Yiğit Bulut'tan çarpıcı DEAŞ analizi: Biz bu terziyi tanıyoruz
Ortadoğu'da bir terzilik yapıldığını belirten Yiğit Bulut, DEAŞ eliyle bölgede yapılanın aslında, 1900'lerden kalma planın devamı olduğunu söyledi.
İlgili Videolar
Derin Analiz - 30.06.2015 1 . Bölüm
Derin Analiz - 30.06.2015 2. Bölüm
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TRT Haber'de Gökhan Gökçe'nin sunduğu Derin Analiz programında, DEAŞ'ı terör örgütünü, bu örgütün arkasındaki güçleri ve bölgede olan biteni yorumladı.
Bölgede şu anda bir terzilik olduğunun altını çizen Bulut,"biz bu terziyi 1900'lü yıllardan tanıyoruz, bu terzi Misak-ı Milli sınırlarının içinde petrol ve gaz bölgelerini dışarıda bırakan terzi. Balkanları, Ege'deki adaları dışarıda bırakan terzi. Türkiye'nin stratejik bütün petrol-gaz, denize ve Balkanlara açılan bölgelerinin dışarıda kalmasını sağlayan terzi. Aynı terzi İngiliz kumaşıyla yeniden çıkmış sahaya. Ve hepsi bir köşesinden dikiyorlar" ifadelerini kullandı.
Yiğit Bulut şöyle konuştu:
Geçmişte hangi milli adım atıldı, bu hangi milli adıma kimler karşı durdu? Geçmişte hangi milli padişah düşürüldü, nasıl itibarsızlaştırıldı, tarih kitaplarında nasıl yozlaştırıldı, nasıl yalan yazıldı?
ATATÜRK SAMSUN'A ÇIKTIĞINDA, PADİŞAHTAN ALDIĞI GÖREV KAĞIDI VARDI ELİNDE
Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a çıktığı zaman, Osmanlı Devleti padişahının verdiği görev kağıdı var elinde. Padişah tarafından görevli gönderiliyor. Bu ülkede hiçbir vatan evladı, kalkıp da aksini iddia edemez. Ve Bandırma Vapuru, her türlü engellemeye rağmen İngiliz işgali altındaki Samsun Limanı'na giriyor.
MİSAK-I MİLLİ SINIRLARINDA İNGİLİZ OYUNU
Ne zaman ki, cumhuriyet kurulma noktasına geliyor, Misak-ı Milli sınırları ilan ediliyor, petrol ve gaz bölgeleri dışarıda bırakılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları onaylanıyor. Bugün, konuştuğumuz Kuzey Irak, Kuzey Suriye, bütün bu coğrafya İngilizler tarafından petrol ve gaz bölgeleri Türkiye'nin dışında kalacak şekilde çiziliyor.
AYNI İNGİLİZ OYUNU DEVAM EDİYOR
O gün buna karşı çıkamayanları anlıyorum. Çünkü bir imparatorluk yıkılırken kalkıp direkleri tutmuşsunuz. Kimseyi suçlamıyorum. Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Ama o günden bugüne aynı İngiliz oyunu devam ediyor. Bugün Suriye'de, Kobani'de, Kuzey Irak'ta, Türkiye toprakları içinde... terör örgütü adı altında gördüğümüz, Ortadoğu'yu şekillendirmeye çalışan, Türkiye'yle terörü aynı kefede dünyaya algılatmaya çalışan bütün oyunlar 1920'lerden devam eden oyunlardır.
Ben buradan bütün Kürt kökenli insanlara bir not düşmek istiyorum. 1071'de Alparslan Haçlı süvarilere Anadolu'ya girdiğinde, Alparslan'ın yanında binlerce Kürt atlısı vardı. Ve birlikte savaşarak 3 günün sonunda Anadolu topraklarını tam olarak bugünkü konumuna getirecek yolu açtılar. Ve 1071'den 2015'e Kürt kökenli insanlarla aramıza girmek için defalarca projeler yapıldı. Özellikle 1800'lerin başından itibaren, bölgede Arap-Kürt-Türk ayrışmasını körüklemek için, ayrıştırılmış bölgelerdeki petrol ve gazı ele geçirmek için, mezhep kavgasını körüklemek için bu bölgelerde inanılmaz projeler yapıldı.
BU NASIL "KENDİ KENDİNE OLUŞMUŞ" BİR ÖRGÜTSE ARTIK...
Ve bugün gördüğünüz, adına "IŞİD" dediğiniz, yüzlerce Japon malı kamyoneti fabrikadan çıkarıp sahaya sürebilen ( bu nasıl bir kendi kendine oluşmuş terör örgütüyse, nereden ruhsat alıyor, nereden vergisini harcını yatırıyorsa...), elinde Avrupa Birliği malı matarasıyla, ayağında İngiliz, Alman, Belçika, Fransız malı ayakkabısıyla, İtalyan malı silahıyla "IŞİD" diye dolaşan terör örgütü 1900'lerin başında kalan projenin devamı olarak sahaya sürüldü. Ve Türkiye'yle özdeşleştirilmeye çalışılıyor.
BUNU DİYECEK KADAR AKILLARINI KAYBETTİLER
Bölgedeki Kürt kökenli insanlarına ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt kökenli vatandaşlarına şu imaj veriliyor: Türkiye IŞİD'i destekliyor, sizi katlediyor.
Birinci Kobani olaylarında da, ikinci Kobani olaylarında da her zaman içerideki malum, bizden olmayan medya, dışarıdaki birçok basın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin IŞİD terör örgütüyle birlikte hareket ettiğini iddia edecek kadar aklını kaybetti.
Bakın, 1071'de Alparslan'la Kürt süvariler bu topraklara girdi ve biz bir daha bu topraklarda ve bu coğrafyada Kürt kökenli bir insanın diğerleri tarafından katledilmesine asla izin vermedik. Herkes elini vicdanına koysun. Türkmenlerin de, Arapların da kimse tarafından katledilmesine izin vermedik. Ama bugün geldiğimiz noktada bu birliktelik sarsılmak isteniyor. Ve içeride de bir siyasi oluşum bunun üzerine basarak örgütleniyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birçok ilindeki saf niyetli, temiz vatandaşlarımız aslında bu siyasi oluşumun yukarı doğru itilmesinin, bölgenin bölünmesindeki birinci etap olduğunu anlayamayarak hiç alakaları olmadıkları halde bu siyasi oluşumla beraber hareket etmeye çalışıyorlar.
1900'LERİN BAŞINDA BAŞLAYAN BİR DENKLEM...
Bölgeyi talan etme, şekillendirme ve en başta maalesef Kürt kökenli insanların çok ciddi zarar göreceği dinamiklerin yolunu açma, hep bu denklemin altında yatıyor. Ve bu, 1900'lerin başında başlayan bir denklem.
SADDAM-İRAN ŞAHI-İNGİLTERE ARASINDAKİ GİZLİ GÖRÜŞME
Bakın, 1975'teki Saddam Hüseyin-İran Şahı-İngiltere arasındaki görüşmeyi lütfen kimse unutmasın. İngiltere'yle İran Şahı, Saddam Hüseyin'e Kürtleri katletmesi için izin veriyor. Aynen şöyle diyorlar: Biz çekiliyoruz, ne istiyorsan yap.
VE O GÖRÜŞMENİN ARDINDAN KÜRTLERİN BAŞINA GELENLER...
Bu gizli bir görüşmedir. Ama daha sonra tutanakları ortaya çıktı, yayınlandı.
O günden sonra, Saddam Hüseyin o dönem Baas partisinin ikinci adamı... Bölgedeki Kürt kökenli insanları katletmeye başlıyor. Ve buna karşı duran bir tek Türkiye var. Türkiye'nin haricinde hiçbir Batılı müttefik, hiçbir Batılı güç veya Doğu'dan kimse buna karşı durmuyor. Ve yıllarca Saddam'ın zulmü bölgede Kürt kökenli insanlara devam ediyor. Kapısını açan kim var? Türkiye.
Bugün IŞİD terör örgütü, Kürt kökenli insanlara saldırdığı zaman, Türkmenlere, Araplara saldırdığı zaman kapısını açan kim? Yine Türkiye.
BİZ BU TERZİYİ 1900'LÜ YILLARDAN TANIYORUZ
Şunu lütfen hiç kimse unutmasın. Bölgede bir terzilik var. Bu terzi 1900'lerden tanıdığımız terzi. Bu terzi Misak-ı Milli sınırlarının içinde petrol ve gaz bölgelerini dışarıda bırakan terzi. Balkanları, Ege'deki adaları dışarıda bırakan terzi. Türkiye'nin stratejik bütün petrol-gaz, denize ve Balkanlara açılan bölgelerinin dışarıda kalmasını sağlayan terzi. Aynı terzi İngiliz kumaşıyla yeniden çıkmış sahaya. Ve hepsi bir köşesinden dikiyorlar.
star.com.tr
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.