Yiğit Bulut: Çok kritik günlerden geçiyoruz

Yiğit Bulut: Çok kritik günlerden geçiyoruz
Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut, "Çok kritik günlerden geçiyoruz gerçekten. Türkiye çok zor günler yaşıyor ve bir milli mücadele kıvamında...


Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut, "Çok kritik günlerden geçiyoruz gerçekten. Türkiye çok zor günler yaşıyor ve bir milli mücadele kıvamında bugünleri atlatmaya çalışıyor" dedi.

Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut, Yalova Yerel Gelişim Platformu Derneği'nce Bursa Yolu'nda bir düğün salonunda düzenlenen, "Milli İrade" konferansında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok kritik bir dönemden geçtiğini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için bir yazarın köşesinde kaleme aldığı "mezarına tükürecekler" sözüne ilişkin Bulut, şöyle konuştu:

"Çok kritik günlerden geçiyoruz gerçekten. Türkiye çok zor günler yaşıyor ve bir milli mücadele kıvamında bugünleri atlatmaya çalışıyor. Geçmişte bu yaşadıklarımızın 10'nda 1'ini yaptıklarında Türkiye'de hükumetler yıkıldı, Türkiye'de başbakanlar asıldı, Türkiye'de devletin ve milletin lehine çalışmak isteyenler yerleşik düzenler tarafından yok edildi. Bakın 3 gün önce bir gazetenin köşe yazarı aynen şöyle yazıyor Başbakan için; 'Seni' diyor, 'Gömecekler, her gün gidip mezarına tükürecekler ve başında da TOMA bekleyecek' diyor. Bunu yazabilecek kadar aşağılık, bunu yazabilecek kadar seviyesiz, bir ülkenin başbakanına bu cürette saldırabilecek kadar cüretkar olabildiler. Benim aklıma şu soru geliyor; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başbakanına bu hakareti edebilecek gücü sen nereden alıyorsun arkadaş. Arkandaki dört tane matbaa sana bu gücü vermeye yetmez. Demek ki senin arkanda başka ülkeler var, demek ki senin arkanda başka gizli servisler var, demek ki senin arkanda başka kirli pazarlıklar var. Sen bu cüreti nereden alıyorsun? Bakın düşünün, bir ülkenin başbakanına adam bunu yazabiliyor."

Buna benzer sözlerin aynısının Turgut Özal için de söylendiğini ifade eden Bulut, "Simavi'nin Hürriyet Gazetesi o dönemde Turgut Özal'ın aleyhine bir mektup yayımladı sürmanşetten ve aynen şöyle yazıyordu, başbakandı o zaman Turgut Özal. 'Sen bir mahlukatsın.' Bakın Başbakan'a sen bir mahlukatsın diye gazetenin patronu yazı yazıyor ve sürmanşetten bunu yayımlıyor. Altına da not düşmüş sen yolcusun biz hancıyız diye. Adamın mantığına bak. 'Sen gidicisin biz burada kalacağız' diyor. 'Buranın sahibi biziz' diyor. Buranın sahibinin kimin olduğunu 30 Mart'tan sonra göreceksiniz" diye konuştu.

"Hepiniz gereken dersi fazlasıyla alacaksınız"

Bugüne kadar her şeyin hoşgörü içerisinde olması, her şeyin karşılıklı anlayış içerisinde olması için Başbakan Erdoğan'ın elinden gelen her şeyi yaptığını ama o ne kadar hoşgörü göstermeye çalışsa da karşısındakilerin hiçbir zaman bunu anlamadığını dile getiren Bulut, şöyle devam etti:

"Eğer ki sen devlete silah çekiyorsan, eğer ki sen bu ülkenin başbakanına silah çekiyorsan, eğer sen millete kastediyorsan bunu ödeyeceksin arkadaş. 30 Mart'tan sonra bu küfürleri yazanlar için, devletin sırlarını sızdıranlar için, bu ülkede kendini yerleşik düzen sayıp bu ülkenin kanını canını terini emenler için yargı süreci başlayacak. Bunları sızdıranlar casuslukla yargılanacaklar. Bu ülkede biz 33 yılda 1,5 trilyon dolar faiz ödedik. Siz ödediniz yani. Kime ödedik biliyor musunuz? 5 bin kişiye. 5 bin kişiye 1,5 trilyon dolar faiz ödedik. Bir ülkenin başbakanına sen eğer bu kadar cüretkar şekilde ortaya çıkarak saldırabiliyorsan ben de bunları buradan söyleyebilecek kadar cüretkarım arkadaş. Senden korkan senin gibi olsun. Madem ki bütün sınırları aştınız, madem ki açığa çıkıp devlete millete saldırabilecek kadar cüretkarsınız, madem ki bu kadar güçlüsünüz, Türk Devleti size devletin ne olduğunu öğretecek. Hiç merak etmeyin. Hepiniz gereken dersi fazlasıyla alacaksınız."

Geçmişte hangi başbakan "Ben halkımın menfaatini koruyacağım" dediyse onun yok edildiğini belirten Bulut, şunları kaydetti:

"Hangi sadrazam 'Ben devletin menfaatini koruyacağım' dediyse o sadrazamı astılar. Hangi padişah 'Ben bu devleti koruyacağım' dediyse o padişahları zindanda kovalayıp başını kestiler. Fatih Sultan Mehmet eğer zehirlenmeseydi Vatikan'ı almaya gidiyordu. Nizam-ül Mülk'ü haşhaşiler öldürdü. Haşhaşiler bin yıldır var bugün çıkmadı ortaya. Bin yıldır bu devlete, bu millete hizmet eden kim varsa hepsini yok ettiler. Turgut Özal dedi ki 'Bu devletin Kürt politikası değişecek'. Bir toplantı yaptı Çankaya Köşkü'nde. Yıl 1993, 3 Ocak. Toplantıda Turgut Özal, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci ve Uğur Mumcu vardı. Ne oldu? 180 gün içinde 4'ünü de yok ettiler. Çünkü onlara göre bu devletin Kürt politikası değişemez. Şimdi onların hepsi aynı pis oyunu Recep Tayyip Erdoğan'a oynuyorlar ve sanıyorlar ki Menderes'i nasıl astılarsa Özal'ı nasıl aramızdan aldılarsa diğer devlet adamlarını nasıl yok ettilerse aynı şekilde Recep Tayyip Erdoğan'ı yok edebiliriz."

***

 

 Türkiye?nin kanını emenler

Kimler mi? Aslında her şey çok açık! Gelin birlikte bakalım...

Bu ülkeyi sadece 2001?den beri değil 1946?daki ilk ?manipülasyonlarından? itibaren soyuyorlardı... İlk ekrana çıkıp, ilk kalemi elime aldığım günden itibaren bu ?çarkı? ortaya koymaya çalıştım ve beni durdurma adına ?işimden olmak? dahil her şeyi defalarca yaşadım...

Sevgili dostlar, ?durdurmak için ne yaparlarsa yapsınlar?, bu yolda, bildiğim gibi devam edeceğim. Bu çabamızı takdir edenler oldu hatta çoğunluk destek ve ilgiyle arkamızda durdu, karşı durup karalamaya, anlattıklarımızı ve bizi itibarsızlaştırmaya uğraşanlar olduğu gibi... Dediğim gibi; ne olursa olsun, yolumuz aynı ve yürümeye devam edeceğiz...

Sevgili dostlar, bu uğurda Türk Halkının varlıklarının YERLEŞİK SÜLÜKLER tarafından emilmesine karşı durmak için uzun yıllarını bu savaşa adayan, çalıştığı her alanda ?bu sülüklerin varlığını? bilimsel olarak ortaya koyan bir ağabeyimizin son kitabından bahsetmek istiyorum. Evet, belki de tahmin ettiniz; Süleyman Yaşar ve son çalışması FAİZ LOBİSİ...

Son derece iyi hazırlanmış, kısa ve çok çarpıcı bir kitap. SÜLÜKLERİN varlığını ve kimliğini açıkça ortaya koyduğu gibi, ?nasıl kanımızı emdiklerini de? bilimsel ve kavramsal olarak detaylandırıyor... Bu noktada kısa alıntılar ile bir göz atalım, bakalım ne diyor Süleyman Yaşar;

1-?...faiz lobisi var mı, yok mu tartışması sürerken, lobi önce yurtdışında sonra Türkiye?de yakalandı... Faizleri manipüle edip vatandaşı soyanlar yakalandıklarında adeta pişkin bir edayla paranızı çaldık özür dileriz dediler. Bizdekiler de ceza verecekseniz bari kiraz kadar olsun dediler...?

2- ?...faiz lobisi dünya genelinde ucuz olan paranın yüksek fiyattan satılması için bazı ülkelerde yapay riskler yaratıyor. Bazı MERKEZ BANKALARI?na baskı kurarak, faizleri küresel şartlara uygun olarak indirmelerini engelledikleri gibi yükseltmelerini de sağlıyorlar...?

3- ?...Türkiye?nin kredi notunun düşük olması için ellerinden geleni içeride ve dışarıda yaptıkları gibi medya yoluyla Türkiye hakkında olmayan riskleri yaygınlaştırıyorlar... Dünya?da faizler çok düşük hatta nominal faizler bile negatif seviyedeyken, medyada büyük bir gürültü çıkarabiliyorlar. İç ve dış basında Türkiye?nin kredi bulamayacağı konusu birdenbire işlenmeye başlıyor...?

4- ?...Türkiye?de faiz lobisi 2012 başında dövize spekülatif ataklar yaparak Merkez Bankasını etki altına alıp amacına ulaştı. O tarihlerde Hazine tahvilleri 4 puan yükselerek 12 seviyesine ulaştı...?

5- ?...Türkiye?de sadece Hazine faizleri ve borçlanmaları dikkate alındığında, haksız faiz nedeniyle 2011?de 14 milyar TL, 2012?de 13 milyar TL fazla faiz ödediğimizi görebiliriz... Bir de vatandaşların haksız yüksek faiz ile bankalardan kullandıkları kredileri de dikkate alırsak, rakam çok daha yüksek olacaktır...?

6- ?...2006?da Merkez Bankası Başkanının görev süresi dolunca yeni bir Başkan atanması için AK PARTİ Hükümeti adayını belirledi ama istediği kişiyi atayamadı! Niye? Çünkü TÜSİAD rant kollama adına bürokraside köprü başı olan bir makama kendi istemediği kişinin atanmaması için elinden geleni yaptı... Hükümet Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz?i Başkan olarak önerdi. Bu isim hakkında medyada birden bir olumsuz bir fırtına başladı. Dönemin Cumhurbaşkanın Sezer atama kararını veto etti... Sonuçta bir çözüm bulundu ve içeriden Durmuş Yılmaz atandı. Yeni Başkan?ın ilk icraatı faizleri artırmak oldu...Atanan Başkan böylece faiz lobisi ve patronlarına güven vermiş oldu...?

7- ?...Faizlerin düştüğü, emtia fiyatlarının üçte bire gerilediği, petrol fiyatlarının azaldığı, bütçe açığının, borç yükünün düşük, bankaların sermayesinin yeterli-sağlam olduğu bir ortamda Türkiye?nin borçlarını çevirememesi o dönemde tam bir kurguydu. Türkiye?de bütçe vesayetinin IMF?ye, siyasi vesayetin de askere ait olarak sürdürülmesini istiyorsanız, durum o zaman değişiyor...Beyaz Türklerin beyinlerinde asıl tıkanma yaratan nokta ekonomik, teknik değil siyasi... Asıl sorun 2008 yılında biten IMF programının Hükümet tarafından yenilenmemesinden endişe duyuyorlar...?

Sevgili dostlar, yukarıda sadece küçük alıntılar yaptığım çalışma ?isim isim, aile aile, şirket şirket? faiz lobisini deşifre ediyor. Çok ilginç detaylar da var; Türkiye?de bazı aileler Hükümeti ve özellikle Erdoğan?ı ?KENDİ RANTLARINI? kestiği için nasıl Küresel Sistem?e ve aktörlerine şikayet ediyorlar ve neler yapılmasını istiyorlar...

Sonuç: TÜRKİYE?NİN KANINI EMEN SÜLÜKLERİN detaylarını ortaya koymaya, ne olursa olsun tekrar ediyorum; NE OLURSA OLSUN devam edeceğim... Mutlaka her Türk vatandaşı bu gerçekleri öğrenmeli diyor ve ?YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ SÜLÜKLERDEN ARINMIŞ TÜRKİYE? cümlesini tekrar ederek bitiriyorum...

SON SÖZ: ÖZ YURDUNDA GARİPSİN, ÖZ VATANINDA PARYA!

Yiğit BULUT

yigitbulut@stargazete.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.