullanılıyor, şantaj altında mı tutuluyorsunuz? Durmayınız, korkmayınız, kaçmayanız, söyleyiniz, itiraf ediniz. Eğer ki, sizi kafa kola almışlarsa, oyuna geldiyseniz, eğer ki hesabını veremeyeceğiniz gizli saklı ilişkileriniz bulunuyorsa yine de milletimizin şefkatine sığınınız. Türk milletine karşı emperyalist planların, lord hesaplarının içinde olsanız da, tehditle boyun eğdirildiğinizi beyan ederseniz yine de sahipsiz kalmayacaksınız."
- ?"Bunun dışında peşmergeye alan ve koridor açmak kesinlikle vatana ihanet suçudur"
"Peşmerge, sanki Türkiye'yi işgal etmiş gibi, sanki meydan okur gibi, Habur'dan Suruç'a kadar konvoylarla, sevgi seli altında, alkış ve tezahüratlarla karşılanıyor" diyen Bahçeli, bu geçişin 2 Ekim tarihli tezkereyle hiçbir ilgisi olmadını vurguladı. Peşmerge gruplarının uluslararası hukuka göre yabancı asker statüsünde görülemeyeceğini öne süren Bahçeli, peşmerge yönetiminin bir korsan devlet olduğunu iddia etti.
MHP'nin desteğinin Türkiye'nin savunması, milli bekasının korunması için olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:
"Bunun dışında peşmergeye alan ve koridor açmak kesinlikle vatana ihanet suçudur. AKP, Kobani çığlığı atan fistanlı teröristlerin, maske takmış yaralı yüzlerin elinde avucunda oyuncak olmuştur. Ey Davutoğlu, sen orda burada kamu düzeni derken vatan toprakları çiğnendi, abin Barzani Erbil'den füzelerle geldi; bunu kendine yedirebildin mi? Taşıdığın tarihi sorumluluğa sığdırabildin mi? Peşmergenin geçişine ister ABD dayatmasıyla, ister farklı saiklerle yeşil ışık yakanlar suç işlemişlerdir ve bu cezasız kalmayacaktır. Anlaşılan odur ki Kürdistan'ın inşası için ABD bizzat devreye girmiştir. Ayn el Arap'tan kaçarak Türkiye'ye sığınanlarla beraber bazı hainler peşmergeye karşılama törenleri düzenlerken Obama'ya sevgi gösterisinde bulunmuşlardır. Obama'yı bu kadar seven kalabalıkların Türkiye'de ne işi vardır? Bunlar, hem ekmeğimizi yiyecekler, hem suyumuzu içecekler; sonra da dönüp bir yanda askerimize taş atıp kurşun sıkarken, diğer yanda ABD sevdasından yanıp kavrulacaklardır. Bu nankörlük, bu kalleşlik, bu kahpelik Türk milletinden uzak durmalı, uzak olmalıdır."
Ayn el Arap'ta sivil unsur kalmamışken tırlarla malzeme gönderilmesinin ve buna da insani yardım ismi takılmasının Türkiye'nin sırtından vurulması olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"AKP, bedenleri bir ve aynı olan çift başlı PYD-PKK yılanına silah ve lojistik destek sunmaktadır. AKP, Türkiye'yi hançerlemektedir. Şehitlerimizin kanları yerde, katiller havalardadır. Suruç'tan Ayn el Arap'a koridor açmak demek, Irak'ın kuzeyiyle Suriye'nin kuzeyini birbirine zorla eklemlemek demektir. PYD'nin, PKK'nın, peşmergenin, IŞİD'e karşı batı kamuoyunda desteklenen ve parlatılan mücadelesi, sınırlarımızın hemen dibinde tutunmalarını sağlayacak, peşinden bölücü mahiyetli minyatür devletlere kapı aralayacak, şartlar olgunlaştıkça Kürdistan yüzeye çıkacaktır. Tehdit kırmızı sınırı geçmiştir."
Başbakan Davutoğlu'nun Afyonkarahisar'da düzenlenen parti toplantısında "Şimdi soruyorum MHP yetkililerine buradan, bu toprakların birliği ve beraberliğini teminat altına alacak olan politikanız nedir? Çıkın ve anlatın" dediğini aktaran Bahçeli, şunları kaydetti:
"Sayın Davutoğlu sizin yapmadıklarınızı yapmak, yaptıklarınızı ise yapmamak emin ol ki Türkiye'yi düzlüğe çıkaracaktır. Bizim politikalarımız net, yönümüz bellidir. Geldiğimiz yer belli, gideceğimiz yer bilinmektedir. Sayın Davutoğlu asıl sen ve pazarlık ortakların kamuoyunun karşısına beraberce çıkın ve sürecin ne olduğunu açıklayın? Çözüm isimli çözülme ve çürümeyi teferruatlı şekilde anlatın da Türk milleti her şeyi görsün ve niyetlerinizi berrak şekilde anlasın. PKK ön şartsız silah bırakmadan, son terörist teslim alınmadan, hain pazarlıklar kesilmeden Türkiye'nin huzura ulaşması, dirliğe, esenliğe ve selamete kavuşması söz konusu olmayacaktır. İhanete herkes ikna olsa da bir tek MHP kanmayacak, herkes razı olsa da sadece MHP onay vermeyecektir. Milliyetçi Hareket Türkiye'dir, Türk milletidir ve kardeşliğin simgesi, barış ve huzurun hilallerle süslenmiş güvencesidir."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Artık Alevi kardeşlerimizin sorunları kökünden bitirilmelidir. Her konuyu istismar eden AKP Hükümeti, Alevi kardeşlerimizi yüzüstü bırakmamalı, kavrayıcı çözüm için harekete geçmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda yapılacak her girişim ve teklife önyargısız şekilde destek vermeye vardır ve hazırdır" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.