Yükselen İslam düşmanlığı Avrupa'nın ruhuyla çelişiyor?
Abdullah Gül, Avusturya ziyaretinden önce bu ülkedeki gazetelere önemli açıklamalar yaptı. Yükselen İslam düşmanlığının Avrupa ruhuyla bağdaşmadığını söyleyen Gül, "Başkalarına ayrımcılık yapmak, hastalıklı bir davranıştır." dedi. Türkiye'nin AB üyeliğinin uzun bir süreç olacağını belirten Cumhurbaşkanı, Ankara'nın ileride AB'ye hayır diyebileceğini vurguladı.
Avusturya'ya 13 yıl sonra gidecek ilk Türk cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, pazartesi günü başlayacak ziyareti öncesinde Avusturya basınına önemli açıklamalarda bulundu. Kurier, Die Presse ve Der Standard gibi üç önemli gazeteye röportaj veren Gül, Ankara'nın AB üyeliğinden Avrupa'da yükselişe geçen İslam düşmanlığının yol açtığı tehlikelere kadar birçok konuya değindi.
Avrupa'da İslam düşmanlığının yükselişe geçmesi ile siyasal İslam'ın etkinliğinin artırılması arasında bir ilişki olup olmadığına dair bir soruya karşılık böyle bir durumun Avrupa'da meydana gelemeyeceğini söyledi. İslam'ın artan rolünden korkulmaması gerektiğine değinen Gül, Ortadoğu ya da Orta Asya'da böyle bir ilişkinin anlaşılabilir olduğunu ancak Avrupa'da bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Gül, "Bütün Avrupa'da yabancı düşmanlığı, aşırıcılık ve İslam düşmanlığı gibi endişe verici gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bunlar Avrupa'nın ruhuyla çelişiyor. Bu Avrupa'ya uymuyor; çünkü Avrupa, insan haklarının vatanıdır, farklı düşünenlere ve kültürlere saygı duyulduğunun varsayılması gereken bir bölgedir. Fakat geçmişte Avrupa'da farklı olanların dışlandığını gördük. Başkalarına ayrımcılık yapmak, hastalıklı bir davranıştır. Bu tutum ne Avrupa'da ne de başka bir yerde yayılmalıdır." dedi. Sosyal demokrasinin kalesi olarak sayılan İsveç ve Finlandiya gibi Avrupa ülkelerinde dahi aşırı sağcı partilerin yabancı düşmanlığını seçim malzemesi yaparak ciddi seçim başarıları kazanması, kıtada İslam düşmanlığının arttığına dair endişelere yol açmıştı. Açıklamalarında Avusturya'da yaşayan Türklerin, toplumla tam entegrasyon için çaba göstermesi gerektiğine işaret eden Gül, hem Almanca hem de Türkçe öğrenilmesinin önemine dikkat çekti. "Türk göçmenler Almancaya hâkim olduklarını göstermeliler. Göçmenlerin yaşadıkları ülkenin toplumuna uyum sağlamaları, doğal bir gerekliliktir." şeklinde konuşan Gül, Avusturya'da başarılı olmuş Türkleri örnek gösterdi. Almanya ve Fransa liderlerinin Türkiye'nin AB üyeliğine muhalif olduklarının hatırlatılması üzerine Gül, Türkiye karşıtlığının iç politika malzemesi olarak kullanıldığını belirterek, "Bu durum daha ziyade bu ülkeler için fazla şerefli bir davranış biçimi değildir." ifadelerini kullandı.
BELKİ TÜRKİYE, AB'YE HAYIR DİYECEK
Türkiye'nin ne zaman Avrupa Birliği üyeliğini kazanacağına dair soruya ise Gül, "Biz, gelecekte ne olacağı hakkında konuşuyoruz. Gelecekteki o dönemin Türkiye'si, bugünün Türkiye'si olmayacak. Bu açıdan, belki de Türkiye çekim gücü yüksek bir ülke olacak. Türkiye her halükarda hem AB'ye hem de Avusturya'ya büyük bir katkı sağlayacaktır. Hatta o kadar ki Türk halkı belki de AB üyeliğine 'hayır' diyecektir, tıpkı Norveç halkının yaptığı gibi." şeklinde cevap verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.