Yıldıray Oğur: Diyelim size kafayı taktılar...
Halime Kökçe'nin sunduğu Esas Mesele programında Yıldıray Oğur, paralel yargının eline düşen bir kişinin nasıl çaresiz kaldığını maddeler halinde sıraladı...
24 TV'de Halime Kökçe'nin moderatörlüğünde yayınlanan yayınlanan Esas Mesele programında, Yusuf Ziya Cömert ve Yıldıray Oğur 17 Aralık'ın ardından yaşananları ve İlker Başbuğ'un tahliyesini değerlendirdi.
Başbuğ'un tahliyesiyle ilgili görüşlerini açıklayan Yıldıray Oğur, Başbuğ'un yargılandığı İnternet Andıcı Davası'nın Ergenekon'la birleştirilmesinin ortaya bazı sorunlar çıkardığını söyledi.
BİR MAĞDUR ORTAYA ÇIKARILDI
Oğur, Ergenekon'la İnternet Andıcı Davası'nın nasıl birleştirildiğini sorgularken, "bundan 4-5 yıl önce komutanları arkasına alıp, gazetecilere parmak sallayan kudretli bir paşadan bir mağdur yaratıldı. Ve bu mağduriyetini anlattığı kitapları var, kitapçılarda birinci sırada satılan kitaplar" dedi.
HAKSIZLIK ALGISI OLUŞTURULDU
Söz konusu davalar sürecinde Türkiye'de özellikle İlker Başbuğ gibi bazı isimler üzerinden bir "haksızlık" algısı oluşturulduğunu söyleyen Yıldıray Oğur, İlker Başbuğ'un birkaç ay önce "KCK davaları yeniden görülmelidir" dediğini belirtti.
TEMİZLENİRKEN ÇOK KÖTÜ KİRLENDİK
Başbuğ'un PKK konusunda aslında çok sert bir tutumu olduğunu hatırlatan Oğur, "evet bu bir temizlik süreciydi ama temizlenirken çok kötü kirlendik. Temizlenirken kirlendi Türkiye" ifadelerini kullandı.
Yıldıray Oğur şöyle konuştu:
Ben mesela bu davaların çok hararetli savunucularından biriydim. Okuyordum dosyaları falan. Ama şimdi başka bir gözle tekrar okuyorum. Bakıyorum burada çok fecaat şeyler var. Bir yerde savunmayı bırakmak ve "ne yaptık yani, niye böyle oldu" diye düşünmek lazım.
Şöyle bir eleştiri var, "17 Aralık'tan önce neredeydin". Evet doğru bir eleştiri bu. Ama bugün ortaya çıkan manzara bence herkesin gözünü açmalı.
17 Aralık'tan sonra net olarak ortaya çıkan resim şu;
- Bir yerde polis size kafayı takarsa,
- savcı var, savcıyı ikna etmesi lazım. Ama savcı da polisle beraberse işiniz kötü.
- Bir de hakimi ikna ederlerse tutuklandınız demektir.
- Diyelim ki, hakkınızda bir tane delil var. CD delili. Polis, savcı ve hakim tamam. Ama ayrı bir delil var ispatlanması gereken. Onu da TÜBİTAK'a gönderdiler diyelim. TÜBİTAK da onlardansa...
- Şikayet ediyorsunuz savcıyı hakimi HSYK'ya. Orası da gitmiş.
İlker Başbuğ'un dediği gibi bir AYM (Anayasa Mahkemesi)kalıyor, bir de AİHM.
TİB PARALEL BİR KURUM HALİNE GETİRİLMİŞ
Bu manzaranın net bir şekilde görülmesi lazım. Mesela TİB'in paralel bir kurum olduğu ortaya çıktı. İnanılmaz bir şey bu. Yani bütün bu dinlemelerin emanet edildiği, güya devlet ya da herkes adına bunları koruması gereken kurumun zaten kendisinin sakat olduğu ortaya çıktı.
Şimdi bunları gördükten sonra bu davaların hepsinin şüpheli olduğu görülüyor
Star
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.